PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK VE REHBERLİK
PSİKOTERAPİLER  
  ANA SAYFA
  İletişim
  ERİCH FROMM VE HÜMANİSTİK PSİKANALİZ
  DİNAMİK PSİKOTERAPİ
  KAREN HORNEY VE BÜTÜNCÜL YAKLAŞIM
  AKILCI-DUYGUSAL TERAPİ
  ROGERS ve BİREY MERKEZLİ DANIŞMA YAKLAŞIMI
  GERÇEKLİK TERAPİSİ
  GEŞTALT TERAPİ ( F. PERLS )
  Holistik Tedavi
  VAROLUŞÇU PSİKOTERAPİ
  AYNA TERAPİSİ
  BİBLİO TERAPİ
  BİLİŞSEL PSİKOTERAPİ
  BİLİŞSEL DAVRANIŞÇI TERAPİ
  Bilişsel Davranışçı Oyun Terapisi
  Bütünleyici Bireysel Terapi ( BBT )
  çözüm odaklı kısa süreli yaklaşım
  EMDR TERAPİ
  ERİCKSONİAN PSİKOTERAPİ
  E-TERAPİ
  Feminist terapi
  FOTOTERAPİ (IŞIK TERAPİSİ)
  Hidro Terapi
  HİLL & O'BRİEN TERAPİSİ
  HÜCUM TERAPİSİ
  JUNG TERAPİ
  LOGOTERAPİ
  Müzik Terapi
  Oyun Terapisi
  Pozitif Psikoterapi
  Sine-Terapi
  ŞEMA TERAPİ
  HİPNO-TERAPİ
  AİLE DANIŞMANLIĞI
  CİNSEL TERAPİ
  ERGENLİK PSİKOLOJİSİ
  LİNK
  ANKSİYETE BOZUKLUKLARI
  nevzat tarhan
  Konuşma ve Dil Terapisi
  ÇOCUK RESMİNİN GELİŞİM AŞAMALARI
  PSİKOTERAPİ TÜRLERİ
  HİPPOTERAPİ
  Yiğidi Öldür Terapi Deme!
  Duanın Psikolojik ve Sosyolojik Faydaları
  PSİKOLOJİK DANIŞMA İLKE VE TEKNİKLERİ
  Ön Görüşme Sürecinin Öğeleri
  TERAPÖTİK İTTİFAK VE İLİŞKİ
  DOĞU HİKAYELERİYLE PSİKOTERAPİ
  empati ve empatiyi iletme
  İLK GÖRÜŞME
  Seçmeci (Eclectic) Yaklaşım
  PSİKOLOJİK DANIŞMANIN SAHİP OLMASI GEREKEN ÖZELLİKLER
  Psikolojik Danışma Süreci
  Psikolojik Danışmada Danışmanın Rolü ve İşlevi
  Psikolojik Danışmanın Amaçları
  psikolojik yardım aşamaları
  kendini tanıma rehberi
  KİŞİLİK TESTİ
  DEPRESYON
  Depresyon Testi
  STRESE DAYANIKLILIK ÖLÇEĞİ
  HAFIZANIZI GÜÇLENDİRMEK İÇİN 8 ADIM
  ÇOCUKLARDA DAVRANIŞ BOZUKLUKLARI
  NE KADAR PANİKSİNİZ?
  DUYGUSAL ZEKA TESTİ
  Hipnoz ve Depresyon
  Hipnoz ve kötü alışkanlıklar
  Hipnoz, Çözülme ve Travma
  HİPNOZ VE KONVERSİYON BOZUKLUKLARI
  Stres ve Anksiyete Bozukluklarının Kontrolünde Hipnoz
  ŞİŞMANLIKTA HİPNOTERAPİ
  Yeme Bozuklukları ve hipnoz
  Zeka Geliştirmek İçin 5 Yöntem
  Adleryan Terapi Teknikleri
  KENDİNİZİ DERS ÇALIŞMAYA NASIL KONSANTRE EDEBİLİRSİNİZ?
  BİOENERJİ
  EMPATİ
  Evlilikte Stres Kaynakları
  Stres ve Manevi Yaşam
  Stres ve Sabır
  Stres
  Kendi stresini yönetmede teknikler
  Stres’in Etkileri
  pozitif stres yönetimi
  GRUP PSİKOTERAPİSİNDE DEĞİŞMEYE YOL AÇAN SAĞALTICI FAKTÖRLER
  Grupla Psikolojik Danışma
  ÇOCUKLARDA DÜŞÜNME BECERİLERİ NASIL GELİŞTİRİLİR?
  Zeki çocuklar yetiştirmenin püf noktası
  Bediüzzaman'ın Eğitim Yaklaşımı
  İnsan problemlerine Kur’ân’î çözümler
  Proaktiflik ya da Reaktiflik
  Tûl-i Emel
  Bediüzzaman'a Göre Bilimin Değeri
  Akıl ve Duygular
  Akla Uygunlaştırma
  Aşırı girişkenlik
  Bastırma Mekanizması
  Belirsizlikler İçinde Aranan Güven Duygusu
  Birlik ruhu için şeffafiyet
  Depersonalizasyon
  Duygu Çağı
  En ucuz enerji kaynağı: Tebessüm ve selâm
  Güzelliğin yeniden tanımlanması
  Hayat ve Anlamı
  Hayat yolculuğunda çelişkili duygular
  İç Sesler
  İnancın Sosyolojik Boyutu
  İnsanlık Peygamberlere Muhtaçtır
  Kendini Gözlemleme
  Korkularımız
  Kulluk Psikolojisi
  Mutluluk Öze Dönmekle Olur
  Olayların gerçek boyutu
  Olumlu olmak
  Ölümü Düşünmemek Başını Gaflet Kumuna Sokmaktır
  Savunma Mekanizmaları ve Başaçıkma Şekilleri
  Suçluluk duygusu
  Şefkat
  Varlığın besmelesi olan sevgi
  Varlığın öz enerjisi: Muhabbet
  GESSELL GELİŞİM TESTİ
  Hipnoterapi nasıl uygulanır
  Hipnoz Hastasının Özellikleri
  Hipnotik Seansın Özellikleri
  Hipnoz Nasıl Uygulanır
  Hipnoz Nedir
  Hipnoz Teknikleri
  hipnozda uyulması gereken kurallar
  hipnozun uygulanmaması gereken haller
  Hızlı Hipnoz Tekniği
  Kendi Kendini Hipnoz (Oto-Hipnoz)
  ÖRNEK HİPNOTİK ENDÜKSİYON
  HİPNOZ HAKKINDAKİ MİT (BATIL DÜŞÜNCELER)'LER
  AİLE TERAPİSİ UYGULAMASINDA TEROPÖTİK YAKLAŞIM
  Aile ve Evlilik Terapisinde Amaçlar
  AİLE TERAPİSİ ÖZEL NOTLAR
  aile terapisi uygulama örnekleri
  Aile-Evlilik-İlişki Terapisi Nedir
  Evlilik Problemleri Nasıl Çözülür: 9 Öneri
  PSİKODİNAMİK VE BOWEN AİLE TERAPİLERİ
  YAŞANTISAL AİLE TERAPİSİ
  AİLE İÇİ PROBLEMLER VE ÇÖZÜM YOLLARI
  Cinsel Danışma ve Rehberlik - Uygulama
  CİNSEL TERAPİDE EV ÖDEVLERİ
  Cinsel Sorunlarda Hipnoterapi
  Holistik Cinsel Terapi
  CİNSEL PROBLEMLER
  ERGENLERLE İLETİŞİM
  ERGENLİKTE DİN VE AHLAK GELİŞİMİ
  ERGENLİK (PUBERTE) DÖNEMİ FİZYOLOJİK GELİŞİM
  ERGENLİK VE KİMLİK BOCALAMASI
  ERGENLİK DÖNEMİ ARKADAŞ İLİŞKİLERİ
  ERGENLİK DÖNEMİNDEKİ BİLİŞSEL GELİŞİM
  ERGENLİKTE CİNSEL GELİŞME
  GENÇ KIZ SAĞLIĞI
  ERGENLİKTE DAVRANIM BOZUKLUKLARI
  ERGENLİKTE DUYGUSAL GELİŞİM
  ERGENLİKTE MADDE BAĞIMLILIĞI
  ERGENLİKTE TOPLUMSAL GELİŞİM
  SOSYAL FOBİ
  ÖZGÜL FOBİ-2
  Psikolojik Rapor Yazma
  Gazali'nin Motivasyon Teorisi
  Hz. Muhammedin Evlilik Hayatı Ve Tavsiyeleri
  HİPNOZ
  HİPNOZ TEKNİKLERİ
  BİLİŞSEL-GELİŞİMSEL TERAPİDE HİPNOZUN KULLANIMI
  Hipnoz ve Depresyon-1
  HİPNOZ VE KÖTÜ ALIŞKANLIKLAR
  HİPNOZ ve Yeme Bozuklukları
  Stres ve Anksiyete Bozukluklarının Tedavisinde-üstesinden gelinmesinde –yönetiminde (management) Hipnozun kullanımı
  Hipnoz ve Anıların Çağrımı
  Stres ve Anksiyete Bozukluklarında Hipnoz
  KONVERSİYON BOZUKLUKLARI
  ŞİŞMANLIKTA HİPNOTERAPİ-1
  Hipnoz, Çözülme ve Travma-1
  Kişilik ve Psikotik Bozukluklar
  HİPNOTİK TELKİNLER İÇİN CÜMLELER KURMA
  Affect Bridge (Hipnoanalitik Yöntem)
  STEIN’İN SIKILMIŞ YUMRUK TEKNİĞİ
  KENDİLİK DEĞERİNİ ARTTIRMA ÖNERİLERİ
  BECK UMUTSUZLUK ÖLÇEĞİ
  BEİER CÜMLE TAMAMLAMA TESTİ
  COOPERSMıTH ÖZSAYGI ENVANTERİ
  CORNEL İNDEX TESTİ
  SCL–90-R
  RATHUS ATILGANLIK ENVANTERİ
  PSİKOLOJİK DANIŞMA--Temel Öğeler
  TERAPÖTİK İLETİŞİM
  KISKANÇLIK
  Risale-i Nur'dan Sosyal Problemlere Reçeteler 1
  Risale-i Nur'dan Sosyal Problemlere Reçeteler 2
  OBSESİF-KOMPULSİF BOZUKLUĞU
  PANİK BOZUKLUĞU - PANİK ATAK
  TRAVMA SONRASI STRES BOZUKLUĞU
  Alzheimer
TRAVMA SONRASI STRES BOZUKLUĞU

TRAVMA SONRASI STRES BOZUKLUĞU

(POST-TRAVMATİK STRES BOZUKLUĞU)

 

Bu bozukluk hemen herkes için travmatik (travmaya yol açan) kabul edilen doğal felaketler, savaş, soygun, trafik kazaları, saldırı, tecavüz vb. gibi bir olayın ardından ortaya çıkan tabloları tanımlar.

 

Travma sayılabilecek durumlar;

1-Kazalar,

2-Soygun

3-Saldırı

4-Tecavüz

5-Doğal felaketler

6-Savaş

7-Yoğun bakımda kalma veya herhangi bir ağır hastalıkla mücadele, ölüm tehlikesi geçirme

 

Tüm yukarıda sayılan durumlarda ölüm tehlikesi yaşama veya ölüm tehlikesi yaşayanlara tanık olmak şartı gerekir. Örneğin yoğun bakımda yatarken diğer yatan hastalara hayata döndürmek için kalp masajı yapılması veya yan yataklarda yatanların ölmesi travma yaratabilir.

 

Her travma geçiren kişi belirtileri yaşamayabilir veya travma sonrası stres bozukluğunu ortaya çıkarmayabilir. Herkesin travmaya duyarlılığı farklı düzeydedir. Bazı kişiler hafif belirtiler geçirdikten sonra bir daha belirtileri yaşamayabilir.

 

Sadece travma değil diğer bazı etkenler de travma sonrası stres bozukluğuna yatkınlık oluşturulabilir. Yani genetik (ırsi), gelişim sorunları, psikolojik (ruhsal) olgunluk, sosyal destekler, kültürel beklentiler, travma ile ilgili geçmiş yaşantılar ve travmanın niteliği (şiddeti gibi) de önemli etkenlerdir.

 

Travma sırasında veya öncesinde psikiyatrik bir rahatsızlığın olması kişinin başa çıkma gücünü azalttığından travma sonrası stres bozukluğu olasılığı artar. Çocuklar, genç erişkinler ve yaşlılar stres etkenlerine daha duyarlıdırlar. Sonuçları ile mücadele güçleri de daha azdır.

 

Uygun sosyal destek sistemlerinin varlığı uzun süreli travma sekellerini azaltır. Hastalık öncesi işlevselliğin iyi oluşu, güvenli kimlik, uyumlu yaşam biçimi hastalık öncesi kişiliğe dönmeyi kolaylaştırır ve travma kolay bir şekilde atlatılır.

 

Belirti ve Bulgular

 

Tüm travmatik olaylar duygusal yanıtlara ve davranış değişikliklerine neden olur. Bu yanıtlar stresin azaltılması ve dengenin yeniden kurulmasına yardım eder. Travmaya normal tepkiler arasında anksiyete (kaygı, bunaltı, endişe), depresyon ve psikosomatik (bedensel) belirtiler bulunur. Duygusal değişkenlik ve travmatik olayın rüyalara konu olması sıktır. Bu belirtiler normal durumlarda travmadan sonra birkaç hafta içinde azalarak kaybolur. Felaket yaşantıları, kişinin travmadan önceki düşünce ve çatışmalarına özel bir anlam vermesine de neden olabilir. Travma konusunu aşırı bir biçimde düşünme ile baskılanması arasında sürekli bir değişim yaşanır. Sonuçta duygular ve anılar karşısında bir üstünlük duygusu ile birlikte travma karşısında yeni bir anlayış ortaya çıkar. Travmanın ağırlığına göre başa çıkma süresi iki yıla kadar uzayabilir.

 

Travma sonrasında ilk olarak yaşanan olaya bağlı olarak değişik derecelerde bir yas dönemi yaşanır. Daha sonra ise, ilk şokun ardından haftalar veya aylar arasında değişen bir süre ile olay yadsınır. Bu dönemde unutkanlıklar, uyku bozuklukları, uyuşukluk, bedensel belirtiler, aşırı hareketlilik ve geri çekilme gibi belirtiler bulunur. İlerleyen dönemde, kişilerde irkilme yanıtının (davranışı) artması, dalıcı düşünceler (düşüncelere dalma), kurma, değişken duygulanım, süregen aşırı uyanıklık, uyku ve rüya bozuklukları (uykuda azalma ve kabuslar) ortaya çıkar. Yoğun kaygı ve delirme korkusu olabilir. Olgulara bu durumun geçici olduğu güvencesinin verilmesi ile düzelir. İlerleyen zamanla birlikte kişi travmanın anlamını, bununla ilgili anılarını düşünür, kaybının yasını tutar, gelecekle ilgili planlar yapar. Tamamlanma evresi olarak da biline son dönemde gelecekle ilgili olumlu planlar yapılması ve eski etkinliklere (işlevselliğe) dönülmesi ile sonlanır.

 

Travma sonrası gün veya aylar içinde gelişen belirtilerle karakterli bu bozukluğun çok farklı belirtileri olabilir. Travma sonrasındaki saat veya günlerde belirtiler çıkabileceği gibi aylar sonra bile çıkabilir, aynı zamanda aylar içinde tekrarlayıp azalan bir seyir de görülebilir.

 

Travma anını sık sık hatırlama,

Travma anlarının birden istemsiz olarak canlı bir rüyaymış gibi gündüz uyanıkken yaşanması, Gece veya gündüz uyurken rüyalarda travma anı ile ilgili yaşantıları/anıları görme,

Gündüz travma anı tekrar tekrar yaşanırken kendinden geçme-bayılma, ve bunlar sırasında çarpıntı, nefes daralması, ölecek-bayılacak gibi hissetme, bulantı-kusma, baş dönmesi, şiddetli ölüm korku gibi belirti ve şikayetler yaşanır.

Genel olarak, bir kriz anında ne yaşanıyor ise diğerinde de aynı şikayetler yaşanır. 

 

Travma karşısında ortaya çıkan belirtilerin birkaç hafta içinde ortadan kaybolmaması, belirtilerin ağır olması, geri çekilme, madde kötü kullanımı, kendinden geçme, şizofreni benzeri belirti veya hastalık, veya depresyon belirtileri gibi uyuma yarayan işlevi olmayan belirtiler varsa, iş ve sosyal işlevsellikte orta-ağır arasında değişen bozulma varsa travmaya yanıtın patolojik olduğunu söyleyebiliriz.

 

Travma sırasında yaşanan olaylar, olayın ağırlığı belirtilerin ortaya çıkmasını etkilemektedir. Cinsel saldırı durumlarında olay sırasında fiziksel güç kullanılması, silah kullanılması, yaralanma olması, saldırının bir yabancı tarafından yapılması travma sonrası stres bozukluğu gelişme olasılığını arttırır.

 

Klinik tablonun gelişmesinde önemli ve eklenen klinik tablolar;

1-     Travma nedeni olan olayın rüyalarda tekrar tekrar yaşanması,

2-     Tekrar tekrar anımsama, olayı yeniden yaşama, travma korkusu (sıklık ve yoğunluğu giderek azalır),

3-     Dıştan gelen uyaranlara tepkisizlik/duyarsızlık,

4-     Süregen otonomik uyarılma,

5-     Duygulanım bozuklukları

 

Travma sonrası stres bozukluğunda depresif belirtiler sıklıkla izlenir. Sosyal izolasyon, güvensizlik, empati eksikliği, yaklaşan ölüm düşüncesi, suçluluk düşüncesi, depresyona benzer huzursuzlukla karakterli duygulanım ortaya çıkar.

 

Travma sonrası stres bozukluğu tanısını koymak için işlevselliğin önemli ölçüde bozuk olması şartı vardır.

 

Travma sonrasını takiben herhangi bir zamanda belirtiler ortaya çıkabilir. Aylar yıllar sonra bile yukarıda sayılan belirtiler görülebilir.

 

Tedavi

Travmayı takip eden kısa süre içinde travmaya maruz kalan kişi ya da kişiler travma alanından acilen uzaklaştırılmalıdır. Hastalar yaşantısı hakkında cesaretlendirilerek travma ile ilgili veya başka sıkıntı verici durumlar hakkında konuşmasına izin verilmelidir. Hasta rolü desteklenmelidir.

 

Hafif de olsa tüm olgularda ilaç tedavisi ile tüm diğer ilaç dışı tedavi yöntemleri desteklenmelidir. Artık bilinen travma sonrası dönemde tedavi edilmeyen kişilerin beyin yapılarında kalıcı olarak olumsuz değişiklikler görülmektedir. Bu nedenle ilaç tedavilerine sıcak bakılmalı “ben kendi kendime hallederim” sözlerinin önüne geçilmelidir.

 

Bazen herhangi bir ilaç tedavi seçeneği yanında aşılamayan travma sonrası belirtiler için destekleyici psikoterapi uygulanmalıdır.

 

Özellikle hafif seyirli olgularda en azından kaygı giderici ilaçlar mutlaka verilmelidir.

 

Orta ve ağır olgularda mutlaka antidepresanlar ile tedaviye başlanmalı gerektiğinde diğer kaygı giderici ilaçlar uyku veya kaygı için verilmelidir.

 

Sanıldığının aksine travma sonrası stres bozukluğu basit bir rahatsızlık değildir. Yukarıda da belirtildiği gibi ilaç tedavisi ve destek görmeyen hastaların beyin yapılarında olumsuz yönde gelişen kalıcı beyin yapısı değişiklikleri görülmektedir. Verilen tedavilerle ve sosyal destekle olabilecek hasarların önüne geçilebilmektedir.

 

Tedavinin ne kadar süreceği konusunda kesin bir şey söylemek doğru olmaz. Tedavi ile belirtiler tamamıyla yatıştırıldıktan sonra tedaviyi/iyilik halini pekiştirmek için en az 4 ay daha tedaviye devam etmek gerekir.

 

 

Herşeyin bir güzelliği var, herkes göremese de...  
  PSİKOLOJİK DANIŞMAN
AHMET VURAL
 
HAFTALIK PROGRAM  
  Hangimiz bir gün yataktan kalkıp da daha akıllı olduğumuzu görmek istemeyiz ki? Bu dilek her ne kadar ütopik olarak görülse de bir bilim adamının yöntemi, 1 hafta gibi kısa bir sürede, zekayı yüzde 40 oranında artırmanın mümkün olduğunu ortaya koydu. Beynin herhangi bir kas gibi olduğunu ve egzersizlerle güçlenebileceğini öne süren İskoçya’daki Edinburgh Üniversitesi’nin Biyomedikal Bölümü’nden Prof. Mark Lythgoes’in 1 hafta süren programı BBC’de yayınlandı. Programa katılan 100 kişinin IQ’larında, yüzde 40 oranına varan artış görüldü. Bu artış katılımcıların programa katılmadan önce girdikleri testle, programdan sonra uygulanan test sonuçları karşılaştırılarak elde edildi.

İşte bir haftalık program

Cumartesi: Dişinizi her zaman kullandığını elinizle değil, diğeriyle fırçalayın. Ve gözünüzü kaparatak duş alın.

Pazar: Sabah saatlerinde bulmaca çözün. Ve kısa yürüyüşe çıkın.

Pazartesi: Akşam yemeğinde yağlı balık yiyin. İşe ya yürüyerek ya bisikletle ya da daha önce kullanmadığınız bir araçla gidin.

Salı: Sözlükten bilmediğiniz sözcükleri öğrenin. Ve bunları günlük konuşmanızda kullanmaya çalışın.

Çarşamba: Yoga, Pilates ya da meditasyon derslerine katılın. Daha önce tanımadığınız bir insanla konuşun.

Perşembe: İşe daha önce kullanmadığınız bir yoldan gidin. Televizyondaki ciddi bilgi programlarını izleyin.

Cuma: Alkol ve kafein tüketmekten kaçının. Alışverişe çıkarken listeyi ezberlemeye çalışın.
 
Bugün 166 ziyaretçi (207 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol