PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK VE REHBERLİK
PSİKOTERAPİLER  
  ANA SAYFA
  İletişim
  ERİCH FROMM VE HÜMANİSTİK PSİKANALİZ
  DİNAMİK PSİKOTERAPİ
  KAREN HORNEY VE BÜTÜNCÜL YAKLAŞIM
  AKILCI-DUYGUSAL TERAPİ
  ROGERS ve BİREY MERKEZLİ DANIŞMA YAKLAŞIMI
  GERÇEKLİK TERAPİSİ
  GEŞTALT TERAPİ ( F. PERLS )
  Holistik Tedavi
  VAROLUŞÇU PSİKOTERAPİ
  AYNA TERAPİSİ
  BİBLİO TERAPİ
  BİLİŞSEL PSİKOTERAPİ
  BİLİŞSEL DAVRANIŞÇI TERAPİ
  Bilişsel Davranışçı Oyun Terapisi
  Bütünleyici Bireysel Terapi ( BBT )
  çözüm odaklı kısa süreli yaklaşım
  EMDR TERAPİ
  ERİCKSONİAN PSİKOTERAPİ
  E-TERAPİ
  Feminist terapi
  FOTOTERAPİ (IŞIK TERAPİSİ)
  Hidro Terapi
  HİLL & O'BRİEN TERAPİSİ
  HÜCUM TERAPİSİ
  JUNG TERAPİ
  LOGOTERAPİ
  Müzik Terapi
  Oyun Terapisi
  Pozitif Psikoterapi
  Sine-Terapi
  ŞEMA TERAPİ
  HİPNO-TERAPİ
  AİLE DANIŞMANLIĞI
  CİNSEL TERAPİ
  ERGENLİK PSİKOLOJİSİ
  LİNK
  ANKSİYETE BOZUKLUKLARI
  nevzat tarhan
  Konuşma ve Dil Terapisi
  ÇOCUK RESMİNİN GELİŞİM AŞAMALARI
  PSİKOTERAPİ TÜRLERİ
  HİPPOTERAPİ
  Yiğidi Öldür Terapi Deme!
  Duanın Psikolojik ve Sosyolojik Faydaları
  PSİKOLOJİK DANIŞMA İLKE VE TEKNİKLERİ
  Ön Görüşme Sürecinin Öğeleri
  TERAPÖTİK İTTİFAK VE İLİŞKİ
  DOĞU HİKAYELERİYLE PSİKOTERAPİ
  empati ve empatiyi iletme
  İLK GÖRÜŞME
  Seçmeci (Eclectic) Yaklaşım
  PSİKOLOJİK DANIŞMANIN SAHİP OLMASI GEREKEN ÖZELLİKLER
  Psikolojik Danışma Süreci
  Psikolojik Danışmada Danışmanın Rolü ve İşlevi
  Psikolojik Danışmanın Amaçları
  psikolojik yardım aşamaları
  kendini tanıma rehberi
  KİŞİLİK TESTİ
  DEPRESYON
  Depresyon Testi
  STRESE DAYANIKLILIK ÖLÇEĞİ
  HAFIZANIZI GÜÇLENDİRMEK İÇİN 8 ADIM
  ÇOCUKLARDA DAVRANIŞ BOZUKLUKLARI
  NE KADAR PANİKSİNİZ?
  DUYGUSAL ZEKA TESTİ
  Hipnoz ve Depresyon
  Hipnoz ve kötü alışkanlıklar
  Hipnoz, Çözülme ve Travma
  HİPNOZ VE KONVERSİYON BOZUKLUKLARI
  Stres ve Anksiyete Bozukluklarının Kontrolünde Hipnoz
  ŞİŞMANLIKTA HİPNOTERAPİ
  Yeme Bozuklukları ve hipnoz
  Zeka Geliştirmek İçin 5 Yöntem
  Adleryan Terapi Teknikleri
  KENDİNİZİ DERS ÇALIŞMAYA NASIL KONSANTRE EDEBİLİRSİNİZ?
  BİOENERJİ
  EMPATİ
  Evlilikte Stres Kaynakları
  Stres ve Manevi Yaşam
  Stres ve Sabır
  Stres
  Kendi stresini yönetmede teknikler
  Stres’in Etkileri
  pozitif stres yönetimi
  GRUP PSİKOTERAPİSİNDE DEĞİŞMEYE YOL AÇAN SAĞALTICI FAKTÖRLER
  Grupla Psikolojik Danışma
  ÇOCUKLARDA DÜŞÜNME BECERİLERİ NASIL GELİŞTİRİLİR?
  Zeki çocuklar yetiştirmenin püf noktası
  Bediüzzaman'ın Eğitim Yaklaşımı
  İnsan problemlerine Kur’ân’î çözümler
  Proaktiflik ya da Reaktiflik
  Tûl-i Emel
  Bediüzzaman'a Göre Bilimin Değeri
  Akıl ve Duygular
  Akla Uygunlaştırma
  Aşırı girişkenlik
  Bastırma Mekanizması
  Belirsizlikler İçinde Aranan Güven Duygusu
  Birlik ruhu için şeffafiyet
  Depersonalizasyon
  Duygu Çağı
  En ucuz enerji kaynağı: Tebessüm ve selâm
  Güzelliğin yeniden tanımlanması
  Hayat ve Anlamı
  Hayat yolculuğunda çelişkili duygular
  İç Sesler
  İnancın Sosyolojik Boyutu
  İnsanlık Peygamberlere Muhtaçtır
  Kendini Gözlemleme
  Korkularımız
  Kulluk Psikolojisi
  Mutluluk Öze Dönmekle Olur
  Olayların gerçek boyutu
  Olumlu olmak
  Ölümü Düşünmemek Başını Gaflet Kumuna Sokmaktır
  Savunma Mekanizmaları ve Başaçıkma Şekilleri
  Suçluluk duygusu
  Şefkat
  Varlığın besmelesi olan sevgi
  Varlığın öz enerjisi: Muhabbet
  GESSELL GELİŞİM TESTİ
  Hipnoterapi nasıl uygulanır
  Hipnoz Hastasının Özellikleri
  Hipnotik Seansın Özellikleri
  Hipnoz Nasıl Uygulanır
  Hipnoz Nedir
  Hipnoz Teknikleri
  hipnozda uyulması gereken kurallar
  hipnozun uygulanmaması gereken haller
  Hızlı Hipnoz Tekniği
  Kendi Kendini Hipnoz (Oto-Hipnoz)
  ÖRNEK HİPNOTİK ENDÜKSİYON
  HİPNOZ HAKKINDAKİ MİT (BATIL DÜŞÜNCELER)'LER
  AİLE TERAPİSİ UYGULAMASINDA TEROPÖTİK YAKLAŞIM
  Aile ve Evlilik Terapisinde Amaçlar
  AİLE TERAPİSİ ÖZEL NOTLAR
  aile terapisi uygulama örnekleri
  Aile-Evlilik-İlişki Terapisi Nedir
  Evlilik Problemleri Nasıl Çözülür: 9 Öneri
  PSİKODİNAMİK VE BOWEN AİLE TERAPİLERİ
  YAŞANTISAL AİLE TERAPİSİ
  AİLE İÇİ PROBLEMLER VE ÇÖZÜM YOLLARI
  Cinsel Danışma ve Rehberlik - Uygulama
  CİNSEL TERAPİDE EV ÖDEVLERİ
  Cinsel Sorunlarda Hipnoterapi
  Holistik Cinsel Terapi
  CİNSEL PROBLEMLER
  ERGENLERLE İLETİŞİM
  ERGENLİKTE DİN VE AHLAK GELİŞİMİ
  ERGENLİK (PUBERTE) DÖNEMİ FİZYOLOJİK GELİŞİM
  ERGENLİK VE KİMLİK BOCALAMASI
  ERGENLİK DÖNEMİ ARKADAŞ İLİŞKİLERİ
  ERGENLİK DÖNEMİNDEKİ BİLİŞSEL GELİŞİM
  ERGENLİKTE CİNSEL GELİŞME
  GENÇ KIZ SAĞLIĞI
  ERGENLİKTE DAVRANIM BOZUKLUKLARI
  ERGENLİKTE DUYGUSAL GELİŞİM
  ERGENLİKTE MADDE BAĞIMLILIĞI
  ERGENLİKTE TOPLUMSAL GELİŞİM
  SOSYAL FOBİ
  ÖZGÜL FOBİ-2
  Psikolojik Rapor Yazma
  Gazali'nin Motivasyon Teorisi
  Hz. Muhammedin Evlilik Hayatı Ve Tavsiyeleri
  HİPNOZ
  HİPNOZ TEKNİKLERİ
  BİLİŞSEL-GELİŞİMSEL TERAPİDE HİPNOZUN KULLANIMI
  Hipnoz ve Depresyon-1
  HİPNOZ VE KÖTÜ ALIŞKANLIKLAR
  HİPNOZ ve Yeme Bozuklukları
  Stres ve Anksiyete Bozukluklarının Tedavisinde-üstesinden gelinmesinde –yönetiminde (management) Hipnozun kullanımı
  Hipnoz ve Anıların Çağrımı
  Stres ve Anksiyete Bozukluklarında Hipnoz
  KONVERSİYON BOZUKLUKLARI
  ŞİŞMANLIKTA HİPNOTERAPİ-1
  Hipnoz, Çözülme ve Travma-1
  Kişilik ve Psikotik Bozukluklar
  HİPNOTİK TELKİNLER İÇİN CÜMLELER KURMA
  Affect Bridge (Hipnoanalitik Yöntem)
  STEIN’İN SIKILMIŞ YUMRUK TEKNİĞİ
  KENDİLİK DEĞERİNİ ARTTIRMA ÖNERİLERİ
  BECK UMUTSUZLUK ÖLÇEĞİ
  BEİER CÜMLE TAMAMLAMA TESTİ
  COOPERSMıTH ÖZSAYGI ENVANTERİ
  CORNEL İNDEX TESTİ
  SCL–90-R
  RATHUS ATILGANLIK ENVANTERİ
  PSİKOLOJİK DANIŞMA--Temel Öğeler
  TERAPÖTİK İLETİŞİM
  KISKANÇLIK
  Risale-i Nur'dan Sosyal Problemlere Reçeteler 1
  Risale-i Nur'dan Sosyal Problemlere Reçeteler 2
  OBSESİF-KOMPULSİF BOZUKLUĞU
  PANİK BOZUKLUĞU - PANİK ATAK
  TRAVMA SONRASI STRES BOZUKLUĞU
  Alzheimer
ERGENLİKTE CİNSEL GELİŞME

 ERGENLİKTE CİNSEL GELİŞME

         Cinsel organların gelişmesi ile ergenlerde psikolojik yönden uyum gereksimi ve uyum sorunları ortaya çıkar. Ergenin topluma uyumu, kendinde oluşan yeni gelişim özelliklerine sağlıklı bir şekilde uyum yapabilmesine ve kendi cinsi ile olduğu kadar karşı cinsle de normal ilişkiler geliştirebilmesine bağlıdır (Varış,1968).

Ergenin, bu dönemde oluşan değişme ve gelişmelere hem bireysel (ruhsal) hem de toplumsal anlamda uyum yapabilmesi, hem kendi cinsi ile hem de karşı cinsle iyi ilişkiler kurabilmesi ise, ileride de belirtileceği gibi, oluşacak değişmeler konusunda bilgili olmasına ve bu döneme önceden hazırlanmasına bağlıdır. Bu değişmeler birincil (esas) ve ikincil(ek) cinsiyet özellikleri olarak iki grupta toplanabilir (Hurlock, 1985).

1-Birincil (Esas) Cinsiyet Özellikleri

 Birincil cinsiyet özellikleri cinsel organlardaki gelişmeyi açıklar. Erkek çocuklarda, cinsel organlardaki gelişme erinlik yıllarında başlar. 14 yaşındaki çocuklarda testisler yetişkinlikteki büyüklüklerinin %10’u kadardır. 14-16 yaşları arasında büyüme  hızlanır, daha sonra yavaşlar. 20-21 yaşlarında normal yetişkinlikteki büyüklüğüne ulaşmış olur.

Testislerin iki görevi vardır:

1) Sperm adı verilen cinsiyet hücrelerini yapmak.

2)Üreme için gerekli fiziksel ve ruhsal uyumu sağlayacak hormonları sağlamak.

Testislerin büyümeye başlamasında bir süre sonra penis de büyümeye başlar ve büyüme kısa sürede tamamlanır.

Erkek üreme organları gerekli olgunluğa eriştikten sonra gece boşalmaları başlar. Bu boşalmalar cinsel rüyalar, dar giysiler, çok örtünme, kabızlık, idrar  torbasındaki fazla doluluk nedeniyle olur. Ortalama olarak haftada 4 boşalma görülebilir.

Kızlarda üreme organlarının büyümesini izlemek zordur, çünkü büyük bir bölümü karın içinde yer almaktadır. Ancak, karın ve kalçalardaki büyüme, cinsel organlardaki büyümenin belirtisi olarak alınabilir. Cinsel organlardaki gelişme, 16-17 yaşları arsında hızlanır, yetişkinlik büyüklüğüne ise 20-21 yaşlarında ulaşır.

İlk ay hali bir ergenin çocuk yapma özelliğini kazandığı en erken yaştır. 23-28 günde bir başlayan ve ortalama 5-6  gün süren bu kanama menopoz dönemine, yani  40-50 yaşlarına kadar sürer.

İlk ay halinden bir yıla, hatta daha uzun bir süreye kadar ay halleri düzensiz olur. Bu sırada kızlarda çocuk yapma yeteneği yoktur.

İlk ay hallerinde baş, sırt ve karın ağrıları, kusma, bayılma, deri döküntüleri, ayak bileklerinde şişmeler görülebilir. Bunların etkisiyle kızlar yorgun, huzursuz, sinirli ve psikolojik bir çöküntü içinde olabilirler. Ay halleri normal bir düzene girdikçe bu durumlar kaybolur.

         2-İkincil (Ek) Cinsiyet Özellikleri

 Erinlik dönemi (Ergenlik döneminden önceki devre) ilerledikçe kızlarla erkekler arasındaki görünüş farklılıkları büyür. Bu, fiziksel görünüm ve ek cinsiyet özelliklerindeki farklılıklardan ileri gelir. Bunlara ek cinsiyet özellikleri denmesinin nedeni, cinsiyet organları gibi üreme ile doğrudan ilgili olmamalarıdır.

Ergenlik döneminde, erkek çocuklarda cinsel bölgelerde, kol ve bacaklarda, göğüste, koltuk altlarında kıllanmalar görülür. 14-14,5 yaşlarında başlayan  kıllanma 15 yaş dolaylarında tamamlanır. 16-17 yaşlarındaki ergenler sakal tıraşı olmaya başlarlar.

Daha önce yumuşak ve ince olan deri kaba ve kalın bir görünüm alır. Yağ ve özellikle ter bezleri büyür ve çalışmaları artar. Yüzde yağlanma bazen sivilcelere neden olur. Saçlarda kepeklenme bu dönemde görülür. Koltuk altı kılları çıkmadan önce terleme başlar, sonraları daha da artar ve özel bir koku çıkarır.

Kıllanmayla birlikte ses değişiklikleri de başlar. Seste çatallaşma, kısıklaşma, kalınlaşma 13 yaşında başlar 16-18 yaşlarına kadar sürebilir. Daha sonra kalın, güçlü ve düzgün bir ses ortaya çıkar.

Kızlarda ilk ikincil cinsiyet özellikleri kalçalarda görülür. Kalçalar büyür ve yuvarlaklaşır. Bunun nedeni, kalça kemiklerinin büyümesi ve bu bölgedeki yağ depolanmasının artmasıdır. Aynı dönemde yani 10-11 yaşlarında göğüsler  gelişmeye başlar. Kalça ve göğüs gelişmesinin ilerlediği bu sırada, cinsel bölgeler kıllanmaya başlar.İlk ay halini görülmesinden kısa bir süre önce ya da sonra cırtlak, çocuksu olan ses derin ve daha uyumlu bir duruma gelir. Ancak bu farklılaşma erkeklerdeki kadar belirgin olmaz. (Kulaksızoğlu , 1998)

 

 

 

 

                                                 

KADIN ÜREME ORGANLARI VE İŞLEVLERİ

Kadın üreme sistemi, dış organlar ve iç organlar olarak iki bölümde incelenir.

Dış üreme organları büyük dudaklar (labia majör) ve küçük dudaklar (labia minör), klitoris,  zar (himen) ve vajina (hazne) girişinden oluşur.

iç üreme organları ise vajina (hazne), rahim (uterus), yumurtalıklar (överler) ve tüplerdir (rahim kanalları).

Büyük Dudaklar (Labia Majör): Kadın üreme organının dışarıdan görülebilen kısmını oluştururlar. Her iki yanda birer tane olmak üzere yukarıdan aşağı uzanan deri kıvrımlarından oluşmuştur. Bu bölge, üst kıvrımları daha çok olmak üzere kıllarla örtülüdür. Ter ve yağ bezleri, kan damarı ve sinirler açısından zengindir.

Küçük Dudaklar (Labia Minör): Büyük dudakların hemen altında vajina girişini çevreleyen yaprak biçiminde iki küçük deri kıvrımıdır. Burada da çok sayıda kan damarı ve sinir bulunur.

Kiitoris: Kadın cinsel organının üst bölümünde küçük dudakların birleştiği yerde bulunan bir çıkıntıdır. Burada da pek çok sinir hücresi bulunur. Cinsel birleşme sırasında sertleşir ve duyarlılığı sağlar.

Zar (Himen): Vajina girişini saran ince yapılı bir örtü dokusudur ve girişi tamamen çevreler. Rahimden gelen âdet kanamasının dışarıya çıkmasını sağlayabilecek büyüklükte çeşitli biçimlerde olan delikleri vardır. Ender olarak tümüyle kapalı olabilir.

ilk cinsel birleşme sırasında zarda zedelenme olur ve biraz kanama görülebilir, Zar esneklik ve kalınlık yönünden kişiden kişiye farklılık gösterir. Bazı zarlar ileri derecede esnek olur ve cinsel birleşmeye karşın kanamayabilir. Zar, bisiklete binme, düşme gibi durumlarda zedelenmez.

Vajina (Hazne): Rahim ile dış ortam arasındaki bağlantıyı sağlayan kanal şeklinde esnek bir organdır. Cinsel birleşme bu bölgede olur, âdet kanaması bu kanal yoluyla atılır ve doğum sırasında bebek buradan geçerek dünyaya gelir.

Yumurtalıklar (Överler): Rahmin her iki yanında yaklaşık 3 cm çapında yuvarlak organlardır. İçinde binlerce olgunlaşmamış yumurta vardır, Bu yumurtalar bir kalem ucu kâğıda dokununca oluşacak iz büyüklüğündedir.

Kızlarda ergenlik dönemiyle birlikte östrojen ve progesteron gibi bazı hormonlar daha çok salgılanır ve etkin hale gelir. Bu sayede söz ettiğimiz değişiklikler oluşur.

Bu hormonların etkisiyle her ay, bu binlerce yumurtadan birkaçı olgunlaşmak üzere hazırlanmaya başlar. Ancak çoğu kez bir tanesi olgun yumurta halini alır, Olgunlaşan yumurta dışarı atılır. İşte buna yumurtlama (ovulasyon) adı verilir.

Tüpler (Rahim Kanalları): Rahmin iki yanından yumurtalıklara doğru uzanan 8-10 cm uzunluğunda iki kanaldır. Birer uçları rahim boşluğuna açılır. Diğer uçları ise yumurtalıklara doğru uzanır. Tüpler, yumurta atılacağı zaman, yumurtalıkların üzerine bir el gibi yapışıp yumurtayı içine alır.

Rahim (Uterus): Bebeğin anne karnındaki gelişimi burada olur. Rahim, kas ve bağ dokusundan oluşur. Normalde 8 cm uzunluğunda, 5 cm genişliğinde ve 2.5 cm kalınlığında, tersine duran bir armuda benzeyen bu organ, gebelik sırasında bebeği, bebek çevresindeki sıvıyı ve plasentayı alacak şekilde büyür ve tüm karın boşluğunu kaplar. Doğumdan sonraki 6 hafta içinde de yeniden önceki şekline döner.

Rahmin iç yüzü ince bir dokuyla örtülüdür. Bu doku kan damarları açısından zengindir ve her ay çeşitli hormonların etkisiyle, içinde bir bebeğin yerleştikten sonraki gelişmesini sağlayacak şekilde kalınlaşır. Bebeğin beslenebilmesini sağlamak için rahim duvarındaki kılcal damarlar kanla dolar ve genişler.

Eğer gebelik olmazsa, rahmin içini kaplayan ince doku vajinadan âdet ile dışarı atlıır. Âdet kanaması olarak atılan; rahim iç yüzey dokusudur. Bunun nedeni bir sonraki âdet döngüsünde oluşabilecek gebelik için, rahim içi dokusunun yeniden en uygun şekilde hazırlanabilmesidir.

Kızlar çocukluktan ergenliğe geçerken âdet görmeye başlar.

Âdet görme: Belli zaman aralıkları ile rahim iç yüzeyini kaplayan ince dokunun vajinadan dışarı atılmasıdır. ilk âdet görme, 9 ile 16 yaşları arasında herhangi bir yaşta olabilir, Âdet görme genellikle memelerin büyümeye başlamasından bir yıl sonra başlar. Âdet döngüsü ise, âdetin başlangıcından bir sonraki âdet görmeye kadar geçen süredir. iki âdet görme arasındaki süre yani âdet döngüsü, ortalama 28 gündür. 21 ile 35 gün arasında değişebilir. Yumurtlama ise beklenen âdet gününden yaklaşık 14 gün önce, yani âdet döngüsünün yaklaşık olarak ortasında olur.

 

KIZLARDA ERGENLİK DÖNEMİNDE ORTAYA ÇIKABİLECEK SORUNLAR

Âdet Düzensizlikleri: Zaman zaman âdet kanamalarında düzensizlikler olabilir, Aşağıdaki durumlar tekrarlarsa bir sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır:

9 yaşından önce âdet görmeye başlanması

16 yaşına kadar göğüs büyümesi, tüylenme gibi ergenlikte görülen değişikliklerin başlamaması ve henüz âdet görülmemesi

18 yaşına gelindiğinde ergenlikte görülen cinsel değişikliklerin başlamış, ancak henüz âdet görülmemiş olması

Âdet kanamalarının 21 günden daha sık, 35 günden daha uzun aralıklarla olması

Âdet kanamalarının 7 günden uzun ya da 1 günden kısa sürmesi

İki âdet arasında kanamalar olması

Âdet kanamalarının aşırı miktarda olması

Akıntılar: Her genç kızda hastalık olmayan normal bir akıntı vardır. Kokusuz, kirli beyaz bir akıntı korkutmamalıdır. Çamaşırda leke bırakabilen bu doğal akıntı birçok genç kızı ve anneyi telaşlandırır. Herkesin boyu ve kilosu nasıl aynı değilse, akıntı miktarı da kişiden kişiye göre değişir. Ancak aşağıdaki durumlar varsa, doğal olmayan bir şey var demektir;

Akıntının sarı-yeşil renkli ve kötü kokulu olması

Süt kesiği gibi pütürlü olması ve ekşi kokması

Her zamankinden çok daha fazla akıntı olmaya başlaması

Beraberinde kaşıntı ve yanma hissi bulunması

Bu şikayetlere yol açan hastalıklar hekimler tarafından kolaylıkla tedavi edilmektedir.

Karın ve Kasık Ağrıları: Bazı genç kızlarda karın alt bölgesinde değişik biçimlerde kendini gösteren ağrılar olabilir. Bu ağrılar, bir ağırlık ya da batma gibi hafifçe başlayıp şiddetlenebilir ve sonra azalabilir. Değişik nedenlere bağlı olabilen bu ağrılar asla ihmal edilmemelidir. Karın alt bölgesinde ağrı, duyarlılık olur ve ateş 38 derece ve üzerine çıkarsa bir hekime başvurulması gerekir. Bu ağrıların nedeni iç üreme organlarından kaynaklanan bir iltihap olabilir.

Âdet Öncesi Gerginlik: Bazı genç kızlar, âdet görmeden önce birkaç gün süresince gergin ve kırılgan olabilir. Bu, davranış, duygu ve düşüncelerini etkileyebilir. Böyle bir durum dünyadaki çoğu kadının ortak sorunudur. Hekimlerden alınacak bir yardımla bu dönem daha rahat geçirilir.

Âdet Sancısı: Bazı genç kızlar, âdet kanamaları sırasında bel ve kasıklarında ağrı duyabilir. Sancı, kasılma biçiminde olup zaman zaman artıp azalabilir.

Bu ağrı âdetin ilk gününde ya da 1-2 gün öncesinde başlayabilir. Sancı ile birlikte bulantı, kusma da olabilir,

Âdet sancısını azaltmak için bel ve karın bölgesini sıcak tutmak ve beden hareketleri yapmak yararlı olabilir. Sancı rahatsızlık veriyorsa bir hekime başvurulmalıdır. Bu ağrının bedendeki başka önemli bir nedenden olmadığının da kesin olarak anlaşılması gereklidir.

Genç Kızlarda Aşırı Tüylenme: Hormonal dengede bir bozukluğa bağlı olup olmadığı araştırılmalıdır. Ancak esmerlerde daha fazla tüylenme olabilir. Bu durum genç kızı üzüyor ve kaygılandırıyorsa bir hekime başvurulması uygun olacaktır.

MEME GELİŞİMİ

8-10 yaşlarında, kız çocuklarında göğüslerin gelişmesinin ilk işareti olarak meme uçlarının etrafındaki koyu renkli halka genişlemeye başlar. Buna "tomurcuklanma" denir. Tomurcuklanmanın arkasından, ergenlik devri sonlarına doğru, memeler normal şeklini alır. Ama herkeste farklılıklar olacağını kabul etmek, gebelik ve doğumdan sonra bazı değişiklikler olacağını bilmek gerekir. Göğüs içinde ele gelen normalden farklı, sert bir kitle ya da meme başında çekilme gibi yakınmalar varsa hekime başvurulmalıdır. Âdete yakın günlerde göğüslerde duyarlılık ise çoğu kez normaldir.

ÂDET DÖNEMİNDE KİŞİSEL BAKIM

Âdet kanaması boyunca hazır pedlerin kullanılması yararlıdır. Hazır pedler sayesinde iç çamaşırı ve giysilerde temizlik ve kuruluk sağlanır, zararlı mikropların üremesi, kötü kokuların oluşması önlenir. Bez ya da pamuk bunları yeterince sağlayamaz.

Ayrıca pedler kullanım kolaylığı sağlar. İç çamaşırının içine yerleştirilir. Kirlenen ped, naylon poşetlere konarak çöpe atılır. Pedlerin tek kullanımlık olduğu akılda tutulmalıdır. Kullanılmış pedlerin çöp dışında bir yere atılması çevreye zarar verir. Örneğin; tuvaletleri tıkar. Bu nedenle genç kızlar kullandıkları pedleri naylon poşete koyarak çöpe atmalıdır.

Bez kullanıldığında, yıkayıp kaynatarak tam temizliği sağlamak, sonrasında da ütülemek gerekir. Bu nedenlerden dolayı bez yerine hazır pedleri kullanmak her zaman daha kolay, daha ucuz ve her şeyden önce daha sağlıklıdır. Âdet günlerinde kendini temiz hissetmek, kendine duyulan güven açısından önemlidir. Bu nedenle yedek ped bulundurmaları da uygun olur.

Âdet kanamasının ilk günlerinde hazır pedleri 3 saatten fazla kullanmamak gerekir. Kanamanın hafiflediği 3-4. günlerde, hazır ped 4-6 saatte bir değiştirilir.

Özellikle spor yapıldığında ya da yaz aylarında daha sık ped değiştirmek gerekir.

Âdet kanamasının olduğu günlerde, her gün ılık suyla duş ya da su dökünme   şeklinde banyo yapmak sağlık açısından yararlıdır. Banyo, hem kötü kokuların oluşmasını, hem de zararlı mikropların üremesini önler. Sıcak banyo, âdet sancısının

 

 

 

ERKEK ÜREME ORGANLARI

Erkek üreme organları da dış ve iç organlar olarak ikiye ayrılır. Dış erkek üreme organlarını penis ve skrotum (torbalar) oluşturur, iç üreme organları ise testisler (erbezleri), prostat ve tohum kanallarıdır,

Penis: idrarın ve erkek tohum hücrelerinin (spermlerin) dışarı boşalmasını sağlar.

Skrotum (Torbalar): Penisin altında yer alan, testisleri saran ve koruyan torba şeklindeki deri parçasıdır.

Testisler (Erbezleri): Skrotum içinde yer alan, içinde erkek tohum hücreleri bulunan iki organdır. Testosteron hormonu ve sperm üretir. Testosteron hormonu kana karışarak erkeklere özgü fiziksel özelliklerin (sakal, kas kitlesinin artması, kalın ses gibi) gelişmesinde önemli rol oynar.

Prostat: Erkek tohum hücrelerinin hareketini artıran sıvıyı salgılayan soğan biçiminde bir bir bezdir. İdrar kanalının çevresini sarar.

Tohum Kanalları: Erkek tohum hücrelerinin penise ulaşmasını sağlayan kanallardır.

PENİSTE SERTLEŞME VE BOŞALMA

Penis içerisinde süngere benzeyen bir yapı vardır. Sünger nasıl suyu içine çekerek emerse, penisteki süngere benzer yapı da içinde bulunan damarlardan kan çekerek şişer, sertleşir. Bu tür sertleşme cinsel uyarılmanın sonucunda olur. Ergenlik dönemine giren erkekler beklenmeyen yer ve durumlarda penis sertleşmesi yaşayabilir. Sertleşmediği zaman penisin duruşu aşağıya doğrudur. Sertleşen penis dik bir hal alır ve boyutlarında büyüme olur.

Erkek tohum hücreleri, ergenlik dönemine girilmesiyle üretilmeye başlar. Teslislerde üretilen tohum hücrelerinin ve bunların içinde bulunduğu "meni" denilen özel bir sıvının penis yoluyla dışarı atılmasına "boşalma" denir. Ergenliğe yeni giren erkeklerde, zaman zaman uykuda gece boşalması olabilir. Sabahleyin uyanan genç erkek, iç çamaşırlarını ıslak bulabilir. Gece ıslanması erkeklerde ergenlik döneminde görülebilen doğal bir durumdur. Bilinmediğinde, ıslanmanın idrar kaçırma nedeniyle olduğu sanılabilir.

Sperm üretiminin beden ısısından daha düşük bir ısıda oluşması gerekir. Testislerin bedenin dışında yer alması buna olanak sağlar. Testisleri skrotum içinde tutan bağlar sperm üretimi için ısıyı ayarlamaya yardımcı olurlar. Dışarıdaki ısı azaldığı zaman, bu bağlar testisleri bedenin içine doğru daha sıcak bir ortama çekerler. Sperm hücreleri meninin yalnızca küçük bir kısmını oluşturduğu halde, tek bir boşalmada 200 milyon kadar sperm hücresi atılabilir. Cinsel birleşme sonucunda bu hücrelerden bir tanesi yumurtaya ulaşarak onu döllemeyi başarabilir.

Penis boyutu ile cinsel yeterlilik arasında bağlantı var mıdır?

Penis boyutu kişinin erkeklik gücünün simgesi değildir. Pek çok genç, çevreden duyduğu abartılı tanımlamalarla, penislerinin küçük olduğunu düşünerek yetersizlik duygusu ile kaygılanır. Oysa, penisin boyutu ile bireyin cinsel yönden yeterliliği arasında bir bağ yoktur. Bedenin diğer organları gibi farklı kişilerin penisleri de değişik boyutlardadır.

Sünnet nedir?

Bebek doğduğunda penis ucu, penisin üzerinden gelen deriyle kaplıdır, Bu bölümdeki deriye sünnet derisi denir. Müslümanlık, Musevilik gibi bazı dinlerde bu derinin ameliyatla kesilerek alınması kuralı vardır. Buna "sünnet" denir. Sünnetli kişinin penisi ile sünnetsiz kişinin penisinin görünümleri farklı olur. Ancak işlevleri açısından bir fark yoktur.

ERKEKLERDE ERGENLİK DÖNEMİNDE ORTAYA ÇIKABİLECEK SORUNLAR

Aşağıdaki yakınmalar söz konusu olduğunda bir hekime başvuruda gecikilmemelidir:

Tek ya da her iki testiste ani ya da giderek artan sancı, ağrı ,Skrotumun içinde testislerden birinin sürekli yukarıda durması ,Skrotumda şişlikler ,Skrotum içinde iki yerine tek testis bulunması ,Penis ucunda ağrılı şişme ,İdrar yaparken ağrı, zorluk, yanma duyusu ve eşlik eden ateş

Bu ve benzeri sorunlar konusunda uzman hekime danışmak, sorunun bir an önce çözümüne yardımcı olacak, kalıcı olumsuz etkilerin oluşmasını önleyecektir.

Erkeklerde Tüylenme: Testosteron, tüylerin çıkmasını başlatan hormondur. Bir erkeğin bedenindeki tüylerin çokluğu ya da azlığı, testosteronun çokluğu ya da azlığına bağlı değildir. Tüylerin çokluğu ya da azlığı daha çok ırksal ve ailesel özelliklere bağlıdır.

Erkeklerde Sakallar: Genellikle sakallar erkekte ergenliğin son dönemlerine kadar belirmez. Sakal, ergenlikte görülen diğer bedensel değişimlerin bir göstergesi de değildir. Diğer bölgelerdeki tüylerin çıkış zamanı gibi, sakalların çıkışı da ırksal özelliklere bağlıdır. Başlangıçta tüy şeklinde olan sakallar, zamanla ve tıraş edildikçe sertleşecektir.

Erkeklerde ses neden çatallanır ve çatlar?

Ergenlik döneminde ses telleri de gelişir. Sesin tonu, ses tellerinin uzunluğuna ve gırtlak yapısına bağlı olduğu için, seste çatallanma ya da düzensizlik, büyüme devresi süresince yaşanabilir. Bazı erkek çocuklarda bu çatallanma ve çatlamalar olmaksızın ses yapısı yerleşebilir.

 

 

Herşeyin bir güzelliği var, herkes göremese de...  
  PSİKOLOJİK DANIŞMAN
AHMET VURAL
 
HAFTALIK PROGRAM  
  Hangimiz bir gün yataktan kalkıp da daha akıllı olduğumuzu görmek istemeyiz ki? Bu dilek her ne kadar ütopik olarak görülse de bir bilim adamının yöntemi, 1 hafta gibi kısa bir sürede, zekayı yüzde 40 oranında artırmanın mümkün olduğunu ortaya koydu. Beynin herhangi bir kas gibi olduğunu ve egzersizlerle güçlenebileceğini öne süren İskoçya’daki Edinburgh Üniversitesi’nin Biyomedikal Bölümü’nden Prof. Mark Lythgoes’in 1 hafta süren programı BBC’de yayınlandı. Programa katılan 100 kişinin IQ’larında, yüzde 40 oranına varan artış görüldü. Bu artış katılımcıların programa katılmadan önce girdikleri testle, programdan sonra uygulanan test sonuçları karşılaştırılarak elde edildi.

İşte bir haftalık program

Cumartesi: Dişinizi her zaman kullandığını elinizle değil, diğeriyle fırçalayın. Ve gözünüzü kaparatak duş alın.

Pazar: Sabah saatlerinde bulmaca çözün. Ve kısa yürüyüşe çıkın.

Pazartesi: Akşam yemeğinde yağlı balık yiyin. İşe ya yürüyerek ya bisikletle ya da daha önce kullanmadığınız bir araçla gidin.

Salı: Sözlükten bilmediğiniz sözcükleri öğrenin. Ve bunları günlük konuşmanızda kullanmaya çalışın.

Çarşamba: Yoga, Pilates ya da meditasyon derslerine katılın. Daha önce tanımadığınız bir insanla konuşun.

Perşembe: İşe daha önce kullanmadığınız bir yoldan gidin. Televizyondaki ciddi bilgi programlarını izleyin.

Cuma: Alkol ve kafein tüketmekten kaçının. Alışverişe çıkarken listeyi ezberlemeye çalışın.
 
Bugün 81 ziyaretçi (107 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol