|
|
|
PSİKOTERAPİLER |
|
|
|
|
|
|
|
E-TERAPİ |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
e-terapi, kişilere hayatlarındaki problemlerini çözme konusunda yardımcı olabilmek için Internet�in imkanlarından faydalanılarak kullanılan yeni bir yöntemdir. Teriminde terapi kelimesi geçmesine rağmen, literatürdeki yaygın görüşe göre, yapılan terapi veya psikolojik danışmanlık değildir çünkü ruhsal bozuklukları teşhis etmeyi ve tedavi etmeyi amaçlamaz. Bu yöntem daha çok �coaching� e yakındır. ( www.genbilim.com )
E-terapinin hiçbir zaman yüz yüze terapinin yerini tutamayacağı fakat çeşitli nedenlerle yüz yüze terapiye gitme imkanı olmayan kişilere yardımcı olduğu belirtilmektedir.
Psikoloji alanında hiç bir şey yüz yüze iletişimin yerini alamasa da, teknoloji psikologların ve danışanlarının kendilerini rahat hissetmelerini sağlayacak yeni iletişim araçları sunmaktadır ve insanlara her geçen gün daha da hızla erişilebilen iletişim kanalları sağlamaktadır
Bu iletişim kanallarından bir tanesi telesağlıktır. Nickelson�un tanımına göre telesağlık; mesafeler arası, sağlık ile ilgili değerlendirmelere, teşhis, müdahale, danışmanlık, süpervizyon, eğitim ve bilgiye erişilmesini sağlayan telekomünikasyon ve enformasyon teknolojisinin kullanılması anlamına gelmektedir.
Bundan bir sonraki adım ise klinik psikolojide Internet ve ilgili medya kanallarının kullanıldığı E-terapi� dir. E-terapideki temel düşünce; bir birey ile uzman arasında Internet�in gücü ve rahatlığı kullanılarak, simultane (senkronize) ve asenkronize iletişim sağlamaktır. Simultane terapide iki veya daha fazla kullanıcı simultane iletişim kurmaktadır. Danışan ve terapist bilgisayarlarının karşısına aynı anda oturmakta ve karşılıklı etkileşimde bulunmaktadırlar. Asenkronize terapide sırasında kurulan iletişim ise simultane değildir. Diğer bir ifadeyle, etkileşim aynı anda meydana gelmemektedir.
E-terapinin uygulama alanları üçe ayrılmaktadır:
1) Bireysel telepsikoterapi
2) Self-help (kendi kendine yardım amaçlı) terapi
3) Online self-help grupları
Ruh sağlığı alanında kullanılan çeşitli e-terapi araçları bulunmaktadır:
1) E-posta: E posta en sıklıkla tercih edilen yöntemdir çünkü kişilerin aynı anda online olmaları gerekmez. İşleri yoğun olan ve kendilerini yazarak ifade etmeyi tercih eden kişiler için uygundur. Ayrıca, kişilere daha önce yazılanlara bakma, tekrar gözden geçirme imkanı verir. Fakat güvenlik açısından problemli olabilir.
E- terapide e-postanın kullanımı genellikle iki türlüdür; tek mektupluk öneri veya mesaj panosuna bırakılan tek cevap veya e-mail aracılığı ile devamlı danışmanlık.
Tek mektupluk öneri şeklinde, danışan kişiler kimlik bilgilerini gizleyebilir veya açılayabilirler. Terapistin vereceği cevabın uzunluğu ve derinliği, terapistin yazdıklarında referans belirtmesinin gerekli olup olmadığı, terapist ve danışan arasındaki iletişimin daha sonra nasıl devam edeceği konusunda belirlenmiş standartlar yoktur. Genellikle, terapist ve danışan arasında konuşulanlar saklı kalır fakat bazı sitelerde benzer sorunu yaşayan kişilere yardımcı olunabilmesi amacıyla sorular ve cevaplar bir panoda, danışanın izniyle gösterilebilir.
Tek mektupluk öneriyi sunan kişilerin kimler olduğu araştırıldığında, profesyonel olan ve olmayan bir çok kişinin bu işi yaptığı görülmüştür. (doktorlar, hemşireler, din adamları, psikologlar, vs.). Genellikle çoğu sitede öneriyi sunan kişinin kimliği, eğitimi, ne süredir bu işi yaptığı gibi bilgilere yer verilmektedir.
Diğer e-posta ile terapi şekli ise, danışanın ve terapistin karşılıkları e-postalar aracılığı ile iletişim kurmasıdır. E-posta sayısının ve sıklığının nasıl olacağı konusunda belirlenmiş bir standart yoktur. Bazı terapistler, her gün, bazıları günde birden fazla, veya haftada bir veya haftada birkaç kez şeklinde uygulama yapmaktadır. Posta sıklığı ve sayısı terapi başlamadan önce terapist ve danışan tarafından belirlenir.
2) Chat: Terapistten anında yanıt bekleyen kişiler için uygun bir yöntemdir. Ancak, terapist süre üzerinden ücret alıyorsa ekonomik açıdan uygun olmayabilir.
3) Web mesaj sistemleri : Giderek daha fazla tercih edilir hale gelmektedirler çünkü güvenlik sistemleri güçlüdür.
4) Video konferans: Bir çok terapist en ideal yöntemin video konferans sistemi olduğunu düşünmektedir çünkü terapist danışanı, danışan terapisti görebilir, dolayısıyla yazılı yöntemlerdeki birbirini yanlış anlama riski bu yöntemle azalmaktadır. Fakat bu yöntemdeki problem ise Internet video teknolojisinin henüz yeterince gelişmiş olmamasıdır.
Online Psikoterapötik Müdahalelerin Potansiyel Riskleri ve Faydaları
Ruh sağlığı uzmanlarının, online terapötik müdahalelerin taşıdığı olası risk faktörleriyle ilgili olarak danışanlarını bilgilendirmek gibi etik bir zorunlulukları vardır.
Potansiyel Risk Faktörleri
1) Görsel ve İşitsel İpuçlarının Kaybı
Görsel ve işitsel ip uçlarının olmaması, Internet kullanarak psikolojik müdahalelerde bulunan ruh sağlığı uzmanları için çeşitli sorunlar yaratabilmektedir.
a) Müdahalelerin Teorik Temeli: Yüz yüze gerçekleşen terapötik iletişimden elde edilen terapötik değişimle ilgili teoriler, metine dayalı iletişime uygulanamayabilir. Bu yüzden online metine dayalı müdahalelerde bulunmadan önce, Internet kullanımına uygun olarak terapötik değişimi sağlayacak yeni modeller gerekmektedir.
b) Teşhis: Metine dayalı iletişim, ruh sağlığı uzmanlarının uygun bir teşhiste bulunma becerilerini sınırlamaktadır. Danışanı doğru bir şekilde teşhis etme becerisi olmadan, dolayısıyla uygun bir tedavi planı geliştirmek de mümkün olmayacaktır.
c) Kimlik: Metine dayalı iletişim; ruh sağlığı uzmanlarının, danışanın kimliğini belirlemesini de zorlaştırmaktadır. Internet üzerinde kimliğin belirlenmesi konusunda yaşanan zorluk; ebeveynlerin izni olmadan başvuran ufak yaştaki danışanlar ve intihar girişimi, cinayet, çocuk istismarı, eşini dövme gibi kriz durumları söz konusu olduğunda önemli bir hale gelmektedir.
d) Yanlış anlama/anlaşılma: Yüz yüze iletişim sırasında ifade edilen kelimelere bir zemin oluşturan görsel ve işitsel ip uçları, metine dayalı iletişimde var olmadığı için, yanlış anlama/anlaşılma ihtimali daha da artmaktadır.
E-terapinin eksileri arasında sıklıkla belirtilen bir faktör olan kişiler arası iletişim kalitesinin düşüklüğü ve bunun yol açabileceği duygusal anlamda uzaklık konusunda araştırma yapan Walther and Burgoon (1992), danışanların geleneksel terapi ve e-terapi arasındaki duygusal deneyimlerinin farkının az olduğunu ve farkın zaman içinde giderek azaldığını bulmuşlardır.
Colon (1996) iletişimin tamamen bilgisayarlar arasında yapıldığı grup çalışmasında, kişilerin kolaylıkla birbirlerine karşı gerçek duygular beslediğini bulmuştur.
Ayrıca, Fenichel yazılı metinin, duygu ifade sınırlamalarını azaltmak için deneyimli kullanıcıların bir çok yöntem geliştirdiğinden bahsetmektedir. Renk seçimi, büyük ve küçük harfler arasındaki geçişler, sık kullanılan gülen surat ve asık surat işaretleri bunlardan bazılarıdır. Bunlara ek olarak, fotoğraf ve şiirlerin gönderilmesi, kişisel web sayfaları, kişilerin kendilerini doğru bir şekilde ifade imkanını arttırmaktadır.
2) Gizlilik
Internet üzerinde gizliliği sağlamak, yüz yüze ilişkilerde olduğundan daha zordur. Gizliliğin sağlanmasıyla ilgili olarak çeşitli riskler ortaya çıkmaktadır:
*
Internet�te iletimin sağlanması için bilgiler elektronik olarak kopyalanmaktadır ve bu durum birçok noktada bilgilerin ele geçirilme ihtimalini beraberinde getirmektedir.
*
Terapistin, danışanla olan iletişiminin diğer kişiler tarafından okunmamasını sağlayacak güvenlik önlemlerini alması gerekmektedir (örn: dosyaların şifreyle korunması). Ayrıca hard-diskten kaynaklanabilecek dosya kayıplarını önlemek için dosyaların sık sık ve düzenli olarak yedekleme işleminden geçirilmesi gerekmektedir.
*
Danışan da, terapistle olan yazışmalarının gizliliğini korumak amacıyla çeşitli önlemler almak durumundadır.
3) Kriz Durumlarında Müdahale
Birçok ruh sağlığı uzmanı, risk taşıyan durumların değerlendirilmesi ve intihar girişimlerine uygun müdahalelerde bulunulması gibi alanlarda Internet üzerinden gerçekleşen terapilerin yeterli olmayacağını düşünmektedir. Danışmanlar danışanlarını gözlemleyemedikleri için, izlenimleri sadece sözel ifadelerle sınırlı kalmaktadır. Dolayısıyla riskli durumların değerlendirilmesi çok sınırlı ve geçersiz olacaktır. Ayrıca, Internet ortamında kaçış kolay olduğu için ve dolaylı yoldan iletişim sağlandığı için, tehlikeli durumda olan ve acil yardıma ihtiyacı olabilecek bir danışanın takip edilmesinin, hastaneye yatırılmasının veya tedavi edilmesinin de mümkün olamayacağına dair düşünceler vardır. Fakat bu görüşe karşı çıkıp, intihar girişiminde bulunabilecek ve diğer kriz durumundaki kişiler için, online danışmanlığın ve desteğin etkili olacağını savunanlar da vardır. Bu görüşe göre; Internet ortamında kimlik açıklama zorunluluğu olmadığı için ve kişiler yazı yazarak kendilerini ifade etme fırsatına sahip oldukları için, kendileri hakkındaki kişisel bilgileri daha derinlemesine ve daha hızlı bir şekilde verebilmektedirler. Dolayısıyla itirafların zamanlamasının ve derinliğinin çok önemli olduğu acil durumlarda, görünmezliğin beraberinde getirdiği dezavantajlar, avantaj haline gelebilmektedir.
Online destek gruplarının, stres, tıbbi rahatsızlıklar, depresyon, ilişkisel problemler ve diğer kişisel sorunları olan kişiler üzerinde önemli bir etkisinin olduğu bilinmektedir. Örneğin İsrail�de online kriz hizmeti veren SAHAR�a (www.sahar.org.il) göre online verilen yardım ve destek sonucu, intihar etkili bir şekilde önlenebilmekte ve kriz anında kişilere yardım edilebilmektedir.
4) Yetersiz Araştırma
Online terapinin etkinliğiyle ilgili olarak şu ana kadar çok az sayıda araştırma yapılmıştır.
Potansiyel Faydaları
1) Görüntüleme (Screening)
Ruh sağlığı uzmanlarıyla online iletişim kurulması sayesinde, ruh sağlığı hizmetlerinden faydalanabilecek kişilere bu hizmetler etkili bir şekilde tanıtılabilir.
2) Klinik Olmayan Sorunların Tedavisi
Internet, klinik sorunları olmayan ve psikolojik danışmanlıktan faydalanamayacak olan kişiler için uygun bir ortam oluşturabilir. Normal sayılabilecek sorunları olan birçok insan psikolojik danışmanlık almaktan fayda görebilirler ama etiketlenme ve maliyet yüzünden veya bunun kendileri için uygun olmayacağını düşündüklerinden, geleneksel terapi için başvurmayabilirler. Internet, bu kişilere sorunlarıyla ilgili uygun ve özel yollar sunabilir.
3) Online İletişime Özgü Avantajlar
Internet üzerinde gerçekleşen ve yazılı metine dayalı olan terapinin, kişisel terapiden farklı olarak çeşitli avantajları vardır:
*
Asenkronize İletişim: E-mail şeklinde kurulan iletişimim asenkronize bir özelliği olduğu için, hem danışan hem de terapist konuştukları konular üzerinde daha fazla düşünme fırsatına sahip olurlar ve dolayısıyla da iletişimler daha netlik kazanıyor ve müdahaleler daha dikkatli seçilebiliyor.
*
Derinlemesine Konuşma: İnsanlar bilgisayar karşısında, bir insanla karşı karşıya olduklarından daha fazla kendilerinden bahsedebiliyorlar. Kendileri hakkında bu şekilde daha derinlemesine bilgi vermeleri, terapötik sürecin de daha iyi işlemesini sağlayabilir.
4) Destek Grupları
Internet, çeşitli rahatsızlıkları veya engelleri nedeniyle kişiler arası gruplara katılamayan kişilere destek grupları sağlayabilmektedir.
5) Ev Ödevlerini Takip Etme
Internet kullanımı sayesinde, günlük davranışların kaydını tutma veya danışanın belirli bir olay veya kişi hakkındaki yorumlarını yazma gibi danışana verilen ev ödevleri daha kolay takip edilebilir.
Ayrıca online terapi, yüz yüze gerçekleşen terapiye ek olarak uygulandığında da çeşitli faydaları olabilmektedir. Örneğin, Internet kullanımı, yüz yüze görüşmelerde konuşulan konuların derinliğini artırabilir. Danışan Internet ortamında konuşurken, seansta görüşülmeyen konulara değinebilir ve bu sayede terapist, seans öncesi bu konular üzerinde daha fazla düşünme ve seans için daha iyi düşünülmüş tedavi planları geliştirme fırsatı yakalayabilir. Bunun yanı sıra, seanslara ek olarak Internet�in kullanılması, seansların sona erdirilmesi sürecinde danışanlara kolaylık sağlamaktadır. Yüz yüze görüşme sıklığı kademeli olarak azaltılırken, Internet aracılığıyla iletişim kurma seansların yerini alabilir.
E-terapi ve Etik
E-terapide dikkat edilmesi gereken etik ilkeler nelerdir?
E-terapi konusundaki en önemli sorunlardan bir tanesi, bu hizmeti sunan kişilerin ehliyetlerinin denetlenememesidir. Internet üzerinde denetim sınırlı olduğundan, profesyonel olmayan bir çok kişi bu işi yapabilmektedir. Dolayısıyla, Internet üzerinden hizmet almak isteyen kişilerin doğru kişileri seçebilmesi zor olmaktadır.
E-terapi yeni gelişen bir yöntem olduğundan, geleneksel yöntemlerle eğitilmiş kişilerin e-terapi konusunda eğitilmeleri gerekmektedir. Yüz yüze görüşmelerdeki bilgi zenginliği e terapide olmayabilir ve terapistler danışanın sorununu olduğundan daha ciddi veya daha hafif görebilirler. Veya danışanlar terapistten gelen bir mektubu okurken yalnız olduklarından, kendileri ile ilgili yorumları kabullenmekte zorlanabilirler. Terapistin, e-terapinin ortaya çıkarabileceği bu tür farklı dinamiklerin farkında olması ve gerekli önlemleri alması gerekmektedir.
The National Career Development Association Etik Komitesi Internet üzerinden danışmanlık verirken dikkat edilmesi gereken bazı etik kurallar listesi hazırlanmıştır.
*
Danışan kişiye, hizmet sunanın eğitimi, deneyimi, yardımın sınırları, gizliliğin limitleri, konuşulanların veya yazılanların ne kadar süre ile saklanacağı, hangi durumlarda telefon ile kontak kurulabileceği ile gerektiği ile ilgili bilgilerin aktarılması
*
Kriz anında danışanın yerel bir profesyonele yönlendirilmesi
*
E- terapinin kişiye uygun olup olmadığına dair bir değerlendirmenin yapılması
*
Hizmet veren kişi ile ilgili güncel bilgilerin web sitesine olması
*
Diğer sitelerden alınan bilgilerin güvenilirliğinin teyit edilmesi
*
Yerel kültür özelliklerden, koşullardan haberdar olma gerekliliği
*
Eğer danışan kişi e-terapiden yarar görmüyorsa, gerekli telefon kontağının kurulması veya başka profesyonellere yönlendirme yapılması
*
Danışan kişiye, terapistin veya hizmet veren kişinin bilgilerinin doğruluğunu kontrol edebileceği bir Internet adresi veya e-posta adresi verilmesi.
Kaynaklar
http:// www.webpages.charter.net/stormking/ethguide.html / 18.09.2003
http:// www.findarticles.com/cf_0/m1175/3_33/62215086/print.jhtml / 18.09.2003
http:// www.ismho.org/issues/9801.htm / 15.09.2003
http:// www.fenichel.com/technical.shtml / 14.09.2003
http:// www.psycentral.com/resources/Articles_and_Essays/e-therapy.htm
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Herşeyin bir güzelliği var, herkes göremese de... |
|
|
|
|
|
|
PSİKOLOJİK DANIŞMAN
AHMET VURAL |
|
|
|
|
|
|
|
HAFTALIK PROGRAM |
|
|
|
|
|
|
Hangimiz bir gün yataktan kalkıp da daha akıllı olduğumuzu görmek istemeyiz ki? Bu dilek her ne kadar ütopik olarak görülse de bir bilim adamının yöntemi, 1 hafta gibi kısa bir sürede, zekayı yüzde 40 oranında artırmanın mümkün olduğunu ortaya koydu. Beynin herhangi bir kas gibi olduğunu ve egzersizlerle güçlenebileceğini öne süren İskoçya’daki Edinburgh Üniversitesi’nin Biyomedikal Bölümü’nden Prof. Mark Lythgoes’in 1 hafta süren programı BBC’de yayınlandı. Programa katılan 100 kişinin IQ’larında, yüzde 40 oranına varan artış görüldü. Bu artış katılımcıların programa katılmadan önce girdikleri testle, programdan sonra uygulanan test sonuçları karşılaştırılarak elde edildi.
İşte bir haftalık program
Cumartesi: Dişinizi her zaman kullandığını elinizle değil, diğeriyle fırçalayın. Ve gözünüzü kaparatak duş alın.
Pazar: Sabah saatlerinde bulmaca çözün. Ve kısa yürüyüşe çıkın.
Pazartesi: Akşam yemeğinde yağlı balık yiyin. İşe ya yürüyerek ya bisikletle ya da daha önce kullanmadığınız bir araçla gidin.
Salı: Sözlükten bilmediğiniz sözcükleri öğrenin. Ve bunları günlük konuşmanızda kullanmaya çalışın.
Çarşamba: Yoga, Pilates ya da meditasyon derslerine katılın. Daha önce tanımadığınız bir insanla konuşun.
Perşembe: İşe daha önce kullanmadığınız bir yoldan gidin. Televizyondaki ciddi bilgi programlarını izleyin.
Cuma: Alkol ve kafein tüketmekten kaçının. Alışverişe çıkarken listeyi ezberlemeye çalışın.
|
|
|
|
Bugün 37 ziyaretçi (46 klik) kişi burdaydı! |