|
|
|
PSİKOTERAPİLER |
|
|
|
|
|
|
|
BİOENERJİ |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
BİOENERJİ NEDİR?
Bioenerji herkesin içinde bulunduğu varsayılan iyileştirici bir güçtür. Bioenerjinin bitkisel tedaviyle ve psikoterapi ile birlikte kullanılması harika sonuçlar yaratıyor. Tıbbın pes ettiği yerde en çaresiz hastalıkları bile iyileştiren içsel enerjidir. Keşfedenlerin sayısı hayli sınırlı, olup çoğuda Rusyadadır. Pek çok ülkede” hurafe” diye bir yana itilen bioenerji, Rusyada yıllar önce”bilim” olarak kabul görmüştür, yetenekli kişileri eğitmek için akademi kurulmuştur.Aslında uzak doğu ve orta Asya steplerinde yüzyıllardan beri biliniyor ve uygulanıyor .İnsanlar, sağlıklı ve uzun ömürlü olmalarını bu yönteme borçludurlar. Ancak çin ve sovyet cumhuriyetleri syalistleştikten sonra bu geleneksel tedavi yöntemi yasaklandı ve bu yolla tedavi edenler hapse atıldı. Yasak onlarca yıl sürdü,Taki gürcü doktor BERJENEVİ iyileştirene kadar tabi bundan sonra yasaklar kaldırıldı.Enstitüler,bioenerji merkezleri açılmaya başladı.Bu doktorun adı DJUNA Davitaşvili dir.
Bioenerji, içimizde uyuyan güzeldir. Ona açık ve inanan herkese,Allah'ın veya tabiatın bir lütfudur.
Bioenerji çok farklı şekillerde adlandırılmaktadır. Evrensel enerji- yaşam enerjisi çi- ki- prana-kozmik enerji, ama hepside aynı şeyi anlatmaktadır. Bu bütün canlılarda olduğu kabul edilen güçtür. Kozmik enerji tepeden girer ve şakralar vasıtasıyla bedenin çeşitli bölgelerine dağılır. Fazlası el ve ayak uçlarından çıkar. Herhangi bir nedenden dolayı şakralar kapanırsa, enerji dağılamadığı için o bölge beslenemez ve hastalık ortaya çıkar.
Vücutta yedi ana şakra vardır ve her şakra bir salgı beziyle ilgilidir. Bunlar:
Kök Şakrası
Üreme organlarıyla ilgilidir. Bu çakra belkemiğimizin sonuna bağlı olup, bacaklarımızın arasından yere doğru yönelir. Rengi kırmızıdır. Bağlantılı olduğu element "toprak"tır ve yaşama içgüdüsü, bedene ve fizik plana bağlılık eğilimi ile alakalıdır. Yaşama isteğimizi ve canlılığımızı destekler. Dengeli çalışması, bedensel sağiık, güvenlik duygusu ve yaşama sevinci olarak tezahür eder. Bu çakra cinsel beze tekabül eder.
Haç Şakrası
Böbreküstü bezleriyle alakalıdır. Rengi turuncudur. Karın bölgesinin alt kısmında yer alır. Bağlantılı olduğu element "su"dur ve cinsellik duyumları ile alakalıdır. Dengeli çalışması, duyumsal yoğunluk, cinsel doyum ve değişimi kabul etme becerisi olarak tezahür eder.
Güneş Sinir Ağı
Pankreas bezini yönetir. Rengi sarıdır. Duygusal bedenimizle bağlantılı olup, arzularımızı, yaratıcılığımızı ve ilişkilerimizi yönlendirir. Kişisel güç, irade, özsaygı duygularımız bu çakra ile ilintilidir. Bağlantılı olduğu element "ateş"tir. Dengeli çalışması, enerji, verimlilik, çabuk karar verebilme ve güç faktörünü baskıcı olmadan kullanabilme yetisi olarak tezahür eder.
Kalp Şakrası
Timus bezi ile ilgilidir . Dokunma duyumuzu kontrol eder. Sevgi ve şefkat duygularımız ile ilintilidir. Bağlantılı olduğu element "hava"dır. Sağlıklı çalıştığında, sevgi, şefkat, barış ve güçlü bir adalet anlayışı olarak tezahür eder.
Gırtlak Şakrası
Tiroid bezini yönetir. beşinci çakramız boğazımızdadır. Rengi parlak mavidir. Sanatsal yaratıcılığımız ve kendimizi ifade etmemiz için gereken enerjiyi sağlar. Bu çakra dünyaya açılan penceredir.
Alın Şakrası(Üçüncü Göz)
Hipofiz bezi ile bağlantılıdır. Rengi çivit mavisidir. Aynı zamanda "üçüncü göz çakrası" olarak da bilinen bu çakra, iki kaşın ortasında yer alır.Sezgilerimiz, durugörü, hayalgücümüz için gereken enerjiyi sağlar.
Tepe Şakrası
İpofiz bezi ile alakalıdır . yedinci çakramız başımızın tepesinde tam ortasındadır. Rengi mordur. Taç çakra olarak da bilinen bu çakra, saf farkındalık olarak bilinen bilinç seviyesine karşı gelir.Beş duyunun algılayamadığı, zaman - mekan ötesi birlik alemiyle bağlantı noktamızdır. Bilgelimizin ve ruhsallığımızın gelişmesi ve anlayışlılığımızın artması için gereken enerjiyi sağlar.
BİOENERJİ NASIL KEŞFEDİLİR?
Rus halk bilimler akademisinde çalışan bioenerji uzmanı Alexsandrov şöyle diyor:birkaç sene önce çok sevdiğim babaannem gırtlak kanserine yakalanınca tüm tıbbı müdahaleler yetersiz kalmış, bir şeyler yapabileceğimi ve babaannemi kurtarabileceğime inandım.”Giderek konsantrasyonum arttı.Vücudumla ve özellikle ellerimde müthiş bir sıcaklık yükselmeye başladı.Yanıma yaklaşanlar bu sıcaklığı fark ediyorlardı.Son derece bilinçsiz olarak ama içimden geldiği gibi seanslara başladım.Haftalar geçtikçe babaannemde değişiklikler gördüm.Tekrar kilo almaya başladı, yüzü gülüyordu,doktora gittiğimde doktor hastanın tamamen iyileştiğini söyledi.İşte o an gücümü keşfettim ve konu üzerinde çalışmaya başladım.Alexsandrova göre bioenerji,içimizde uyuyan güzeldir.Her insan bioenerji gücünü içinde barındırıyor.Kişi farkında olmasa dahi, bioenerjiyi uygulayan insanın direk müdahalesi ile o enerjiyi harakete geçiriyor.
BİOENERJİNİN HASTALIK TEDAVİSİNDEKİ YERİ VE ÖNEMİ
Önceden de söylediğim gibi klasik tıbbın pes ettiği yerde bioenerji devreye girmektedir. Sinir sistemini ve salgı bezlerine etkili olduğu için bioenerji bütün hastalıklarda özellikle psikosomatik hastalıklarda etkilidir. Aynı zamanda bir çok ağır hastalıklarda tedavi ediliyor.Bu tedaviye “prois tedavisi yöntemi” deniliyor.Programın esası ruhsal tedavi ile başlar ancak her tür kimyasal ilaçların kullanılması yasaktır.Yöntem ,dört bölümden ibarettir
1.GRUP TEDAVİSİ
Diğer adı iklim tedavisidir. Meditasyon yöntemi kullanarak 20-30 hastanın bir araya getirilmesiyle uygulanır.21 gün sürer.
2. BİOENERJİ ETKİSİ
Hastanın bioenerji potansiyelini ve akımını onarmak. Tedavi, her hastanın kişisel özellikleri göz önüne alınarak yapılır. Çok ağır vakalarda 3-4 bioenerjist aynı anda müdahale eder.
3.PERHİZ
Bedenin atıklardan temizlenmesi ve kendini idare etme sisteminin yerleştirilmesi için yapılır. Perhiz sırasında hasta organizma onarmalarını ortadan kaldırır.
4.KİŞİSEL TERAPİ VE KEMİK DÜZELTİLMESİ
Büyük programda bioenerji kullanarak kemik yapısı düzeltilir. |
|
|
|
|
|
|
|
|
Herşeyin bir güzelliği var, herkes göremese de... |
|
|
|
|
|
|
PSİKOLOJİK DANIŞMAN
AHMET VURAL |
|
|
|
|
|
|
|
HAFTALIK PROGRAM |
|
|
|
|
|
|
Hangimiz bir gün yataktan kalkıp da daha akıllı olduğumuzu görmek istemeyiz ki? Bu dilek her ne kadar ütopik olarak görülse de bir bilim adamının yöntemi, 1 hafta gibi kısa bir sürede, zekayı yüzde 40 oranında artırmanın mümkün olduğunu ortaya koydu. Beynin herhangi bir kas gibi olduğunu ve egzersizlerle güçlenebileceğini öne süren İskoçya’daki Edinburgh Üniversitesi’nin Biyomedikal Bölümü’nden Prof. Mark Lythgoes’in 1 hafta süren programı BBC’de yayınlandı. Programa katılan 100 kişinin IQ’larında, yüzde 40 oranına varan artış görüldü. Bu artış katılımcıların programa katılmadan önce girdikleri testle, programdan sonra uygulanan test sonuçları karşılaştırılarak elde edildi.
İşte bir haftalık program
Cumartesi: Dişinizi her zaman kullandığını elinizle değil, diğeriyle fırçalayın. Ve gözünüzü kaparatak duş alın.
Pazar: Sabah saatlerinde bulmaca çözün. Ve kısa yürüyüşe çıkın.
Pazartesi: Akşam yemeğinde yağlı balık yiyin. İşe ya yürüyerek ya bisikletle ya da daha önce kullanmadığınız bir araçla gidin.
Salı: Sözlükten bilmediğiniz sözcükleri öğrenin. Ve bunları günlük konuşmanızda kullanmaya çalışın.
Çarşamba: Yoga, Pilates ya da meditasyon derslerine katılın. Daha önce tanımadığınız bir insanla konuşun.
Perşembe: İşe daha önce kullanmadığınız bir yoldan gidin. Televizyondaki ciddi bilgi programlarını izleyin.
Cuma: Alkol ve kafein tüketmekten kaçının. Alışverişe çıkarken listeyi ezberlemeye çalışın.
|
|
|
|
Bugün 110 ziyaretçi (136 klik) kişi burdaydı! |