PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK VE REHBERLİK
PSİKOTERAPİLER  
  ANA SAYFA
  İletişim
  ERİCH FROMM VE HÜMANİSTİK PSİKANALİZ
  DİNAMİK PSİKOTERAPİ
  KAREN HORNEY VE BÜTÜNCÜL YAKLAŞIM
  AKILCI-DUYGUSAL TERAPİ
  ROGERS ve BİREY MERKEZLİ DANIŞMA YAKLAŞIMI
  GERÇEKLİK TERAPİSİ
  GEŞTALT TERAPİ ( F. PERLS )
  Holistik Tedavi
  VAROLUŞÇU PSİKOTERAPİ
  AYNA TERAPİSİ
  BİBLİO TERAPİ
  BİLİŞSEL PSİKOTERAPİ
  BİLİŞSEL DAVRANIŞÇI TERAPİ
  Bilişsel Davranışçı Oyun Terapisi
  Bütünleyici Bireysel Terapi ( BBT )
  çözüm odaklı kısa süreli yaklaşım
  EMDR TERAPİ
  ERİCKSONİAN PSİKOTERAPİ
  E-TERAPİ
  Feminist terapi
  FOTOTERAPİ (IŞIK TERAPİSİ)
  Hidro Terapi
  HİLL & O'BRİEN TERAPİSİ
  HÜCUM TERAPİSİ
  JUNG TERAPİ
  LOGOTERAPİ
  Müzik Terapi
  Oyun Terapisi
  Pozitif Psikoterapi
  Sine-Terapi
  ŞEMA TERAPİ
  HİPNO-TERAPİ
  AİLE DANIŞMANLIĞI
  CİNSEL TERAPİ
  ERGENLİK PSİKOLOJİSİ
  LİNK
  ANKSİYETE BOZUKLUKLARI
  nevzat tarhan
  Konuşma ve Dil Terapisi
  ÇOCUK RESMİNİN GELİŞİM AŞAMALARI
  PSİKOTERAPİ TÜRLERİ
  HİPPOTERAPİ
  Yiğidi Öldür Terapi Deme!
  Duanın Psikolojik ve Sosyolojik Faydaları
  PSİKOLOJİK DANIŞMA İLKE VE TEKNİKLERİ
  Ön Görüşme Sürecinin Öğeleri
  TERAPÖTİK İTTİFAK VE İLİŞKİ
  DOĞU HİKAYELERİYLE PSİKOTERAPİ
  empati ve empatiyi iletme
  İLK GÖRÜŞME
  Seçmeci (Eclectic) Yaklaşım
  PSİKOLOJİK DANIŞMANIN SAHİP OLMASI GEREKEN ÖZELLİKLER
  Psikolojik Danışma Süreci
  Psikolojik Danışmada Danışmanın Rolü ve İşlevi
  Psikolojik Danışmanın Amaçları
  psikolojik yardım aşamaları
  kendini tanıma rehberi
  KİŞİLİK TESTİ
  DEPRESYON
  Depresyon Testi
  STRESE DAYANIKLILIK ÖLÇEĞİ
  HAFIZANIZI GÜÇLENDİRMEK İÇİN 8 ADIM
  ÇOCUKLARDA DAVRANIŞ BOZUKLUKLARI
  NE KADAR PANİKSİNİZ?
  DUYGUSAL ZEKA TESTİ
  Hipnoz ve Depresyon
  Hipnoz ve kötü alışkanlıklar
  Hipnoz, Çözülme ve Travma
  HİPNOZ VE KONVERSİYON BOZUKLUKLARI
  Stres ve Anksiyete Bozukluklarının Kontrolünde Hipnoz
  ŞİŞMANLIKTA HİPNOTERAPİ
  Yeme Bozuklukları ve hipnoz
  Zeka Geliştirmek İçin 5 Yöntem
  Adleryan Terapi Teknikleri
  KENDİNİZİ DERS ÇALIŞMAYA NASIL KONSANTRE EDEBİLİRSİNİZ?
  BİOENERJİ
  EMPATİ
  Evlilikte Stres Kaynakları
  Stres ve Manevi Yaşam
  Stres ve Sabır
  Stres
  Kendi stresini yönetmede teknikler
  Stres’in Etkileri
  pozitif stres yönetimi
  GRUP PSİKOTERAPİSİNDE DEĞİŞMEYE YOL AÇAN SAĞALTICI FAKTÖRLER
  Grupla Psikolojik Danışma
  ÇOCUKLARDA DÜŞÜNME BECERİLERİ NASIL GELİŞTİRİLİR?
  Zeki çocuklar yetiştirmenin püf noktası
  Bediüzzaman'ın Eğitim Yaklaşımı
  İnsan problemlerine Kur’ân’î çözümler
  Proaktiflik ya da Reaktiflik
  Tûl-i Emel
  Bediüzzaman'a Göre Bilimin Değeri
  Akıl ve Duygular
  Akla Uygunlaştırma
  Aşırı girişkenlik
  Bastırma Mekanizması
  Belirsizlikler İçinde Aranan Güven Duygusu
  Birlik ruhu için şeffafiyet
  Depersonalizasyon
  Duygu Çağı
  En ucuz enerji kaynağı: Tebessüm ve selâm
  Güzelliğin yeniden tanımlanması
  Hayat ve Anlamı
  Hayat yolculuğunda çelişkili duygular
  İç Sesler
  İnancın Sosyolojik Boyutu
  İnsanlık Peygamberlere Muhtaçtır
  Kendini Gözlemleme
  Korkularımız
  Kulluk Psikolojisi
  Mutluluk Öze Dönmekle Olur
  Olayların gerçek boyutu
  Olumlu olmak
  Ölümü Düşünmemek Başını Gaflet Kumuna Sokmaktır
  Savunma Mekanizmaları ve Başaçıkma Şekilleri
  Suçluluk duygusu
  Şefkat
  Varlığın besmelesi olan sevgi
  Varlığın öz enerjisi: Muhabbet
  GESSELL GELİŞİM TESTİ
  Hipnoterapi nasıl uygulanır
  Hipnoz Hastasının Özellikleri
  Hipnotik Seansın Özellikleri
  Hipnoz Nasıl Uygulanır
  Hipnoz Nedir
  Hipnoz Teknikleri
  hipnozda uyulması gereken kurallar
  hipnozun uygulanmaması gereken haller
  Hızlı Hipnoz Tekniği
  Kendi Kendini Hipnoz (Oto-Hipnoz)
  ÖRNEK HİPNOTİK ENDÜKSİYON
  HİPNOZ HAKKINDAKİ MİT (BATIL DÜŞÜNCELER)'LER
  AİLE TERAPİSİ UYGULAMASINDA TEROPÖTİK YAKLAŞIM
  Aile ve Evlilik Terapisinde Amaçlar
  AİLE TERAPİSİ ÖZEL NOTLAR
  aile terapisi uygulama örnekleri
  Aile-Evlilik-İlişki Terapisi Nedir
  Evlilik Problemleri Nasıl Çözülür: 9 Öneri
  PSİKODİNAMİK VE BOWEN AİLE TERAPİLERİ
  YAŞANTISAL AİLE TERAPİSİ
  AİLE İÇİ PROBLEMLER VE ÇÖZÜM YOLLARI
  Cinsel Danışma ve Rehberlik - Uygulama
  CİNSEL TERAPİDE EV ÖDEVLERİ
  Cinsel Sorunlarda Hipnoterapi
  Holistik Cinsel Terapi
  CİNSEL PROBLEMLER
  ERGENLERLE İLETİŞİM
  ERGENLİKTE DİN VE AHLAK GELİŞİMİ
  ERGENLİK (PUBERTE) DÖNEMİ FİZYOLOJİK GELİŞİM
  ERGENLİK VE KİMLİK BOCALAMASI
  ERGENLİK DÖNEMİ ARKADAŞ İLİŞKİLERİ
  ERGENLİK DÖNEMİNDEKİ BİLİŞSEL GELİŞİM
  ERGENLİKTE CİNSEL GELİŞME
  GENÇ KIZ SAĞLIĞI
  ERGENLİKTE DAVRANIM BOZUKLUKLARI
  ERGENLİKTE DUYGUSAL GELİŞİM
  ERGENLİKTE MADDE BAĞIMLILIĞI
  ERGENLİKTE TOPLUMSAL GELİŞİM
  SOSYAL FOBİ
  ÖZGÜL FOBİ-2
  Psikolojik Rapor Yazma
  Gazali'nin Motivasyon Teorisi
  Hz. Muhammedin Evlilik Hayatı Ve Tavsiyeleri
  HİPNOZ
  HİPNOZ TEKNİKLERİ
  BİLİŞSEL-GELİŞİMSEL TERAPİDE HİPNOZUN KULLANIMI
  Hipnoz ve Depresyon-1
  HİPNOZ VE KÖTÜ ALIŞKANLIKLAR
  HİPNOZ ve Yeme Bozuklukları
  Stres ve Anksiyete Bozukluklarının Tedavisinde-üstesinden gelinmesinde –yönetiminde (management) Hipnozun kullanımı
  Hipnoz ve Anıların Çağrımı
  Stres ve Anksiyete Bozukluklarında Hipnoz
  KONVERSİYON BOZUKLUKLARI
  ŞİŞMANLIKTA HİPNOTERAPİ-1
  Hipnoz, Çözülme ve Travma-1
  Kişilik ve Psikotik Bozukluklar
  HİPNOTİK TELKİNLER İÇİN CÜMLELER KURMA
  Affect Bridge (Hipnoanalitik Yöntem)
  STEIN’İN SIKILMIŞ YUMRUK TEKNİĞİ
  KENDİLİK DEĞERİNİ ARTTIRMA ÖNERİLERİ
  BECK UMUTSUZLUK ÖLÇEĞİ
  BEİER CÜMLE TAMAMLAMA TESTİ
  COOPERSMıTH ÖZSAYGI ENVANTERİ
  CORNEL İNDEX TESTİ
  SCL–90-R
  RATHUS ATILGANLIK ENVANTERİ
  PSİKOLOJİK DANIŞMA--Temel Öğeler
  TERAPÖTİK İLETİŞİM
  KISKANÇLIK
  Risale-i Nur'dan Sosyal Problemlere Reçeteler 1
  Risale-i Nur'dan Sosyal Problemlere Reçeteler 2
  OBSESİF-KOMPULSİF BOZUKLUĞU
  PANİK BOZUKLUĞU - PANİK ATAK
  TRAVMA SONRASI STRES BOZUKLUĞU
  Alzheimer
ERGENLERLE İLETİŞİM

ERGENLERLE İLETİŞİM

İletişim,nitelikleri ne olursa olsun iki sistem arasındaki bilgi alış verişi olarak tanımlanabilir. Burada en önemli olan nokta iletişimde bilgi aktarımının iki yönlü olmasıdır. Bilgi aktarımı tek yönlü ise bilgilendirme, çift yönlü ise iletişim olarak adlandırılır. Dolayısı ile bireyler arasındaki her konuşma iletişim olarak tanımlanamaz. Ana babaların, çocuklarına, öğretmenlerin öğrencilerine birtakım emirler verip, karşı tarafın yani çocuklarının ya da öğrencilerinin tepkilerini dikkate almamaları iletişim olarak kabul edilemez. Anne babalar ya da öğretmenler genelde gençlerle iletişim kurduklarını sanırlar. Ancak gençler konuşurken ikaz, önerilerde bulunma, hatırlatma, yargılama gibi pek çok iletişim engelleri ile aslında genci dinlemezler. Bu durumda genç kendini duyulmamış, anlaşılmamış ve kendisi ile ilgilenilmemiş hissederek iletişimi keser

Peki genci dinlerken ne yapmalıyız?

Sessizce dinlemeli ve bu davranışımızla onu kabul ettiğimizi göstermeliyiz. Karşımızdaki bireyi kabul ettiğimizi hissettirerek bizimle daha fazla şey paylaşmasını sağlamak için sessizlik güçlü bir sözsüz ileti olarak kullanılabilinir. Hep konuşan biz olursak karşımızdaki gencin duygularını ifade etme özgürlüğünü kısıtlamış oluruz. Burada bahsettiğimiz pasif dinleme elbette tüm iletişim boyunca değil belli aralıklarla gencin kendini tam anlamıyla ifade edebildiği yere kadar kullanılmalıdır. Bundan sonraki aşamada ise karşımızdakini kabul ettiğimizi gösteren, onu anlamamıza yardımcı olan aktif dinleme yöntemidir. Bu yöntemde yargılama ve analize yer yoktur. Aktif dinleme karşımızdaki gencin söylediğini ya da söylemek istediğini kendi kelimelerimizle ona geri iletme biçiminde kullanılır. Bu yöntemin püf noktası kendimizi gencin yerine koyarak "Ben olsaydım ne hissederdim?" diye düşünmek ve gencin ifade ettiği duyguları isim-lendirerek yansıtmaktır. Yani: Fizik dersini hiç anlamıyorum... (Genç ne hissediyor? Zorlanma) Yanıtımız: Fizik dersi sana zor geliyor... Yargılama, öğüt verme, eleştirme olmadan sadece onun yaşadıklarını göz önüne alarak gencin ifade ettiği duyguyu isimlendirdik.

İyi bir dinleyici olmak için neler yapmalıyız?

Öncelikle bedensel olarak karşımızdaki kişiyi dinlemeye hazır olduğumuza inandır-malıyız. Elindeki gazeteye bakan, tırnaklarını törpüleyen ya da yemek yapmak için koşturan bir kişiye hangimiz bir şeyini anlatmak ister ki? Öncelikle konuştuğumuz kişi özellikle bir çocuk, ön ergen ise onun boy hizasına inerek göz teması kurmalıyız. Yüz yüze olmada en az konuşulan şey kadar yüz ifadesinden de mesajlar alırız. Gözlerinin buğulanması, yüzün kızarması, gözleri kaçırma gibi pek çok sözsüz mesajı algılayabilmemize olanak sağlar. Böylelikle söylenen şeyle verilmek istenen mesaj hakkında bilgi sahibi olmuş oluruz. Genci dinlerken ne gibi iletişim engellerini kullanıyoruz;

Öğüt verme : Şöyle yapma, böyle yap...

Çözüm getirme: Bunu böyle yapmada şöyle yap.

Yönlendirme : Üzüleceğine otur da ders çalış.

Yargılama : Sen zaten hep kolaya kaçarsın.

Eleştirme : Çocuk gibi davranıyorsun.

Ad takma : Geri zekalı, aptal! Soru sormak : Neden, niçin? Araştırmak : O sana ne dedi? İncelemek : Hanginiz önce söyledi?

Teşhis : Aslında sen öyle demek istemiyorsun...

Tanı koymak : Ben senin aslında neden öyle yaptığını biliyorum.

Tahlil etmek : Aslında senin derdin başka...

Teskin : Aldırma boş ver.

Teselli etmek : Düzelir canım,dert etme geçer, üzülme.

Konuyu değiştirmek: Başka şeylerden konuşalım. gibi farkında olmadan kullandığımız iletişim engelleri ile karşımızda bize bir sorununu anlatmak isteyen gence : Anlaşılmamışlık, savunmaya girme, haksızlığa uğradığını hissetme, sorununun aslında önemsiz ve saçma olduğunu düşünme, sinirlenme, direnç gösterme, isyan, çaresizlik, kızgınlık vb. duyguları yaşatırız.

Oysa gencin yukarıda saydığımız pek çok iletişim engelindense en önce dinlenmeye, kabul edildiğini hissetmeye ihtiyacı vardır. Siz hiç bir çözüm getirme durumunda olmadan sadece sessizce dinleseniz bile gençte belli bir boşalıma sebep olacağınız için başarılı olursunuz. Daha sonra aktif dinleme ile sadece ondan aldığınız bilgileri daha sade biçimde ona yansıttığınızda dinleniyorum, kabul ediliyorum mesajını gence verirsiniz. Konuşurken sorununun çözümünü kendi kendine keşfetme olanağını da vermiş olursunuz. Anlaşıldığını, kabul edildiğini, koşulsuz sevildiğini bilen bir gençle iletişim kurmak hiç de zor olmayacaktır.Dolayısıyla sorunlarda kavgaya, isyana, çaresizliğe dönüşmeden rahatlıkla çözülecektir.

 

ANNE-BABALAR NE YAPMALI

Gencin hayatının fırtınalı dönemini geçirdiğini bilmeli. 20-22 yaşında bu dönem genelde geçer. En az zararla geçmesi için diyalog gerekir.

Eleştiri nasihat gibi yöntemler geri teper. Baskı, tehdit, korkutma ve sindirme gibi yöntemler isyana, yalana, evden kaçmaya götürür.

Gencin sevinç ve üzüntülerinden haberdar olmak gerekir.

Gence emir vermek yerine fikir vermeye, nasihat yerine aktif dinleyici olmaya ihtiyaç vardır.

Esnek, sabırlı ve sevgi dolu büyükler bu dönemde gençler için en büyük rehberlerdir.

Anne-baba pusulasız gence pusula olmayı başarabilmelidir.

Sevgi dolu bakış, güler yüz, tatlı birkaç söz gencin en büyük gereksinimidir.



ANNE-BABALAR NE YAPMALI?

Gencin davranış diliyle yaptığı bir yardım çağrısıdır. Büyükler bu mesajı almalıdır. Çocukları ile aralarında psikolojik bir duvar varsa üçüncü kişilerden ve profesyonellerden yardım almalıdırlar.

Bu fırtınalı dönemi sağlıklı geçiren genç değerler sistemi kazanır. Doğru ile yanlışı ayıran iç disiplin bu dönemde kazanılır.

Vicdan ne yapması, ne yapmaması gerektiğini söyleyen  zihinsel bir süreçtir. Yanlış yapmaktan onu koruyan bir bekçidir. Bu bekçinin olgunlaşması bu dönemde olur. Anne-babanın yuva sıcaklığını hissettirmesi, yol göstericiliği ve onu bunaltmadan yapılan denetleyiciliği gence yapılan en önemli ruhsal yardımdır.

Azarlayan, hor gören, nasihatlerle onu düzeltmeye çalışan ebeveyn yerine onunla paylaşan, üzüntü ve sevinçlerini beraber yaşayan ebeveyn olunmalıdır.

 

Çocuğunuzla daha iyi iletişim için:

 

Ergen çocuğunuzla yaşadığınız sorunları aşmak için sizin de bazı konularda kendinizi geliştirmeniz şart. Bu şekilde onu anlamaya yönelik olduğunuzu çocuğunuza hissettirir ve kendini sizinleyken daha rahat hissetmesini sağlayabilirsiniz. İlk adımı siz atın ve gereksiz savaşlardan kaçının.

 

- Beğenmediğiniz bir davranışı karşısında katı bir tepki vermek yerine, bu davranışın altında yatan nedeni bulmaya çalışın.

 

- Kendi ergenlik döneminizi anımsayın. Sizin için gerçekten zor olan neydi ve bu zorluğu nasıl aştınız?

 

- Onunla arkadaş olun. Günlük deneyim ve duygularınızı paylaşın.

 

- Gence ulaşabilmek için etkin iletişim becerileri geliştirmeye çalışın.

 

- Yanıt vermesini zorlaştıran sorular sormayın.

 

- Bırakın konuşsun. Eğer durmadan kendi düşüncelerinizi anlatırsanız ergen hiç konuşmaz. Onun sözlerini sadece açıklık getirmek için kesin. “Eğer doğru anladıysam hayatına çok karıştığımı söylemek istiyorsun” gibi bir cümle çocuğunuzda onu anlamaya çalıştığınız izlenimini bırakır.

 

- Nutuk atmaktan kaçının. “Ben senin yaşındayken” veya “Eskiden her şey çok zordu” gibi mesajlar üstünlük tasladığımız izlenimini verdiği için iletişimi kesintiye uğratır. Doğru bulmadığınız bir davranıştan söz edecekseniz, gencin beğendiğiniz özelliklerini vurgulayarak lafa başlayın.

 

- Gencin sorunlarını kardeşleri ile tartışmayın. Sorunu eşinizle paylaşabilirsiniz.

 

- Ergen için konulacak kurallar aile bireylerinin görüşleri alınarak belirlenmeli , açık ve net , az sayıda olmalı, gerektiğinde değiştirilmelidir. Örneğin ergenin nereye gideceğini, ne tür bir eğlenceye katılacağını , gece eve kaçta döneceğini birlikte konuşun. En geç kaçta dönebileceğini tartışın. Dönüş saati kesinleştikten sonra mutlaka buna uymasını söyleyin. Yarım saat taviz verebilirsiniz. Bir sorun çıktığında, olağanüstü durumlarda evi aramasını söyleyin.

 

- Çocuğunuzu buluğ çağının ani fiziksel değişikliklerine hazırlayın. Çoğu bu döneme dördüncü beşinci sınıfta girmektedir. Ona geçireceği cinsel gelişimi öğretebilmek için gerekli bilgileri edinin.

 

- Cinsellik hakkında konuşmak zordur çünkü bireysel etkinlikler arasında en kişisel ve özel olanıdır. Çocuk ergenlik çağına gelene kadar ana-baba ona bir ahlak duygusu kazandırmalıdır. Cinselliğini nasıl algılayacağını,karşı cinsle beraberliklerde üstleneceği sorumlulukları bilmelidir.

 

- Ergen karşı cinsle ilişkilerinin ne kadarına izin verildiğini bilmelidir. Örneğin “Grupla birlikte çıkabilirsin ama 15 yaşından önce gerçek bir çıkmaya izin yok !” gibi.

 

- Kız ve erkek çocuğunuza hamilelik, cinsel yolla geçen hastalıklardan, korunma yöntemlerinden bahsedin. Bazı korunma yöntemlerinin cinsel hastalıkların bulaşmasını engelliyemeyeceğini anlatın. Onu bilgilenmesi için bir uzmana götürmeyi teklif edebilirsiniz.

 

- Gençler uyuşturucuya neden ilgi duyarlar?

 

- Ergenler riske eğilimlidirler. Uyuşturucu deneme eğilimlerinde arkadaş baskısı olağanüstü etkilidir. Gence uyuşturucuyu geri çevirme cesaretini göstermenin çok önemli bir davranış olduğunu söyleyin. Gerçek bir arkadaşın kişiyi istemediği bir şey için zorlamayacağını anımsatın.

 

- Ara sıra konuyla ilgili gençler için öneriler içeren bir broşür verip daha sonra yayının yararlı olup olmadığını sorun.

 

- Özellikle ergenlik çağında diğer anne-babalarla iletişim ağı kurun. Bu şekilde çocuğunuzu izleme,yaşıtlarıyla kıyaslama olanağı bulursunuz.

 

- Okul ile yakın ilişki içinde olun. Çocuğunuzun başarısını,karıştığı olayları sağlıklı olarak değerlendirebilmek için mutlaka okul yöneticileri,öğretmenlerle görüşün.

 

Çözüm yolları     

● Değer verildiği ve sevildiği mesajını tutarlı ve sürekli bir şekilde abartmadan vermek. Sevgiyi saklamamak

● Kıyaslamalardan kaçınmak...

● Sonuç endeksli değil, süreç odaklı ve yapıcı eleştiri sistemi geliştirmek. Eleştiride kişiliği zedeleyici unsurları bulundurmamak...

● Anne-baba tutumlarında ve kuralların uygulanmasında eşgüdüm

● Özerkliğine müdahale etmeden, Özel hayatını rahatça paylaşabileceği koşulları sağlamak...

● Aile ile ilgili karar alma ve uygulama mekanizmasına katılımını sağlamak

● Kontrolcü, baskıcı ya da aşırı Özgürlükçü tutumlardan uzak durmak...

● Sürekli doğruyu göstermeye çalışan ve bu yönde müdahale eden ebeveyn olmak yerine, rehber ve model olan ebeveyn olmayı tercih etmek. Hata yapmasına şans tanımak. Hatalarının sonucunda bedel ödemesine de imkan bırakmak...

 

 

 

Anne-babalar ne yapmalı?      

● Sürekli aşağılayan, baskıcı veya İlgisiz, parasal destek çok ama duygusal desteği olmayan ailelerde, sağlıklı gençler yetişmez,

● Gencin egosunu güçlendirmek, kişiliğinin sınırlarını çizmek, kendilik duygusunu geliştirmek için büyüklerin yardımına çok ihtiyaç vardır.

● Sosyal çekiniklik içindeki içine kapanık gence veya gülmeyi unutmuş, öfkeli gence, sevgi dolu bir bakış, güler yüz, tatlı birkaç söz yaşamsal manevi gıdalardır.

● Gençlik sorunları yasayan aileler, başka suçlu aramak yerine, kendilerini sorgulamalılar.

● Suçlu aramak yerine, sorunu çözmek için sorumluluk almaya çalışmalıdırlar.

● Ebeveynler, suçlu aramak yerine, çocuğunuzla ifade kanalları açmaya çalışın.

Omzuna el atıp ona değer verdiğinizi hissettirin.

 

Sıkıntıdaki ergene üç hediye veriniz.

 Birincisi sevginizi

 İkincisi sabrınızı

 Üçüncüsü affediciliğinizi

Çünkü, gencin de hata yapma hakkı vardır. Fakat sonunda sığınacağı sıcak ailesi de olmalıdır.

Toplumsal Uyum

Ergen, toplumda saygınlık kazanmaya ve statü sahibi olmaya gereksinim duyar. Toplumsal uyum geniş ölçüde bu gereksinmenin karşılanmasına bağlıdır. Ergenlik yılları bir anlamda, toplumsal gelişim ve uyum yılları olarak da nitelenebilir.

 Toplumsal uyum zamanla kazanılır. Bu uyum ergenlik döneminde bazı deneyimlerle gelişir. Bu evrede birey kendi cinsinden oluşturduğu grup içinde faaliyetlerini düzenlemeye çalışır.

 İlk sosyal uyumlarını gerçekleştirirken kendilerine deneyim fırsatı tanınan, özgür bir aile ortamında, yeterince sevgi ve güven ortamı içinde büyüyen çocukların ergenlik döneminde başarılı olmaları için gerekli ortam hazırlanmış demektir. Bu nedenle anne ve babaların önce çocuklarını tanımaları, onların ilgi ve yeteneklerini bilmeleri, onları özerk kılmak üzere fırsat hazırlamaları, nihayet onların sorularına arkadaşça kuracakları diyalog yardımıyla eğilmeleri ergenlik döneminin kolayca aşılmasına yardımcı olacak etkenlerdir.                                                                                             GENÇLERLE BARIŞ İÇİNDE YAŞANABİLİR Mİ?

            Gençlerle barış içinde yaşanabilir, bu zorunluluktan doğan bir çatışmanın çözümü için de gereklidir. Gençlik çatışmalarının sürüp gitmesi, gençlerle yetişkinler arasında kapatılmaz gibi görünen bir uçurumun varlığı, insanı karamsarlığa itiyor. Ancak gençleri anlamak ve onlarla dayanışma yapmak zorundayız. Her şeyden önce, gençlik çağının fırtınalı ve çetin bir dönem olduğunu göz önünde tutmakta yarar vardır.

            Kuşaklar arası çatışma yalnız kaçınılmaz değil, sağlıklıdır da. Bilimde, sanatta, yazında ve toplumsal alanda bir çok devrim ve yenilik eskiyi yadsımakla başlamış ve gerçekleşmiştir. Bunu da çoğunlukla genç kuşaklar başarmıştır. Kuşkusuz gençlerin yenilik tutkusu ve ilerici görüşleriyle eski kuşakların deneyiminin birleşmesinde ancak toplum kazanır.

            Gençlerle anne baba arsında ortaya çıkan ve kuşak çatışmasına yol açan durumlar:

 1.    Biçimsel olarak kuşak çatışması yaratan durumlar, olaylar:

·      Eve dönüş ve yemek saati                                     ·      Çalışma, eğlenme ,gezme saati

·      Giyinme ve süslenme biçimi                                   ·      Sözlü ve sözsüz iletişim biçimi

·      Müzik dinlerken yada iş yaparken gürültü çıkarmak

·      Arkadaş seçimi, arkadaş ilişkisi

·      Kız-erkek arkadaşlığı

·      Büyüklere karşı saygı

·      Ekonomik olarak (para sorunu)

2.    İçerik olarak kuşak çatışması gereken durumlar, olaylar:

·       Özdeşleşme, özerklik, sorumluluk süreçlerinden kaynaklanan düşünceler

·       Hal ve görev kavramı

·       Gelenek, görenek, din anlayışı ve yorumu

·       Geçerli değer yargıları

·       Meslek seçimi

·       Başarılı ve saygın insanın tanımı

·       Müzik türü, dergi, günlük gazete, kitap seçimi

·       Dinlerken radyo, izlenen televizyon, seçilen video kasetlerinin türü ve konusuna ilişkin görüşler

·       Dünya görüşü, yaşam felsefesi

·       Toplumun, ülkenin, insanın geleceğine ilişkin görüşler

                        Kuşak çatışmasının olumsuz ve sağlıksız boyutlara kadar erişmesini önlemek, bir yerde sağlıklı ve iyi bir iletişim yoluyla gerçekleşir. Bu iletişimin sağlıklı olması da, öncelikle yetişkin kuşağın yerine getirmesi gereken ödevler dahilinde gerçekleşecektir;

·       Yetişkin kuşak önce genci bir insan olarak kabul etmeli, ona sevgi ve saygı gösterdiğinizi belirtmek gerekir.

·       Gençlik çağına özgü biyolojik, ruhsal ve toplumsal değişme ve gelişmeleri, bunların gencin davranışına ne biçimde yansıdığını bilip tanımak, gençlik çağının fırtınalı ve zor olduğunu göz önünde bulundurarak durumu değerlendirmek gerekir.

·       Gencin duygulanım değişiklikleri ve düşlemlerden kaynaklanan davranışları karşısında serin kanlı olmak ve kırıcı, sert, yıkıcı davranışlarda bulunmamak gerekir.

·       Genci denetlemek, engellemek yada ödün, ödül vermek için tutarlı davranmak gerekir. Bazen ödüle değer bulduğumuz bir davranışı başka bir zaman kötüleyip, eleştirip, yermekten kaçınmak gerekir.

·       Gencin yaşamı,giyinişi, süslenmesine ilişkin karar alırken durumu gençle tartışmak yerine onun düşünce ve önerilerine anlayış ve saygı göstermek gerekir.

·       Aile ve evle ilgili konularda ve sorunlarında gencin de düşünce ve önerilerini alıp onunla konuşunuz, tartışmaktan uzak bir tavır sergileyiniz.

·       Konuşma ve tartışmalar sırasında gencin doğru düşündüğü, gerçeği bulup söylediği durumlarda ona hak verin, düşünce ve önerisini gerçekleştirmek için ona yardımcı olun.

·       Gençlerle yapılan konuşma ve tartışmaları onları korkutarak ve yıldırarak kesmeyin.

·       Gencin tutumu ve davranışlarına biçim ve yön verirken “benim gençliğimde” diye başlayan konuşma, öğüt ve davranışlarınızdan kaçınınız.

·       Gence bol bol öğüt vermek ve tavsiyede bulunmak yerine örnek davranışlar yapın ve örnek davranışlar bulun gösterin.Çünkü ergenler de çocuklar gibi öğüt ve tavsiyelerden hiç ders almaz bunun için model olacak davranış ve eylemlerde bulunmak sağlıklı bir yetişkin yaşamına hazırlayacaktır genci.

             İki kuşak arasındaki iletişimin sağlıklı bir biçimde kurulup sürdürülmesi için gençlere de düşen görevler vardır:

·       Gençler bilse, yaşlılar yapabilseydi! Deyimine uygun olarak iletişim kurmaya çalışın.

·       Bütün amaç, beklenti ve isteklerinin hemen o anda tümüyle gerçekleşmeyeceğini bilin.

·       Konuşma ve tartışmalarda kırıcı ve sert olmaktan kaçının.

·       Engeller, zorluklar, sorunlar karşısında size yardımcı ve destek olacak insanların anneniz, babanız, yakınlarınız olacağını unutmayın.

·       Her yerde ve her zaman erişkin ve yetişkinlerden  öğrenmemiz gereken bilgiler, deneyler olduğunu kabul edin.

             Yetişkinlerin, ergenlerle olan eğitim farklılıklarının giderilmesi, her iki kuşağın sahip çıkacağı ortak değerlerin yaratılmasına olanak hazırlaması anne-baba ve ergen arsındaki çatışmayı azaltacak ve onları sağlıklı bir biçimde toplumla bütünleştirecektir.                                  Kuşaklar arası çatışma:

Yetişkinlerin gençlerden şikayet etmeleri yeni bir olay değildir. Her devirde yetişkinler, gençleri saygısız, aceleci, güvenilmez, tembel olarak nitelemişler, gelecekte kendi görevlerini onlara nasıl devredecekleri konusundaki tereddütlerini belirtmişlerdir. Buna karşılık gençler, yetişkinleri geri kafalı, girişimsiz, çağa uymayan kişiler olarak görmüşlerdir. Gençler, yetişkinliği bilmemekle birlikte yetişkinler dünkü çatışmalarını çabuk unutmuş görünürler.
Bilim ve teknolojinin çağımızda hızlı gelişmesi sonucu her iki kuşak arasında aslında var olan ayrılık, gittikçe büyüdü, yeni boyutlar kazandı.
Çocuklar çağları gereği bağımsızlık isteklerini yerine getirmeye aile büyüklerinin değer yargılarını hiçe saymaktan başlarlar. Kendilerine söz hakkı veren hakçasına bir düzen belirgin ideolojilerdir. Aile düzenini düzeltmeyen genç, toplumsal düzeni değiştirmeye yönelir.
Gençteki yenilik isteği her zaman kötü davranışlarla sonuçlanmaz. Yeni bir kimlik arayışı içinde olan genç yeni ve değişik isteği ile orijinalliklere yönelir. Bazen garip duruma düşebilir ama bazen de yeni akımların, ekollerin yaratıcısı olur. Çünkü yeniyi deneme istek ve cesareti onun en önemli özelliğidir.
Oysa kent yaşamında bile ana babalar çocuklarının bağımsızlık isteklerini bilerek veya bilmeyerek köstekleyip bundan kıvanç duyarlar. Fakat yetişkinlik yaşamında beceriksizleşen evlatlarına şaşkınlıkla bakmalarını anlamak güçtür.

 

 

Herşeyin bir güzelliği var, herkes göremese de...  
  PSİKOLOJİK DANIŞMAN
AHMET VURAL
 
HAFTALIK PROGRAM  
  Hangimiz bir gün yataktan kalkıp da daha akıllı olduğumuzu görmek istemeyiz ki? Bu dilek her ne kadar ütopik olarak görülse de bir bilim adamının yöntemi, 1 hafta gibi kısa bir sürede, zekayı yüzde 40 oranında artırmanın mümkün olduğunu ortaya koydu. Beynin herhangi bir kas gibi olduğunu ve egzersizlerle güçlenebileceğini öne süren İskoçya’daki Edinburgh Üniversitesi’nin Biyomedikal Bölümü’nden Prof. Mark Lythgoes’in 1 hafta süren programı BBC’de yayınlandı. Programa katılan 100 kişinin IQ’larında, yüzde 40 oranına varan artış görüldü. Bu artış katılımcıların programa katılmadan önce girdikleri testle, programdan sonra uygulanan test sonuçları karşılaştırılarak elde edildi.

İşte bir haftalık program

Cumartesi: Dişinizi her zaman kullandığını elinizle değil, diğeriyle fırçalayın. Ve gözünüzü kaparatak duş alın.

Pazar: Sabah saatlerinde bulmaca çözün. Ve kısa yürüyüşe çıkın.

Pazartesi: Akşam yemeğinde yağlı balık yiyin. İşe ya yürüyerek ya bisikletle ya da daha önce kullanmadığınız bir araçla gidin.

Salı: Sözlükten bilmediğiniz sözcükleri öğrenin. Ve bunları günlük konuşmanızda kullanmaya çalışın.

Çarşamba: Yoga, Pilates ya da meditasyon derslerine katılın. Daha önce tanımadığınız bir insanla konuşun.

Perşembe: İşe daha önce kullanmadığınız bir yoldan gidin. Televizyondaki ciddi bilgi programlarını izleyin.

Cuma: Alkol ve kafein tüketmekten kaçının. Alışverişe çıkarken listeyi ezberlemeye çalışın.
 
Bugün 85 ziyaretçi (112 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol