CİNSEL PROBLEMLER
A. Cinsel İstek Bozukluğu :
Sürekli olarak veya yineleyici bir biçimde, cinsel fantezilerin ve cinsel ilişkiye girme isteğinin az olması veya hiç olmaması durumudur. Bu yakınma kadınlarda, erkeklerden daha sıktır. Bir çok faktör cinsel istek bozukluklarının gelişiminde etkili olabilmektedir. İstek eksikliği, aynı zamanda kronik stres, bunaltı veya depresyon sonucu da olabilir.
B. Cinsel Uyarılma Bozukluğu :
· Kadında Uyarılma Bozukluğu :
Sürekli olarak veya yineleyici biçimde, cinsel uyarılmanın yeterli bir ıslanma-kabarma tepkisini sağlayamama veya cinsel etkinlik bitene dek bunu sürdürememe durumudur. Birçok psikolojik etken (örneğin bunaltı, suçluluk, korku) kadında cinsel uyarılmayı bozabilir.
· Erkekte Sertleşme Bozukluğu :
Yeterli bir sertleşme (ereksiyon) sağlayamama veya cinsel etkinlik bitene dek bunu sürdürememe durumudur. Erkekte sertleşme bozukluğu, organik (fiziksel), psikolojik veya her ikisinin bileşimiyle olabilir. Organik nedenleri dışlamak amaçlı yapılan tetkiklerden sonra, psikoterapi desteği verilerek psikolojik faktörler ortadan kaldırılabilir.
C. Orgazmla İlgili Bozukluklar :
· Kadında Orgazm Bozukluğu : Olağan bir cinsel uyarılma evresinden sonra, orgazmın sürekli olarak veya yineleyici bir biçimde gecikmesi veya hiç olmaması durumudur. Her kadının orgazmı tetikleyen uyarıcının türü veya yoğunluğu açısından farklılıkları olabilir. Birçok psikolojik faktör, kadın orgazm bozukluğu ile ilişkili olabilir.
· Erkekte Orgazm Bozukluğu : Erkeğin cinsel etkinlik sırasında, olağan bir cinsel uyarılma evresi sonrası, sürekli olarak veya yineleyici bir biçimde orgazmın gecikmesi veya olmaması durumudur.
· Erkekte Erken Boşalma : Çok az bir cinsel uyarılma ile ve kişinin istemesinden önce, vajinaya giriş öncesi, girer girmez veya hemen sonra boşalma durumudur. Diğer işlev bozuklukları gibi erken boşalma da doğrudan organik etkenlere bağlı olarak gelişmez. Psikojenik faktörler etkili olabilmektedir.
D. Cinsel Ağrı Bozuklukları :
a. Ağrılı Cinsel İlişki (Disparöni): Disparöni, hem erkeklerde hem de kadınlarda cinsel ilişkiden önce, ilişki sırasında veya sonra görülen yineleyici veya sürekli cinsel bölge ağrısıdır. Kadınlarda erkeklere oranla daha sık görülür. Ağrı gerçektir ve ilişkiyi zevksiz, dayanılmaz yapar. Ağrı, kadınların cinsel ilişkiden tamamen kaçınmasına neden olabilir.
b. Vajinismus: Vajinismus, vajinanın dış 1/3'ündeki kasların istemsiz kasılmasıyla penisin girişine ve cinsel ilişkiye engel olmasıdır. Bazı kadınlarda ilk cinsel ilişki sırasındaki ağrı veya ağrı beklentisinin olması vajinismusa neden olur. Cinsel terapiyle tedavi edilebilen bir cinsel işlev bozukluğudur. Tedavi kısa süreli ve davranışçı yönelimlidir.
E. Tiksinme Bozukluğu :
Bir cinsel eş ile cinsel ilişki kurmaktan aşırı tiksinti duyma ve bundan tümüyle kaçınma durumudur.
F. Parafililer
a. Teşhircilik (Göstermecilik): Kişinin cinsel organlarını, bunu beklemeyen bir yabancıya göstermesi ile ilgili fantezilerinin, dürtülerinin ve davranışlarının olması durumudur.
b. Fetişizm: Kişinin canlı olmayan nesneleri kullanmakla ilgili (örneğin kadın iç çamaşırları) yoğun fantezi, dürtü ve davranışların olması. Cinsel etkinlik, fetişin kendisine karşı yönlenebilir veya fetiş, cinsel ilişkiye katılabilir.
c. Sürtünmecilik: Kişinin, rızası olmayan bir kişiye dokunması ve sürtünmesi ile ilgili yoğun fantezileri, dürtü ve davranışlarının olması durumudur. Davranış genelde kalabalık yerlerde meydana gelmektedir. Özellikle metro ve otobüslerde sıktır. Sürtünmecilik, genellikle kişinin tek cinsel doyum yoludur.
d. Çocuğa Cinsel Sevi (Pedofili): Kişinin, ergenlik dönemine girmemiş (13 yaşından ufak) çocuklarla cinsel ilişkide bulunmayla ilgili fantezilerinin, dürtülerinin ya da davranışlarının olması durumudur.
e. Cinsel Mazohizm: Kişinin, hakaret edilme, dövülme, bağlanma ya da başka bir biçimde ıstırap çekeceği eylem ile ilgili fantezi, dürtü ve davranışlarının olması durumudur.
f. Cinsel Sadizm: Kişinin, başka birinin psikolojik ya da fiziksel olarak ıstırap çekmesi eylemi ile ilgili cinsel fantezi, dürtü ve davranışlarının olması durumudur.
g. Transvestik Fetişizm: Karşı cinse ilgi duyan bir erkekte, aykırı bir giyim (kadın elbiselerine bürünme) ile ilgili yoğun fantezi, dürtü ve davranışların olması durumudur. Çocuklukta ve erken gençlik döneminde başlar.
h. Gözetlemecilik (Röntgencilik): Kişinin, bunu beklemeyen bir kişiyi çıplakken, soyunurken ya da cinsel etkinlikte bulunurken gözetleme eylemi ile ilgili fantezi, dürtü ve davranışlarının ortaya çıkması durumudur.
G. Cinsel Kimlik Bozukluğu (Transseksüelizm):
Cinsel kimlik bozuklukları, kişinin biyolojik cinsiyetinden veya cinsel rolünden devamlı bir şekilde rahatsızlık duyması ile belirlenir. Kişide karşı cinsiyetten olma isteği ve ısrarı mevcuttur.
Çocuklarda, imgesel oyunlarda sürekli olarak karşı cinsin rollerini oynamayı yeğleme, karşı cinsin alışılagelmiş oyunlarına ve eğlencelerine katılma, karşı cinsten oyun arkadaşları seçme, erkek çocukların kadınsı ya da aykırı giyim kuşamı yeğlemesi, kız çocuklarının sadece alışılagelmiş erkeksi giysiler giyme konusunda ısrarı şeklinde görülmektedir.
Ergenlerde ve erişkinlerde, bu bozukluk, diğer cinsiyette olma isteğini dile getirme, diğer cinsiyetteymiş gibi gösterme, diğer cinsiyetteymiş gibi yaşamayı ve davranılmasını isteme ya da diğer cinsiyete özgü duygularının ve tepkilerinin olduğuna dair bir inanç tarzı şeklinde görülür. Genellikle fiziksel görünümlerini değiştirmek için cerrahi girişimlerde bulunurlar.
CİNSEL İŞLEV BOZUKLUKLARI
Cinsel işlev bozuklukları, biyolojik sorunların bir belirtisi olabildiği gibi, ruhsal ve kişiler arası problemler nedeniyle, ya da her ikisinin bir arada bulunması sonucu görülebilir. Cinsel işlev herhangi bir stres, emosyonel (ruhsal, duygusal) bozukluklar ya da cinsel işlev ve fizyolojinin iyi bilinmemesi ile olumsuz olarak etkilenebilir.
İşlev bozuklukları ömür boyu görülebileği gibi, normal işlevin bulunduğu bir dönemin ardından gelişen, yani sonradan oluşmuş olabilir. Ya da yaygın tip olabileceği gibi, bir özel durumla ya da cinsel partner (=eş)le sınırlı olan durumsal tip olabilir. Psikolojik etkenlerden dolayı ortaya çıkabildiği gibi, bileşik etkenler sonucu da ortaya çıkabilir.
CİNSEL İSTEK BOZUKLUKLARI
Hipoaktif (azalmış) cinsel istek bozukluğu
Cinsel eylem için, cinsel fantezi ve isteğin yokluğu ya da yetmezliği söz konusudur.
Cinsel tiksinti bozukluğu
Bir cinsel partner (=eş) ile cinsel ilişkiden kaçınma veya iğrenme ile karakterizedir.
Cinsel istek sorunu olan hastalar, cinsellik hakkındaki bilinçdışı korkularına karşı korunma amacıyla savunma olarak cinsel isteğin engellenmesini kullanabilirler. Cinsel isteğin kaybı kronik anksiyete, depresyon, merkezi sinir sistemini bastıran ilaç kullanımı ile de görülebilir. Cinsel istek kaybı evli çiftler arasında, kadınlarda daha fazla görülmektedir.
CİNSEL UYARILMA BOZUKLUKLARI
Kadında Cinsel Uyarılma Bozukluğu
Sürekli ya da tekrarlayıcı biçimde, cinsel uyarılmanın olmaması ya da uyarılmanın cinsel eylem bitinceye kadar sürdürülememesi durumudur. Bozukluk, önemli sıkıntı ve kişiler arası ilişkilerde güçlüklere yol açar.
Kadın cinsel uyarılma bozukluğunun yaygınlığı tam olarak bilinmemektedir. Kendilerini mutlu hisseden evli çiftlerde yapılan bir araştırmada bile, kadınların üçte birinin cinsel uyarılma sorunları olduğu gösterilmiştir. Cinsel uyarılmayı sürdürmede güçlük kadınlarda anksiyete, suçluluk ve korku gibi psikolojik çatışmaların sonucu olabilir. Testesteron, östrojen, prolaktin hormonlarının düzeylerindeki değişmeler cinsel uyarılma sorunlarına yol açabilir.
Erkekte Cinsel Uyarılma Bozukluğu (Erektil disfonksiyon: sertleşme bozukluğu)
Genç erkeklerde yaygınlığı %8 bulunmuştur. Yaşamın daha sonraki dönemlerinde de ortaya çıkabilir.Sürekli ya da tekrarlayıcı bir biçimde, yeterli bir ereksiyon (sertleşme) sağlayamama ya da cinsel etkinlik bitene kadar sürdürememe durumudur. Sertleşme bozukluğunun organik kökenli olup olmadığını ayırt etme konusunda birçok yöntem vardır. Genellikle ürolojik bir inceleme olan nokturnal penil tümesans (NPT)’in varlığı (uykuda sertleşme), sertleşme bozukluğunun organik kökenli olmayıp psikolojik olduğunun göstergesidir. Sertleşme bozukluğunun psikolojik nedenleri arasında çözümlenmemiş bilinçdışı çatışmalar önde gelir. Bu durumda cezalandırıcı ve sert ahlaki değerler, güvensizlik veya yetersizlik duyguları söz konusudur. Erektil bozukluk cinsel eşler arasındaki anlaşmazlıklar sonucu da ortaya çıkabilir.
ORGAZMLA İLGİLİ BOZUKLUKLAR
Kadında Orgazm Bozukluğu (İnhibe Kadın Orgazmı)
Normal bir cinsel uyarılma fazını takiben orgazmın sürekli ve tekrarlayıcı olarak gecikmesi veya olmaması halidir. 35 yaşını geçmiş evli kadınların %5’inin yaşamlarında hiç orgazm olmadıkları bilinmektedir. İnhibe kadın orgazmının genel yaygınlığı ise %30’dur. Bu oranların ülkemizde çok daha yüksek olması beklenir. Kadında orgazm bozukluğunda cinsel partner (=eş)i tarafından reddedilme, gebe kalma korkusu, erkeklere karşı düşmanlık hisleri, cinsel dürtüleri hakkında suçlıuluk duyguları ya da evlilik çatışmaları psikolojik etkenler olarak sayılabilir.
Erkekte Orgazm Bozukluğu (İnhibe Erkek Orgazmı)
Burada, cinsel birleşme sırasında çok büyük güçlükle ejakulasyona (boşalma) ulaşma ya da hiç ulaşama söz konusudur. Yaşamboyu inhibe erkek orgazmı genellikle çok şiddetli psikopatolojinin işaretidir. Eğer bozukluk sonradan gelişmişse, sıklıkla kişilerası ilişkilerdeki güçlüklerin yansıtılması söz konusudur.
Prematür Ejakülasyon (Erken Boşalma)
Tedavi edilen cinsel işlev bozukluklarının %35-40’ının ana yakınması erken boşalmadır. Sürekli veya tekrarlayıcı olarak erkeğin isteğinden önce ejakülasyon ve orgazma ulaşmasıdır. Genç ve yeni cinsel partner (=eş)li erkeklerde yaygındır. Prematür ejakülasyon vajina (kadın cinsel organı) hakkında bilinçdışı bir korku ile birlikte olabilir. Gençlik döneminin ilk cinsel deneyimlerindeki olumsuzluklardan gelişebilir. Stresli evlilikler bu sorunu artırır. Daha çok kaygı bozukluklarında görülür.
CİNSEL AĞRI BOZUKLUKLARI
Vaginismus
Vajinanın üçte birlik dış kısmının cinsel birleşme esnasında penisin girişine izin vermeyecek ölçüde kasılması durumudur. Bu tanının konması için bozukluğun ya sürekli ya da yineleyici bir biçimde görülmesi gerekir. Daha çok yüksek sosyoekonomik gruptan kadınlarda görüldüğü bildirilmiştir. Bir seksüel (cinsel) travma, tecavüz ve çocuklukta cinsel kötüye kullanım bu rahatsızlığı ortaya çıkarabilir. Psikoseksüel çatışmaları olan bir kadın penisi bir silah olarak algılayabilir. Cinselliği bir günah olarak gören sıkı dinsel eğitim alan kadınlarda daha sık görüldüğü vurgulanmaktadır.
Ülkemiz kadınlarında, gene sıkı cinsel eğitime bağlı olarak özellikle yeni evlilerde sık görüldüğü ve bazen yıllarca devam ettiği izlenmektedir.
Disparoni (Ağrılı cinsel ilişki)
Disparoni cinsel birleşme öncesinde, sırasında veya sonrasında görülen cinsel bölge ile ilgili ağrıları tanımlar. Sürekli ve yineleyici bir biçimde görülmesi ile karakterizedir. Gene bu tanının konabilmesi için özellikle kadınlarda endometriosis, vaginitis gibi cinsel organla ilgili bedensel hastalıklar dışlanmalıdır. Başka deyişle bu ağrılar bedensel bir bozukluk sonucu ortaya çıkmamış olmalıdır. Cinsel tecavüze ya da çocukluğunda cinsel kötüye kullanıma maruz kalmış kadınlarda kronik pelvis ağrısı yaygındır. Ağrılı cinsel birleşme gerginlik ve anksiyete sonucu ortaya çıkabilir. Disparoni erkeklerde nadir görülür ve genellikle organik bir durumla ilgilidir.
TEDAVİ
Bir çok uzmanlık dalının incelemesi sonucu psikojenik (ruhsal) kaynaklı olduğuna karar verilen cinsel işlev bozukluklarının tedavisi psikiyatri ve psikoloji alanı içindedir. Zaman zaman eşlerin beraber katıldıkları bilişsel davranışçı temelli psikoterapi uygulamaları ve gereken hallerde ilaç kullanımı tedavinin esasını oluşturur. Burada da akılda tutulması gereken şey tedavinin uzun süreyi kapsayabileceğidir.
Dr.Murat Eren ÖZEN
Nobel Tıp Merkezi