PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK VE REHBERLİK
PSİKOTERAPİLER  
  ANA SAYFA
  İletişim
  ERİCH FROMM VE HÜMANİSTİK PSİKANALİZ
  DİNAMİK PSİKOTERAPİ
  KAREN HORNEY VE BÜTÜNCÜL YAKLAŞIM
  AKILCI-DUYGUSAL TERAPİ
  ROGERS ve BİREY MERKEZLİ DANIŞMA YAKLAŞIMI
  GERÇEKLİK TERAPİSİ
  GEŞTALT TERAPİ ( F. PERLS )
  Holistik Tedavi
  VAROLUŞÇU PSİKOTERAPİ
  AYNA TERAPİSİ
  BİBLİO TERAPİ
  BİLİŞSEL PSİKOTERAPİ
  BİLİŞSEL DAVRANIŞÇI TERAPİ
  Bilişsel Davranışçı Oyun Terapisi
  Bütünleyici Bireysel Terapi ( BBT )
  çözüm odaklı kısa süreli yaklaşım
  EMDR TERAPİ
  ERİCKSONİAN PSİKOTERAPİ
  E-TERAPİ
  Feminist terapi
  FOTOTERAPİ (IŞIK TERAPİSİ)
  Hidro Terapi
  HİLL & O'BRİEN TERAPİSİ
  HÜCUM TERAPİSİ
  JUNG TERAPİ
  LOGOTERAPİ
  Müzik Terapi
  Oyun Terapisi
  Pozitif Psikoterapi
  Sine-Terapi
  ŞEMA TERAPİ
  HİPNO-TERAPİ
  AİLE DANIŞMANLIĞI
  CİNSEL TERAPİ
  ERGENLİK PSİKOLOJİSİ
  LİNK
  ANKSİYETE BOZUKLUKLARI
  nevzat tarhan
  Konuşma ve Dil Terapisi
  ÇOCUK RESMİNİN GELİŞİM AŞAMALARI
  PSİKOTERAPİ TÜRLERİ
  HİPPOTERAPİ
  Yiğidi Öldür Terapi Deme!
  Duanın Psikolojik ve Sosyolojik Faydaları
  PSİKOLOJİK DANIŞMA İLKE VE TEKNİKLERİ
  Ön Görüşme Sürecinin Öğeleri
  TERAPÖTİK İTTİFAK VE İLİŞKİ
  DOĞU HİKAYELERİYLE PSİKOTERAPİ
  empati ve empatiyi iletme
  İLK GÖRÜŞME
  Seçmeci (Eclectic) Yaklaşım
  PSİKOLOJİK DANIŞMANIN SAHİP OLMASI GEREKEN ÖZELLİKLER
  Psikolojik Danışma Süreci
  Psikolojik Danışmada Danışmanın Rolü ve İşlevi
  Psikolojik Danışmanın Amaçları
  psikolojik yardım aşamaları
  kendini tanıma rehberi
  KİŞİLİK TESTİ
  DEPRESYON
  Depresyon Testi
  STRESE DAYANIKLILIK ÖLÇEĞİ
  HAFIZANIZI GÜÇLENDİRMEK İÇİN 8 ADIM
  ÇOCUKLARDA DAVRANIŞ BOZUKLUKLARI
  NE KADAR PANİKSİNİZ?
  DUYGUSAL ZEKA TESTİ
  Hipnoz ve Depresyon
  Hipnoz ve kötü alışkanlıklar
  Hipnoz, Çözülme ve Travma
  HİPNOZ VE KONVERSİYON BOZUKLUKLARI
  Stres ve Anksiyete Bozukluklarının Kontrolünde Hipnoz
  ŞİŞMANLIKTA HİPNOTERAPİ
  Yeme Bozuklukları ve hipnoz
  Zeka Geliştirmek İçin 5 Yöntem
  Adleryan Terapi Teknikleri
  KENDİNİZİ DERS ÇALIŞMAYA NASIL KONSANTRE EDEBİLİRSİNİZ?
  BİOENERJİ
  EMPATİ
  Evlilikte Stres Kaynakları
  Stres ve Manevi Yaşam
  Stres ve Sabır
  Stres
  Kendi stresini yönetmede teknikler
  Stres’in Etkileri
  pozitif stres yönetimi
  GRUP PSİKOTERAPİSİNDE DEĞİŞMEYE YOL AÇAN SAĞALTICI FAKTÖRLER
  Grupla Psikolojik Danışma
  ÇOCUKLARDA DÜŞÜNME BECERİLERİ NASIL GELİŞTİRİLİR?
  Zeki çocuklar yetiştirmenin püf noktası
  Bediüzzaman'ın Eğitim Yaklaşımı
  İnsan problemlerine Kur’ân’î çözümler
  Proaktiflik ya da Reaktiflik
  Tûl-i Emel
  Bediüzzaman'a Göre Bilimin Değeri
  Akıl ve Duygular
  Akla Uygunlaştırma
  Aşırı girişkenlik
  Bastırma Mekanizması
  Belirsizlikler İçinde Aranan Güven Duygusu
  Birlik ruhu için şeffafiyet
  Depersonalizasyon
  Duygu Çağı
  En ucuz enerji kaynağı: Tebessüm ve selâm
  Güzelliğin yeniden tanımlanması
  Hayat ve Anlamı
  Hayat yolculuğunda çelişkili duygular
  İç Sesler
  İnancın Sosyolojik Boyutu
  İnsanlık Peygamberlere Muhtaçtır
  Kendini Gözlemleme
  Korkularımız
  Kulluk Psikolojisi
  Mutluluk Öze Dönmekle Olur
  Olayların gerçek boyutu
  Olumlu olmak
  Ölümü Düşünmemek Başını Gaflet Kumuna Sokmaktır
  Savunma Mekanizmaları ve Başaçıkma Şekilleri
  Suçluluk duygusu
  Şefkat
  Varlığın besmelesi olan sevgi
  Varlığın öz enerjisi: Muhabbet
  GESSELL GELİŞİM TESTİ
  Hipnoterapi nasıl uygulanır
  Hipnoz Hastasının Özellikleri
  Hipnotik Seansın Özellikleri
  Hipnoz Nasıl Uygulanır
  Hipnoz Nedir
  Hipnoz Teknikleri
  hipnozda uyulması gereken kurallar
  hipnozun uygulanmaması gereken haller
  Hızlı Hipnoz Tekniği
  Kendi Kendini Hipnoz (Oto-Hipnoz)
  ÖRNEK HİPNOTİK ENDÜKSİYON
  HİPNOZ HAKKINDAKİ MİT (BATIL DÜŞÜNCELER)'LER
  AİLE TERAPİSİ UYGULAMASINDA TEROPÖTİK YAKLAŞIM
  Aile ve Evlilik Terapisinde Amaçlar
  AİLE TERAPİSİ ÖZEL NOTLAR
  aile terapisi uygulama örnekleri
  Aile-Evlilik-İlişki Terapisi Nedir
  Evlilik Problemleri Nasıl Çözülür: 9 Öneri
  PSİKODİNAMİK VE BOWEN AİLE TERAPİLERİ
  YAŞANTISAL AİLE TERAPİSİ
  AİLE İÇİ PROBLEMLER VE ÇÖZÜM YOLLARI
  Cinsel Danışma ve Rehberlik - Uygulama
  CİNSEL TERAPİDE EV ÖDEVLERİ
  Cinsel Sorunlarda Hipnoterapi
  Holistik Cinsel Terapi
  CİNSEL PROBLEMLER
  ERGENLERLE İLETİŞİM
  ERGENLİKTE DİN VE AHLAK GELİŞİMİ
  ERGENLİK (PUBERTE) DÖNEMİ FİZYOLOJİK GELİŞİM
  ERGENLİK VE KİMLİK BOCALAMASI
  ERGENLİK DÖNEMİ ARKADAŞ İLİŞKİLERİ
  ERGENLİK DÖNEMİNDEKİ BİLİŞSEL GELİŞİM
  ERGENLİKTE CİNSEL GELİŞME
  GENÇ KIZ SAĞLIĞI
  ERGENLİKTE DAVRANIM BOZUKLUKLARI
  ERGENLİKTE DUYGUSAL GELİŞİM
  ERGENLİKTE MADDE BAĞIMLILIĞI
  ERGENLİKTE TOPLUMSAL GELİŞİM
  SOSYAL FOBİ
  ÖZGÜL FOBİ-2
  Psikolojik Rapor Yazma
  Gazali'nin Motivasyon Teorisi
  Hz. Muhammedin Evlilik Hayatı Ve Tavsiyeleri
  HİPNOZ
  HİPNOZ TEKNİKLERİ
  BİLİŞSEL-GELİŞİMSEL TERAPİDE HİPNOZUN KULLANIMI
  Hipnoz ve Depresyon-1
  HİPNOZ VE KÖTÜ ALIŞKANLIKLAR
  HİPNOZ ve Yeme Bozuklukları
  Stres ve Anksiyete Bozukluklarının Tedavisinde-üstesinden gelinmesinde –yönetiminde (management) Hipnozun kullanımı
  Hipnoz ve Anıların Çağrımı
  Stres ve Anksiyete Bozukluklarında Hipnoz
  KONVERSİYON BOZUKLUKLARI
  ŞİŞMANLIKTA HİPNOTERAPİ-1
  Hipnoz, Çözülme ve Travma-1
  Kişilik ve Psikotik Bozukluklar
  HİPNOTİK TELKİNLER İÇİN CÜMLELER KURMA
  Affect Bridge (Hipnoanalitik Yöntem)
  STEIN’İN SIKILMIŞ YUMRUK TEKNİĞİ
  KENDİLİK DEĞERİNİ ARTTIRMA ÖNERİLERİ
  BECK UMUTSUZLUK ÖLÇEĞİ
  BEİER CÜMLE TAMAMLAMA TESTİ
  COOPERSMıTH ÖZSAYGI ENVANTERİ
  CORNEL İNDEX TESTİ
  SCL–90-R
  RATHUS ATILGANLIK ENVANTERİ
  PSİKOLOJİK DANIŞMA--Temel Öğeler
  TERAPÖTİK İLETİŞİM
  KISKANÇLIK
  Risale-i Nur'dan Sosyal Problemlere Reçeteler 1
  Risale-i Nur'dan Sosyal Problemlere Reçeteler 2
  OBSESİF-KOMPULSİF BOZUKLUĞU
  PANİK BOZUKLUĞU - PANİK ATAK
  TRAVMA SONRASI STRES BOZUKLUĞU
  Alzheimer
ERİCH FROMM VE HÜMANİSTİK PSİKANALİZ

ERİCH FROMM


Fromm, toplumun yapısı ve dinamiğinin kendi üyelerini nasıl biçimlendirdiğini ve bu üyelerin toplumsal karakterlerinin nasıl toplumun değerleriyle uyduğunu tartışmıştır.

Fromm’un eserlerinde; insanın doğadan ve diğer insanlardan kopması sonucu kendini yalnız ve soyutlanmış hissetmesi anlayışını görürüz. Bu soyutlanma insanı hayvanda ayıran en önemli özelliktir.

Çocuk, ana-babadan koparken aynı zamanda yalnızlık, çaresizlik duygularını yaşar. Köle de efendisinden koparken hem özgür olmak ister hem de özgürken ne yapacağını bilmemektedir. İnsan, çağlar boyunca hep daha özgür olmak istemiş ancak karşılığında da hep yalnız kalmıştır. Bu nedenle özgürlük zaman zaman kaçılacak bir durum olabilir.

İnsan sevmeyi öğrenerek yeniden diğer insanlarla birleşir ya da toplumun otoritesine uyarak güven kazanabilir.

Fromm insanın her türlü toplum yapısını denediğini tartışmıştır. Bütün bunlar insanın kurduğu ve kendi kendini idare edebilmesi için geliştirdiği toplumsal yapılardır. İnsan tümünü sınamıştır ancak hiçbiri insan kişiliğinin özelliklerine tam olarak yarar sağlamamıştır. Yine de demokratik yapının insan kişiliğinin gelişimine olanak sağladığını savunmuştur. ( Aancak insan, daha iyi bir toplumsal yapı geliştirmeye hep çalışacaktır. )

İnsanın çelişkisi; hem doğanın bir parçası olması hem de ondan kopuk olması; hem insan hem de hayvan olmasından kaynaklanır. Hayvan olarak doyurulması gereken fizyolojik özellikleri vardır. İnsan olaraksa akıl yürütebilir, benliğinin bilincindedir. İnsanın psişesini anlamanın yolu onun var oluşundan kaynaklanan gereksinimlerini çözümleyebilmeye dayalıdır.

İnsanın var oluşundan kaynaklanan gereksinimler:

1. İlişki Gereksinimi;
 
İnsan, insan olma uğruna doğadan kopmuştur. Öyleyse doğa ile olan birincil beraberliğinden kopmuştur. Hayvan doğa ile baş edebilecek güce sahiptir. Oysa insan imgeleme ve düşünce gücüne sahip olup doğa ile yakın ve bağımlılığa dayanan ilişkisini yitirmiştir. İnsanın kendi ilişkilerini kurabilmesi için büyük bir çaba harcaması gerekir. Doyum sağlayabilmesi için de üremeye yönelik bir sevgiye ihtiyacı vardır. Bu tür bir sevgi ise karşılıklı sorumluluk, saygı, özen ve anlayış gerektirir.

2. Aşkın Olma Gereksinimi;
 
İnsan aşkın olmaya zorlanır çünkü hayvansı doğasının üstüne çıkmak, herhangi bir varlık olmak yerine yaratıcı bir varlık olmak gereksinimindedir. İnsanın yaratıcı dürtüleri engellendiği zaman yıkıcı olur. Sevgi ve nefret karşıt dürtüler değildir. İkisi de insanın hayvan doğasını aşabilme çabasından kaynaklanır. Hayvan ne sevebilir ne de nefret edebilir. Oysa insan hem sevebilir em de nefret edebilir.

3. İnsan doğal kökenini arar;
 
İnsan dünyanın tamamlayıcı bir parçası olduğunu ve bir yere ait olduğunu hissetmek ister. Çocukken anne-babasına ait hisseder. Ancak geliştikçe bu duygunun ortadan kalkması gerekir. ( Yoksa tehlikeli sonuçlar doğurabilir. ) İnsan kendisine en fazla doyum sağlayan ve en sağlıklı ait olma duygularını diğer insanlarla dostça duygular yaşayarak sağlar.

4. Kişisel bir kimliğe sahip olmak ister; 

Bazen birey yaratıcı gücünü kullanarak amacına ulaşamaz. O zaman bir grup ya da bir başkası ile özdeşleşerek farklılık kazanabilir. Böyle durumlarda kimlik duygusu birisi olmaktan değil, birine it olmaktan kaynaklanır.

5. Her birey bir başvusu çerçevesine ihtiyaç duyar; 

Aslında bireyin içinde yaşadığı dünyayı tutarlı bir biçimde algılayabilmesini sağlar. Çerçeve mantıklı ya da mantıksız olabilir. İlk başvuru çerçevesi, ailesidir.

Fromm’a göre bu gereksinimler insana özgüdür, hayvanlarda bulunmaz. Ayrıca bu gereksinimler insanların belirtmeleri gözlenerek anlaşılmaz. Aslında bu gereksinimler insanın evrimi boyunca insanın doğasında oluşmuştur. Bu gereksinimlerin belirtilmesi, insanın içsel yetilerini tanıma yolları bireyin içinde yaşadığı toplumun düzenlemeleri tarafından belirlenir. Yani, bireyin kişiliği toplumun ona sunduğu fırsatlar çerçevesinde gelişir.

Topluma uyum sağlama, çevrenin beklentileriyle bireyin içsel gereksinimlerini bağdaştırabilmesidir. Birey bir ölçüde toplumun beklentilerin euyarak toplumsal bir karakter geliştirir. Bu nedenle de her toplum kendi beklentileri doğrultusunda insan yetiştirir. Bazen toplum insanın doğasına ters düşen isteklerde bulunarak insanı çarpıtabilir, engelleyebilir. Toplum bazen bireyi insan olma durumuna yabancılaştırır ve var oluşunun temel gereksinimlerinin doyum bulabilme isteğini inkar etmesini sağlar. Bireyi bir robot haline getirir. Toplumsal hareketlerde bir uyuşmazlık söz konusudur. İnsanın eski karakter yapısı yeni topluma uymamaya başlar. Bu da insanın umutsuzluğa düşmesine, toplumdan soyutlanmasına neden olur. Birey eski bağlarından kopmaktadır. Birey, kendini kaybolmuş hisseder. Bu dönemlere “ geçiş dönemleri ” denir. Birey kendisini yalnızlıktan kurtaracak olan her türlü çözüme sığınır.

İnsan ve toplum ilişkileri Fromm’u çok ilgilendirmiştir. Fromm’a göre;

 İnsan temelini oluşturan, doğuştan var olan bir doğaya
 sahiptir.

Toplum insanın temel doğasına doyum sağlamak için insan
tarafından oluşturulmuştur.

 
Şu ana kadar kurulmuş olan hiçbir toplum biçimi
v tam olarak insanın var oluşunun temel gereksinimlerini mkarşılayamamaktadır. ( yine de en fazla karşılayan demokrasidir. )
 
Bu gereksinimleri tam olarak
karşılayabilecek bir toplum yaratılabilir.

Fromm, beş tür karakter yapısından söz eder:

a) Alıcı Eğilim: Destek almak için diğerlerine dayana kişiler.

b) İstismara yönelik Eğilim: Hep başkalarından alma ve onları manipüle etme.

c) Biriktirme Eğilimi: Sahip olduklarını biriktirmek, böylece kendini güvende hissetmek.

d) Pazarlamacı Eğilim: İnsanları birer nesne olarak görmek. Her bireyin kendini pazarlaması.

e) Üretici Eğilim: İnsanın tüm gizilgüçlerinin geliştirilmesi ve bunun yaratıcılık, sevgi yoluyla ifade edilmesidir.

Felsefesi; Sosyolojik, sevgiye, insan-toplum ilişkilerine bakışında felsefesini görüyoruz. Fromm’un felsefesi yaşamı anlamaya yöneliktir.

Bilimsel teknik ve yöntemlerin insan doğasını anlamakta yetersiz olduğunu söylüyor. Bilimsel yöntemin insana dar bir açıdan baktığını savunuyor. Bilimsel yöntemin, kuramcının insana bakış felsefesiyle başlaması gerektiğine inanıyor. Bu nedenle Fromm’un kuramı, spekülasyona açık, gerçeklerin üstüne çıkan bir kuramdır. Biyolojik kalıtıma bağlanmıştır. Psikanalitik aklaşımın bilimsel olduğuna inanıyor. Bilimsel bir yaklaşımın ancak bir felsefe ile oluşturulabileceğine inanıyor.

 

 

 

 

 

Erich Fromm, insanın ‘bireyselleşmesi’ üzerine sürekli vurgu yapar. Hepimiz kendimiz olmak isteriz, ‘birey’ olmak isteriz. Bu nedenle dış dünyamızdan, birbirimizden kopmamız sonucu kendimizi yalnız ve soyutlanmış hissederiz. Birey olmak için uzaklaştığımız bu dünya, güven ve ait olma duygusu içerir ve bireyleşmeye doğru atılan her adımda bu dünyadan uzaklaştığımız için de güvensizliklerle karşı karşıya kalırız. 

ÖZGÜRLÜĞÜN BEDELİ YALNIZLAŞMAKTIR bir diğer deyişle… Özgürlükten kaçışla söylenmek istenen, yalnızlıktan kaçınarak çemberin dışına çıkmamaktır…

Peki bireyliğini kazanmış bir insan dünyadan kopuk, soyut bir şekilde yaşamaya mahkum mudur?
Hayır! Bireyliğini kazanmış bir insanın dünyayla ilişki kurabilmesi için tek bir yol vardır: insanlarla etkin bir dayanışmaya girerek, kendi olarak etkinliklerde bulunabilen özgür bir varlık olarak yeniden dış dünyaya bağlanmak…

Erich Fromm’a göre sağlıklı olmanın ölçütü de bu yoldur: insanın bireyleşmeyi göze alması, üretken bir çalışma ve içten SEVGİ ilişkileri yoluyla mutlu olarak çevreye uyum sağlaması…


Aşağıda yaptığım alıntılar Erich Fromm’un SEVME SANATI adlı kitabından… (benim en sevdiğim kitaplardan biridir, umarım beğenirsiniz alıntıları…. )


“ Ortak yaşamın aksine, olgun sevgi insanın kendi bütünlüğünü ve bireyselliğini koruduğu bir birleşmedir. Sevgi insanda aktif bir güçtür; insanı çevresindeki insanlardan ayıran, duvarları yıkan bir güç, insanı diğer insanlarla birleştiren bir güçtür. Sevgi, insanın ayrılık ve yalnızlık duygusundan kurtulmasına yardım eder ve yine de kendisi olarak kalmasına, bütünlüğünü korumasına olanak tanır. Sevgide iki ayrı varlığın bir olması, yine de iki ayrı varlık olarak kalabilmeleri karşıtlığı vardır.”


“… Gelişmemiş sevgi şu ilkeyi benimser: ‘SEVİLDİĞİM İÇİN SEVİYORUM’, olgun sevgi ise şu ilkeyi izler: ‘SEVDİĞİM İÇİN SEVİLİYORUM.’ , olgunlaşmamış sevgi şunu der: ‘SENİ, SANA İHTİYACIM OLDUĞU İÇİN SEVİYORUM’ , olgun sevgi ‘SENİ SEVDİĞİM İÇİN SANA İHTİYACIM VAR’ der.”


“ Sevgi, sevgi yaratan bir güçtür. Güçsüzlük sevgi yaratamamaktır. Bu düşünceyi Marx çok güzel bir biçimde şöyle ifade etmiştir: ‘İnsanı insan olarak kabul et, dünya ile ilişkisi de insanca olsun, o zaman sevgiye karşılık sevgi, güvene karşı güven vb. bulursun. Eğer sanatın tadını çıkarmak istiyorsan, sanat konusunda eğitim almış olman gerekir; diğer insanları etkilemek istiyorsan, öbür insanlar üzerinde gerçekten harekete geçirici, teşvik edici bir etki yaratabilecek insan olman gerekir. İnsan ve doğayla ilişkilerinin her biri, senin isteminin içeriğine uygun bir ifadesi olmalıdır. Sevgi uyandırmadan seviyorsan, yani eğer sevgin sevgi olarak karşılığında sevgi üretemiyorsa, yaşamını seven bir insan olarak ortaya koyup da sevilen bir insan olamıyorsan, sevgin acizdir, bir mutsuzluktur.’”


“… Esas itibarıyla sevgi bölünemez; diğer sevgi ‘nesnelerine’ duyduğumuz sevgi, kendimize duyduğumuz sevgiden ayrılamaz. Gerçek sevgi içimizdeki yaratıcılığın ifadesidir ve İLGİ, SAYGI, SORUMLULUK duygusu ve BİLGİYİ kapsar. Sevgi başka birisinin bizde uyandırdığı bir ‘duygu’ değil, aksine sevilen insanın gelişmesi ve mutluluğu için harcanan etkin bir çabadır. Bu çaba, kendi sevebilme yeteneğimize bağlıdır.”

 

 
Herşeyin bir güzelliği var, herkes göremese de...  
  PSİKOLOJİK DANIŞMAN
AHMET VURAL
 
HAFTALIK PROGRAM  
  Hangimiz bir gün yataktan kalkıp da daha akıllı olduğumuzu görmek istemeyiz ki? Bu dilek her ne kadar ütopik olarak görülse de bir bilim adamının yöntemi, 1 hafta gibi kısa bir sürede, zekayı yüzde 40 oranında artırmanın mümkün olduğunu ortaya koydu. Beynin herhangi bir kas gibi olduğunu ve egzersizlerle güçlenebileceğini öne süren İskoçya’daki Edinburgh Üniversitesi’nin Biyomedikal Bölümü’nden Prof. Mark Lythgoes’in 1 hafta süren programı BBC’de yayınlandı. Programa katılan 100 kişinin IQ’larında, yüzde 40 oranına varan artış görüldü. Bu artış katılımcıların programa katılmadan önce girdikleri testle, programdan sonra uygulanan test sonuçları karşılaştırılarak elde edildi.

İşte bir haftalık program

Cumartesi: Dişinizi her zaman kullandığını elinizle değil, diğeriyle fırçalayın. Ve gözünüzü kaparatak duş alın.

Pazar: Sabah saatlerinde bulmaca çözün. Ve kısa yürüyüşe çıkın.

Pazartesi: Akşam yemeğinde yağlı balık yiyin. İşe ya yürüyerek ya bisikletle ya da daha önce kullanmadığınız bir araçla gidin.

Salı: Sözlükten bilmediğiniz sözcükleri öğrenin. Ve bunları günlük konuşmanızda kullanmaya çalışın.

Çarşamba: Yoga, Pilates ya da meditasyon derslerine katılın. Daha önce tanımadığınız bir insanla konuşun.

Perşembe: İşe daha önce kullanmadığınız bir yoldan gidin. Televizyondaki ciddi bilgi programlarını izleyin.

Cuma: Alkol ve kafein tüketmekten kaçının. Alışverişe çıkarken listeyi ezberlemeye çalışın.
 
Bugün 152 ziyaretçi (188 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol