PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK VE REHBERLİK
PSİKOTERAPİLER  
  ANA SAYFA
  İletişim
  ERİCH FROMM VE HÜMANİSTİK PSİKANALİZ
  DİNAMİK PSİKOTERAPİ
  KAREN HORNEY VE BÜTÜNCÜL YAKLAŞIM
  AKILCI-DUYGUSAL TERAPİ
  ROGERS ve BİREY MERKEZLİ DANIŞMA YAKLAŞIMI
  GERÇEKLİK TERAPİSİ
  GEŞTALT TERAPİ ( F. PERLS )
  Holistik Tedavi
  VAROLUŞÇU PSİKOTERAPİ
  AYNA TERAPİSİ
  BİBLİO TERAPİ
  BİLİŞSEL PSİKOTERAPİ
  BİLİŞSEL DAVRANIŞÇI TERAPİ
  Bilişsel Davranışçı Oyun Terapisi
  Bütünleyici Bireysel Terapi ( BBT )
  çözüm odaklı kısa süreli yaklaşım
  EMDR TERAPİ
  ERİCKSONİAN PSİKOTERAPİ
  E-TERAPİ
  Feminist terapi
  FOTOTERAPİ (IŞIK TERAPİSİ)
  Hidro Terapi
  HİLL & O'BRİEN TERAPİSİ
  HÜCUM TERAPİSİ
  JUNG TERAPİ
  LOGOTERAPİ
  Müzik Terapi
  Oyun Terapisi
  Pozitif Psikoterapi
  Sine-Terapi
  ŞEMA TERAPİ
  HİPNO-TERAPİ
  AİLE DANIŞMANLIĞI
  CİNSEL TERAPİ
  ERGENLİK PSİKOLOJİSİ
  LİNK
  ANKSİYETE BOZUKLUKLARI
  nevzat tarhan
  Konuşma ve Dil Terapisi
  ÇOCUK RESMİNİN GELİŞİM AŞAMALARI
  PSİKOTERAPİ TÜRLERİ
  HİPPOTERAPİ
  Yiğidi Öldür Terapi Deme!
  Duanın Psikolojik ve Sosyolojik Faydaları
  PSİKOLOJİK DANIŞMA İLKE VE TEKNİKLERİ
  Ön Görüşme Sürecinin Öğeleri
  TERAPÖTİK İTTİFAK VE İLİŞKİ
  DOĞU HİKAYELERİYLE PSİKOTERAPİ
  empati ve empatiyi iletme
  İLK GÖRÜŞME
  Seçmeci (Eclectic) Yaklaşım
  PSİKOLOJİK DANIŞMANIN SAHİP OLMASI GEREKEN ÖZELLİKLER
  Psikolojik Danışma Süreci
  Psikolojik Danışmada Danışmanın Rolü ve İşlevi
  Psikolojik Danışmanın Amaçları
  psikolojik yardım aşamaları
  kendini tanıma rehberi
  KİŞİLİK TESTİ
  DEPRESYON
  Depresyon Testi
  STRESE DAYANIKLILIK ÖLÇEĞİ
  HAFIZANIZI GÜÇLENDİRMEK İÇİN 8 ADIM
  ÇOCUKLARDA DAVRANIŞ BOZUKLUKLARI
  NE KADAR PANİKSİNİZ?
  DUYGUSAL ZEKA TESTİ
  Hipnoz ve Depresyon
  Hipnoz ve kötü alışkanlıklar
  Hipnoz, Çözülme ve Travma
  HİPNOZ VE KONVERSİYON BOZUKLUKLARI
  Stres ve Anksiyete Bozukluklarının Kontrolünde Hipnoz
  ŞİŞMANLIKTA HİPNOTERAPİ
  Yeme Bozuklukları ve hipnoz
  Zeka Geliştirmek İçin 5 Yöntem
  Adleryan Terapi Teknikleri
  KENDİNİZİ DERS ÇALIŞMAYA NASIL KONSANTRE EDEBİLİRSİNİZ?
  BİOENERJİ
  EMPATİ
  Evlilikte Stres Kaynakları
  Stres ve Manevi Yaşam
  Stres ve Sabır
  Stres
  Kendi stresini yönetmede teknikler
  Stres’in Etkileri
  pozitif stres yönetimi
  GRUP PSİKOTERAPİSİNDE DEĞİŞMEYE YOL AÇAN SAĞALTICI FAKTÖRLER
  Grupla Psikolojik Danışma
  ÇOCUKLARDA DÜŞÜNME BECERİLERİ NASIL GELİŞTİRİLİR?
  Zeki çocuklar yetiştirmenin püf noktası
  Bediüzzaman'ın Eğitim Yaklaşımı
  İnsan problemlerine Kur’ân’î çözümler
  Proaktiflik ya da Reaktiflik
  Tûl-i Emel
  Bediüzzaman'a Göre Bilimin Değeri
  Akıl ve Duygular
  Akla Uygunlaştırma
  Aşırı girişkenlik
  Bastırma Mekanizması
  Belirsizlikler İçinde Aranan Güven Duygusu
  Birlik ruhu için şeffafiyet
  Depersonalizasyon
  Duygu Çağı
  En ucuz enerji kaynağı: Tebessüm ve selâm
  Güzelliğin yeniden tanımlanması
  Hayat ve Anlamı
  Hayat yolculuğunda çelişkili duygular
  İç Sesler
  İnancın Sosyolojik Boyutu
  İnsanlık Peygamberlere Muhtaçtır
  Kendini Gözlemleme
  Korkularımız
  Kulluk Psikolojisi
  Mutluluk Öze Dönmekle Olur
  Olayların gerçek boyutu
  Olumlu olmak
  Ölümü Düşünmemek Başını Gaflet Kumuna Sokmaktır
  Savunma Mekanizmaları ve Başaçıkma Şekilleri
  Suçluluk duygusu
  Şefkat
  Varlığın besmelesi olan sevgi
  Varlığın öz enerjisi: Muhabbet
  GESSELL GELİŞİM TESTİ
  Hipnoterapi nasıl uygulanır
  Hipnoz Hastasının Özellikleri
  Hipnotik Seansın Özellikleri
  Hipnoz Nasıl Uygulanır
  Hipnoz Nedir
  Hipnoz Teknikleri
  hipnozda uyulması gereken kurallar
  hipnozun uygulanmaması gereken haller
  Hızlı Hipnoz Tekniği
  Kendi Kendini Hipnoz (Oto-Hipnoz)
  ÖRNEK HİPNOTİK ENDÜKSİYON
  HİPNOZ HAKKINDAKİ MİT (BATIL DÜŞÜNCELER)'LER
  AİLE TERAPİSİ UYGULAMASINDA TEROPÖTİK YAKLAŞIM
  Aile ve Evlilik Terapisinde Amaçlar
  AİLE TERAPİSİ ÖZEL NOTLAR
  aile terapisi uygulama örnekleri
  Aile-Evlilik-İlişki Terapisi Nedir
  Evlilik Problemleri Nasıl Çözülür: 9 Öneri
  PSİKODİNAMİK VE BOWEN AİLE TERAPİLERİ
  YAŞANTISAL AİLE TERAPİSİ
  AİLE İÇİ PROBLEMLER VE ÇÖZÜM YOLLARI
  Cinsel Danışma ve Rehberlik - Uygulama
  CİNSEL TERAPİDE EV ÖDEVLERİ
  Cinsel Sorunlarda Hipnoterapi
  Holistik Cinsel Terapi
  CİNSEL PROBLEMLER
  ERGENLERLE İLETİŞİM
  ERGENLİKTE DİN VE AHLAK GELİŞİMİ
  ERGENLİK (PUBERTE) DÖNEMİ FİZYOLOJİK GELİŞİM
  ERGENLİK VE KİMLİK BOCALAMASI
  ERGENLİK DÖNEMİ ARKADAŞ İLİŞKİLERİ
  ERGENLİK DÖNEMİNDEKİ BİLİŞSEL GELİŞİM
  ERGENLİKTE CİNSEL GELİŞME
  GENÇ KIZ SAĞLIĞI
  ERGENLİKTE DAVRANIM BOZUKLUKLARI
  ERGENLİKTE DUYGUSAL GELİŞİM
  ERGENLİKTE MADDE BAĞIMLILIĞI
  ERGENLİKTE TOPLUMSAL GELİŞİM
  SOSYAL FOBİ
  ÖZGÜL FOBİ-2
  Psikolojik Rapor Yazma
  Gazali'nin Motivasyon Teorisi
  Hz. Muhammedin Evlilik Hayatı Ve Tavsiyeleri
  HİPNOZ
  HİPNOZ TEKNİKLERİ
  BİLİŞSEL-GELİŞİMSEL TERAPİDE HİPNOZUN KULLANIMI
  Hipnoz ve Depresyon-1
  HİPNOZ VE KÖTÜ ALIŞKANLIKLAR
  HİPNOZ ve Yeme Bozuklukları
  Stres ve Anksiyete Bozukluklarının Tedavisinde-üstesinden gelinmesinde –yönetiminde (management) Hipnozun kullanımı
  Hipnoz ve Anıların Çağrımı
  Stres ve Anksiyete Bozukluklarında Hipnoz
  KONVERSİYON BOZUKLUKLARI
  ŞİŞMANLIKTA HİPNOTERAPİ-1
  Hipnoz, Çözülme ve Travma-1
  Kişilik ve Psikotik Bozukluklar
  HİPNOTİK TELKİNLER İÇİN CÜMLELER KURMA
  Affect Bridge (Hipnoanalitik Yöntem)
  STEIN’İN SIKILMIŞ YUMRUK TEKNİĞİ
  KENDİLİK DEĞERİNİ ARTTIRMA ÖNERİLERİ
  BECK UMUTSUZLUK ÖLÇEĞİ
  BEİER CÜMLE TAMAMLAMA TESTİ
  COOPERSMıTH ÖZSAYGI ENVANTERİ
  CORNEL İNDEX TESTİ
  SCL–90-R
  RATHUS ATILGANLIK ENVANTERİ
  PSİKOLOJİK DANIŞMA--Temel Öğeler
  TERAPÖTİK İLETİŞİM
  KISKANÇLIK
  Risale-i Nur'dan Sosyal Problemlere Reçeteler 1
  Risale-i Nur'dan Sosyal Problemlere Reçeteler 2
  OBSESİF-KOMPULSİF BOZUKLUĞU
  PANİK BOZUKLUĞU - PANİK ATAK
  TRAVMA SONRASI STRES BOZUKLUĞU
  Alzheimer
EMPATİ

EMPATİ NEDİR?


Empati kelimesinin genel geçer bir tanımı bulunmamaktadır. Kaynaklar empatinin tam olarak ne ifade ettiğiyle ilgili değişik bilgiler sunmaktadır. Fakat kısaca özetlemek gerekirse; empati bir kişinin kendisini duygu ve düşüncelerinden soyutlayarak bir başkasının inançlarını, arzularını ve özellikle duygularını farkına varabilme ve anlayabilme yeteneğidir . Kişi karşısındakini o kadar iyi anlar ki onun gibi hissetmeye başlar, kendini onunla özdeşleştirir. Gallo 6 empatiyi 2 boyutlu bir olgu olarak ele almıştır. İlk boyut bilişsel (kognitif) boyuttur; yani empatik kişi karşısındakinin neler hissettiğini anlayabilmelidir. Diğer boyut duygusal olandır; kişi karşısındakiyle duygusal bir paylaşım içine girer. Bunların yanı sıra bazı kaynaklara göre empatinin bu iki boyutu dışında bir başka gereği de kişinin duygularını anladığını ve paylaştığını karşısındakine gösterebilmesidir. Haynes ve Avery 7 bütün bu özellikleri içine alan bir tanım yapmışlardır: "Empati bir başka kişinin algılarını ve duygularını farkına vararak anlayabilme ve bunu kabul edilebilir bir şekilde karşısındakine ifade edebilme yeteneğidir."


Empatinin iki kavram ile karıştırılmaması gerekir; sempati ve duygu bulaşması (emotional contagion). Sempati bir başkasının içinde bulunduğu ya da başından geçen bir durum için üzülme ve kişinin kendini daha iyi hissetmesini sağlamaya yönelik davranışlarda bulunma istemi olarak açıklanabilir. Duygu bulaşması ise bilinçdışı ve otomatik olarak başka bir kişinin duygusal durumunu taklit etmeye başlamak ve bu duyguların kendisinde de ortaya çıkmalarına yol açmaktır. Empatiyle bu anlamda farklıdırlar çünkü empati bilinçli bir olaydır ve empati kuran kişi anladığı duyguların diğer kişiye ait olduğunu farkındadır. Bunları kendi duygularıymış gibi algılamaz 1.

Empati ve cinsiyet arasındaki ilişkiye bakan araştırmalar ortaya çıkarmışlardır ki kadınlar erkeklere göre daha çok ve daha yüksek seviyede empati kurabilmektedirler 4. Empatinin yaş ile ilişkisi ise doğru orantılıdır. Yaş ilerledikçe kişiler daha iyi empati kurabilmekte ve karşılarındaki kişiyi daha iyi anlayabilmektedirler 5.

Empati kurmak sosyal ilişkilerde bir çok kolaylık sağlamaktadır. Kişinin karşısındaki insanı anladığını ve on önemsediğini göstermesini sağlar. Bu sayede iletişim kolaylaşır. Yanlış anlaşılmalar azalır, samimiyet ve güven ortamı hızla gelişir, sorunlar ve problemler daha kolay dile getirilir ve bu sayede bunlara daha çabuk ve kolay çözümler üretilir. Daha yakın, anlamlı ve yardımı dokunan arkadaşlıklar oluşur 3.

Empati kurabilmek için gerekli olan kendini başka birinin yerine koyabilme yeteneği kişinin gelişimiyle birlikte güçlenen bir yetenek olmasına rağmen bu yeteneğin köklerinin doğuştan geldiğine inanılmaktadır. Başkalarının duygularını anlayabilme kapasitesi küçükken gelişmeye başlayan taklit yeteneğiyle yakından ilişkilidir. İnsan doğuştan, belli vücut ve yüz hareketlerini belli duygularla ilişkilendirmeye eğilimlidir 1. 2 yaşındaki normal gelişimi içinde seyreden bir çocuk empati kurabilmek için gerekli davranışları sergilemeye ve bir başkasının duygularına duygusal olarak karşılık verebilmeye başlar 1.Empati bu kadar erken yaşlarda ortaya çıkan ve gelişmeye başlayan bir yetenek olduğu için ailenin çocuğu yetiştirme tarzı da empati gelişimini etkileyen faktörlerden biridir. Çocuğun empati gelişimini pozitif yönde etkileyen ve ileride insanlarla ilişkilerinde daha başarılı bir kişi olmasını sağlayan bazı tutumlar şunlardır:

  • Ebeveynin hevesli, cezalandırıcı olmayan ve serbestliğe imkan vererek yöneten bir yapıda olması
  • Çocuklarla davranışlarının başkaları üzerindeki etkileri, paylaşımın ve nazik olmanın önemi hakkında konuşmak
  • Ebeveynin çocuğa model olarak empatik ve ilgili davranışlarda bulunması
  • Çocukların başkalarına zarar vermeleri durumunda, bu davranışların neden zararlı olduğunu açıklamak ve bunu düzeltmek için neler yapabileceği hakkında fikir vermek
  • Okul çağındaki çocukların kendi duygularını ve problemlerini ebeveynleriyle konuşup tartışmalarını cesaretlendirmek


Bunların yanı sıra bazı ebeveyn tutumları da empati gelişimini negatif olarak etkilemekte e çocuğun ileride sosyal hayatında başarısızlıklarla karşılaşma olasılığını arttırmaktadır: Tehdit ve fiziksel cezalar, çocuğun duygusal ihtiyaçları olduğu zamanlarda tutarsız ilgi veya umursamazlık, çocuğa fiziksel tacizde bulunmak, çocuğun davranışını arttırmak adına verilen esaslı olmayan ödüller veya rüşvetler 2.

Tam olarak gelişmiş bir empati kurabilmek için kişinin karşısındakinin duygusal durumunu anlamaktan daha fazla şey yapması gerekir. İlk olarak duygular genelde bir objeye ya da olaya yönelik olduğundan empati kuran kişi bu durumun ya da objenin ne olduğunu anlamalıdır. Daha sonra, kişinin içinde bulunduğu duygu durumunun bu objeyi algılamasında ne tür bir etkisi olduğunu belirlemelidir. Son olarak da bedensel olarak neler hissettiğini fark etmeli ve bütün bunları bir araya getirerek karşısındaki kişinin bakış açısını ve içinde bulunduğu duygu durumunu analiz edebilmelidir 1.

Sosyal ilişkilerde zorluk yaşayan, iletişimi zayıf ya da empati yeteneğini geliştirmek isteyen yetişkinler için uygulanan bazı yaklaşımlar bulunmaktadır. Bu yaklaşımların genel içeriği ise şu unsurlardan meydana gelmektedir 2:

  1. Kişiler arası algılama ve empati kurarak karşılık verme yeteneğini geliştirmeye yönelik alıştırmalar yapmak: Kişiye empatinin ne olduğu ve nasıl geliştiğini, kişilerin farklı duygusal durumlarını nasıl fark edebileceğini ve bunlara nasıl pozitif karşılık verebileceğini öğretmeyi amaçlamaktadır.
  2. Kişinin ilk olarak kendi duygularına yoğunlaşmasını sağlamak: Böylece kişi hangi duyguların hangi durumlarla ilişkili olduğunu daha iyi anlamaya başlar.
  3. Kişinin kendi ve diğerleri arasındaki benzerliklere odaklanmasını sağlamak
  4. Role bürünme , rol yapma çalışmaları: Kişinin farklı perspektiflerden bakabilmesini ve açık fikirli olabilmesini sağlar, problemlere yüzeysel çözümler getirmeyi ve inanç katılığını engeller, bilişsel ve kişisel esneklik kazandırır.
  5. Başkalarının bakış açısını hayal etmeye ve algılamaya çalışmak üzerine devamlı ve tekrar tekrar pratik yapmak
  6. Duygusal olarak uyarıcı bir olaya maruz kalmak: Bu sayede kişi aynı uyarıcıyla etkileşimde bulunmuş kişinin içinde bulunduğu durumu daha iyi anlayabilmektedir.
  7. Empatik davranışta bulunan bir modelin bulunması



NASIL EMPATİ KURABİLİRİZ?
 

  • Empati başkaların inançlarını, arzularını ve özellikle de duygularını kendimizinkileri empoze etmeden anlayabilmek, başkalarını "okuyabilmek" anlamına gelir
  • Dinleme ve empati diğer insanlarla ilişki kurma yolunda önemli meziyetlerdir
  • Çoğumuz günün %70'ini iletişim kurarak geçiririz, bunun %45'i ise dinleyerek geçer.
  • Hepimiz dinlenilmek isteriz, görmezden gelinmek ya da yok farz edilmek küçük düşürücüdür.
  • Dinlemek karşıdaki kişinin sözcüklerini duymaktan daha öte bir şeydir. O kişinin vermek istediği mesajı, içinde bulunduğu durumu ve duygularını gerçekten anlamak ve kabul etmek anlamına gelir.
  • Empati insanın kendisini başkasının yerine koyarak onun hissettiklerini anlayabilmek ve benzer şekilde içimizde hissedebilmek anlamına gelir. Kızılderililerin de dediği gibi : "başkasının mokasenlerinde 1 mil yürümek".

Peki amaç nedir?

  • Karşımızdaki kişiyle ilgilendiğimizi ve onu anladığımızı gösterir, böylece bizimle konuşmaktan hoşlanır ve bize daha çok açılırlar.
  • Yanlış anladığımız bir durumda kişiye yanlış edindiğimiz izlenimleri düzeltme hakkını vermiş oluruz ve insanlar hakkında daha çok şey öğreniriz.
  • Diyaloğu duygusal açıdan daha önemli noktalara çekebiliriz.
  • Dinlerken konuşan kişinin olduğu gibi kabul edildiğini hissettirerek güvenini kazanır ve bize daha yakın hissetmesini sağlamış oluruz.
  • Sonuçta derin konulara girerek kişi duygularını açar ve kendisine yönelerek kendisini keşfeder. Bu anlamda da terapötik bir anlam kazanır
  • Anlayabildiğimiz için öfke ve iritasyonumuz da azalmış olur. Anlayabilmek affedebilmektir.
  • Önyargılarımız azalır, herkesin anlaşılabilir olduğunu fark ederiz.
  • Anlamlı, daha yardımcı ve samimi arkadaşlıklar kurarız

Bu yolda atılacak ilk adım iyi ve aktif bir dinleyici olabilmektir:

  • Aklınızda kalan yakın arkadaşlarınızı, öğretmenlerinizi ve aile fertlerini bir düşünün. Sizin üzerinizde etki bırakmış insanların kuvvetli dinleyiciler ve empati yeteneklerini geliştirebilen insanlar olduklarını fark edeceksiniz.
  • Maine Üniversitesi'nde bir araştırmacı olan Dr. Marisue Pickering'e göre empatik dinleyenlerin 4 özelliği aşağıdaki gibidir:
    • Kendi duygularını ve fikirlerini diğerine yansıtmaya değil diğerine yönelmeye eğilimlidirler.
    • Kendilerini korumaya ve defansif davranmaya çalışmazlar. Bu şekilde karşıdaki kişiye odaklanmak güçtür.
    • Karşıdaki kişinin rollerini, bakış açılarını ve deneyimlerini hayal etmeye çalışırlar, kendi yaşantıları ile benzerlik kurmaya çalışmazlar.
    • Bir eleştirmen gibi değil, bir alıcı gibi dinlerler. Bir uzlaşma ve anlaşma sağlamaya uğraşmazlar.
  • Bu da ilk olarak diğer kişiyi gerçekten merak etmeyi ikinci olarak ise dikkatli dinlemeyi engelleyen bir takım bariyerlerden uzak durmakla olur. Bu bariyerlere örnek vermek gerekirse:
    • konuşanla kıyas içine girmek (kim daha akıllı?vs.)
    • konuşmacının aklından geçenleri okumaya çalışmak (acaba aptal olduğumu mu düşünüyor vs.)
    • karşıdaki konuşurken kendisinin bir sonraki adımda neler söyleyeceğini tahmin etmek
    • konuşulanları ayıklayarak dinlemek
    • söylemleri henüz tamamlanmadan yargılara varmak (örn: saçma, sıkıcı, aptalca vs.)
    • kişi konuşurken hayallere dalıp başka şeyler düşünmek
    • konuşanı dinlemek yerine kendi deneyimlerimizi hatırlamak
    • konuşma tamamlanmadan vereceğimiz öğütleri planlamak
    • konuşmayı karşılıklı tartışılması gereken entelektüel bir düzeye çekmeye çalışmak
    • her zaman haklı olduğunuzu ve dinlemeye ihtiyacınızın olmadığını düşünmek
    • sohbet ne zaman ciddi bir boyut alsa çabucak konu değiştirmek
  • Sürekli aktif bir dinleyici olmak kolay değildir, konsantrasyonumuzu ancak 15-20 dakika sürdürebiliriz. Zaman zaman dikkatimiz dağılabilir, ancak önemli olan konuya tekrar dönüp sorular sorarak netlik kazanmaktır.
  • Şu soruları sormamız gerekir: konuşan kişi kendisiyle ilgili ne düşünüp ne hissediyor? Dünyayı nasıl görüyor?
  • Ve son olarak sözcükleri olduğu kadar yüz ifadesi ve beden dilini de "dinlemeliyiz". Diğer bir deyişle satır aralarını da okumalıyız.
  • İyi bir dinleyici konuşan kişinin gözlerinin içine bakar, gülümseyerek destekler, yukarıda bahsedilen bariyerlerden uzak kalıp anlamaya çalışarak sırası geldiğinde kendi düşünce ve deneyimlerini de özgürce paylaşır.
  • İyice dinledikten sonraki ikinci adım empatik yanıttır:

İyi bir dinleyici anladığını belirtir tarzda uygun bir şekilde yanıt da vermelidir.

  • İşte bu yanıt empatidir. Üzgün olduğumuz zaman duygularımızı tarif etmek ve paylaşmak için empati kurabilen bir insanla konuşma ihtiyacı duyarız.buna göre empati kurabilen kişi karşısındakinin hareket ve koşullarına değil duygularına odaklanmalıdır.
  • Örneğin sevdiği kişiyi henüz kaybetmiş birisine "nerede oldu", ne zaman oldu ya da nasıl oldu gibi sorulardan ziyade "çok acı duyuyor olmalısın" "kendini yalnız hissediyor olmalısın" şeklinde yanıtlar verilebilir. Üzgün olduğumuz zaman sorunları çözmeden önce duygularımızla başa çıkabiliyor olmalıyız.
  • Karşınızdaki kişi size problemlerinin detaylarını anlatırken siz de kendinizi daha çok konuşmak ya da yorum yapmak zorundaymış gibi hissedebilirsiniz. Bu ilgilendiğinizi gösterebildiğiniz sürece yersiz bir kaygıdır. Birkaç kelime dahi buna yetecektir. Kişiye konuşmak için olduğu kadar düşünmesi için de zaman tanımalısınız. Sessizliği değerlendirmelisiniz.
  • Empatik yanıtın doğruluğu konuşan kişi yanıt verene kadar ölçülemez. Konuşan kişi daima haklıdır. Sizin yorumunuz tüm psikoloji kitaplarına göre doğru olabilir, ancak kişi sizin gözleminiz ya da yorumunuza katılmadığı zaman empati skorunuz da düşük olacaktır. Onu serbest bırakarak kendi içindeki kendi gerçeğini ve dolayısıyla sorunları çözmesi için kendi gücünü kullanabilmesini sağlayabilmelisiniz. Bu durum hem terapilerde hem de arkadaşlık ilişkilerinde geçerlidir.

Empati ile sempatiyi karıştırmamak gerekir. Sempati karşımızdaki kişinin olumsuz ve sıkıntı veren duygularını paylaşmaya odaklıdır. Empati ise herhangi belirli bir duygu ya da düşünceye yönelik değildir. Sempati aynı zamanda kişinin duygu, düşünce ya da inançlarına bir ölçüde katılmak ve onaylamayı da kapsar, empatide ise katılalım ya da katılmayalım önemli olan şey anlamaktır.

Empati kuran kişi karşısındaki kişinin dünyasının tamamına girebilirken, sempati duyan kişi sadece onayladığı ve katıldığı , kendisine de dokunan kısmı kadarına girebilir. Empatiyle yaklaşan kişinin verdiği yanıtlar da daha derin ve kapsamlı olacaktır.





Kaynaklar:

1. http://en.wikipedia.org/wiki/EmpathyEmpathy
2. http://www.nwrel.org/scpd/sirs/7/cu13.html
3. http://www.mentalhelp.net/psyhelp/chap13/chap13c.htm
4. Barnett, M. A.; King, L. M.; Howard, J. A.; and Dino, G. A. "Empathy in Young Children: Relation to Parents' Empathy, Affection, and Emphasis on the Feelings of Others." DEVELOPMENTAL PSYCHOLOGY 16/3 (1980): 243-244.
5. Ellis, P. L. "Empathy: A Factor in Antisocial Behavior." JOURNAL OF ABNORMAL CHILD PSYCHOLOGY 10/1 (1982): 123-134.
6. Gallo, D. "Educating for Empathy, Reason and Imagination." THE JOURNAL OF CREATIVE BEHAVIOR 23/2 (1989): 98-115.
7. Haynes, L. A., and Avery, A. W. "Training Adolescents in Self-Disclosure and Empathy Skills." JOURNAL OF COMMUNITY PSYCHOLOGY 26/6 (1979): 526-530.




 
Herşeyin bir güzelliği var, herkes göremese de...  
  PSİKOLOJİK DANIŞMAN
AHMET VURAL
 
HAFTALIK PROGRAM  
  Hangimiz bir gün yataktan kalkıp da daha akıllı olduğumuzu görmek istemeyiz ki? Bu dilek her ne kadar ütopik olarak görülse de bir bilim adamının yöntemi, 1 hafta gibi kısa bir sürede, zekayı yüzde 40 oranında artırmanın mümkün olduğunu ortaya koydu. Beynin herhangi bir kas gibi olduğunu ve egzersizlerle güçlenebileceğini öne süren İskoçya’daki Edinburgh Üniversitesi’nin Biyomedikal Bölümü’nden Prof. Mark Lythgoes’in 1 hafta süren programı BBC’de yayınlandı. Programa katılan 100 kişinin IQ’larında, yüzde 40 oranına varan artış görüldü. Bu artış katılımcıların programa katılmadan önce girdikleri testle, programdan sonra uygulanan test sonuçları karşılaştırılarak elde edildi.

İşte bir haftalık program

Cumartesi: Dişinizi her zaman kullandığını elinizle değil, diğeriyle fırçalayın. Ve gözünüzü kaparatak duş alın.

Pazar: Sabah saatlerinde bulmaca çözün. Ve kısa yürüyüşe çıkın.

Pazartesi: Akşam yemeğinde yağlı balık yiyin. İşe ya yürüyerek ya bisikletle ya da daha önce kullanmadığınız bir araçla gidin.

Salı: Sözlükten bilmediğiniz sözcükleri öğrenin. Ve bunları günlük konuşmanızda kullanmaya çalışın.

Çarşamba: Yoga, Pilates ya da meditasyon derslerine katılın. Daha önce tanımadığınız bir insanla konuşun.

Perşembe: İşe daha önce kullanmadığınız bir yoldan gidin. Televizyondaki ciddi bilgi programlarını izleyin.

Cuma: Alkol ve kafein tüketmekten kaçının. Alışverişe çıkarken listeyi ezberlemeye çalışın.
 
Bugün 76 ziyaretçi (92 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol