PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK VE REHBERLİK
PSİKOTERAPİLER  
  ANA SAYFA
  İletişim
  ERİCH FROMM VE HÜMANİSTİK PSİKANALİZ
  DİNAMİK PSİKOTERAPİ
  KAREN HORNEY VE BÜTÜNCÜL YAKLAŞIM
  AKILCI-DUYGUSAL TERAPİ
  ROGERS ve BİREY MERKEZLİ DANIŞMA YAKLAŞIMI
  GERÇEKLİK TERAPİSİ
  GEŞTALT TERAPİ ( F. PERLS )
  Holistik Tedavi
  VAROLUŞÇU PSİKOTERAPİ
  AYNA TERAPİSİ
  BİBLİO TERAPİ
  BİLİŞSEL PSİKOTERAPİ
  BİLİŞSEL DAVRANIŞÇI TERAPİ
  Bilişsel Davranışçı Oyun Terapisi
  Bütünleyici Bireysel Terapi ( BBT )
  çözüm odaklı kısa süreli yaklaşım
  EMDR TERAPİ
  ERİCKSONİAN PSİKOTERAPİ
  E-TERAPİ
  Feminist terapi
  FOTOTERAPİ (IŞIK TERAPİSİ)
  Hidro Terapi
  HİLL & O'BRİEN TERAPİSİ
  HÜCUM TERAPİSİ
  JUNG TERAPİ
  LOGOTERAPİ
  Müzik Terapi
  Oyun Terapisi
  Pozitif Psikoterapi
  Sine-Terapi
  ŞEMA TERAPİ
  HİPNO-TERAPİ
  AİLE DANIŞMANLIĞI
  CİNSEL TERAPİ
  ERGENLİK PSİKOLOJİSİ
  LİNK
  ANKSİYETE BOZUKLUKLARI
  nevzat tarhan
  Konuşma ve Dil Terapisi
  ÇOCUK RESMİNİN GELİŞİM AŞAMALARI
  PSİKOTERAPİ TÜRLERİ
  HİPPOTERAPİ
  Yiğidi Öldür Terapi Deme!
  Duanın Psikolojik ve Sosyolojik Faydaları
  PSİKOLOJİK DANIŞMA İLKE VE TEKNİKLERİ
  Ön Görüşme Sürecinin Öğeleri
  TERAPÖTİK İTTİFAK VE İLİŞKİ
  DOĞU HİKAYELERİYLE PSİKOTERAPİ
  empati ve empatiyi iletme
  İLK GÖRÜŞME
  Seçmeci (Eclectic) Yaklaşım
  PSİKOLOJİK DANIŞMANIN SAHİP OLMASI GEREKEN ÖZELLİKLER
  Psikolojik Danışma Süreci
  Psikolojik Danışmada Danışmanın Rolü ve İşlevi
  Psikolojik Danışmanın Amaçları
  psikolojik yardım aşamaları
  kendini tanıma rehberi
  KİŞİLİK TESTİ
  DEPRESYON
  Depresyon Testi
  STRESE DAYANIKLILIK ÖLÇEĞİ
  HAFIZANIZI GÜÇLENDİRMEK İÇİN 8 ADIM
  ÇOCUKLARDA DAVRANIŞ BOZUKLUKLARI
  NE KADAR PANİKSİNİZ?
  DUYGUSAL ZEKA TESTİ
  Hipnoz ve Depresyon
  Hipnoz ve kötü alışkanlıklar
  Hipnoz, Çözülme ve Travma
  HİPNOZ VE KONVERSİYON BOZUKLUKLARI
  Stres ve Anksiyete Bozukluklarının Kontrolünde Hipnoz
  ŞİŞMANLIKTA HİPNOTERAPİ
  Yeme Bozuklukları ve hipnoz
  Zeka Geliştirmek İçin 5 Yöntem
  Adleryan Terapi Teknikleri
  KENDİNİZİ DERS ÇALIŞMAYA NASIL KONSANTRE EDEBİLİRSİNİZ?
  BİOENERJİ
  EMPATİ
  Evlilikte Stres Kaynakları
  Stres ve Manevi Yaşam
  Stres ve Sabır
  Stres
  Kendi stresini yönetmede teknikler
  Stres’in Etkileri
  pozitif stres yönetimi
  GRUP PSİKOTERAPİSİNDE DEĞİŞMEYE YOL AÇAN SAĞALTICI FAKTÖRLER
  Grupla Psikolojik Danışma
  ÇOCUKLARDA DÜŞÜNME BECERİLERİ NASIL GELİŞTİRİLİR?
  Zeki çocuklar yetiştirmenin püf noktası
  Bediüzzaman'ın Eğitim Yaklaşımı
  İnsan problemlerine Kur’ân’î çözümler
  Proaktiflik ya da Reaktiflik
  Tûl-i Emel
  Bediüzzaman'a Göre Bilimin Değeri
  Akıl ve Duygular
  Akla Uygunlaştırma
  Aşırı girişkenlik
  Bastırma Mekanizması
  Belirsizlikler İçinde Aranan Güven Duygusu
  Birlik ruhu için şeffafiyet
  Depersonalizasyon
  Duygu Çağı
  En ucuz enerji kaynağı: Tebessüm ve selâm
  Güzelliğin yeniden tanımlanması
  Hayat ve Anlamı
  Hayat yolculuğunda çelişkili duygular
  İç Sesler
  İnancın Sosyolojik Boyutu
  İnsanlık Peygamberlere Muhtaçtır
  Kendini Gözlemleme
  Korkularımız
  Kulluk Psikolojisi
  Mutluluk Öze Dönmekle Olur
  Olayların gerçek boyutu
  Olumlu olmak
  Ölümü Düşünmemek Başını Gaflet Kumuna Sokmaktır
  Savunma Mekanizmaları ve Başaçıkma Şekilleri
  Suçluluk duygusu
  Şefkat
  Varlığın besmelesi olan sevgi
  Varlığın öz enerjisi: Muhabbet
  GESSELL GELİŞİM TESTİ
  Hipnoterapi nasıl uygulanır
  Hipnoz Hastasının Özellikleri
  Hipnotik Seansın Özellikleri
  Hipnoz Nasıl Uygulanır
  Hipnoz Nedir
  Hipnoz Teknikleri
  hipnozda uyulması gereken kurallar
  hipnozun uygulanmaması gereken haller
  Hızlı Hipnoz Tekniği
  Kendi Kendini Hipnoz (Oto-Hipnoz)
  ÖRNEK HİPNOTİK ENDÜKSİYON
  HİPNOZ HAKKINDAKİ MİT (BATIL DÜŞÜNCELER)'LER
  AİLE TERAPİSİ UYGULAMASINDA TEROPÖTİK YAKLAŞIM
  Aile ve Evlilik Terapisinde Amaçlar
  AİLE TERAPİSİ ÖZEL NOTLAR
  aile terapisi uygulama örnekleri
  Aile-Evlilik-İlişki Terapisi Nedir
  Evlilik Problemleri Nasıl Çözülür: 9 Öneri
  PSİKODİNAMİK VE BOWEN AİLE TERAPİLERİ
  YAŞANTISAL AİLE TERAPİSİ
  AİLE İÇİ PROBLEMLER VE ÇÖZÜM YOLLARI
  Cinsel Danışma ve Rehberlik - Uygulama
  CİNSEL TERAPİDE EV ÖDEVLERİ
  Cinsel Sorunlarda Hipnoterapi
  Holistik Cinsel Terapi
  CİNSEL PROBLEMLER
  ERGENLERLE İLETİŞİM
  ERGENLİKTE DİN VE AHLAK GELİŞİMİ
  ERGENLİK (PUBERTE) DÖNEMİ FİZYOLOJİK GELİŞİM
  ERGENLİK VE KİMLİK BOCALAMASI
  ERGENLİK DÖNEMİ ARKADAŞ İLİŞKİLERİ
  ERGENLİK DÖNEMİNDEKİ BİLİŞSEL GELİŞİM
  ERGENLİKTE CİNSEL GELİŞME
  GENÇ KIZ SAĞLIĞI
  ERGENLİKTE DAVRANIM BOZUKLUKLARI
  ERGENLİKTE DUYGUSAL GELİŞİM
  ERGENLİKTE MADDE BAĞIMLILIĞI
  ERGENLİKTE TOPLUMSAL GELİŞİM
  SOSYAL FOBİ
  ÖZGÜL FOBİ-2
  Psikolojik Rapor Yazma
  Gazali'nin Motivasyon Teorisi
  Hz. Muhammedin Evlilik Hayatı Ve Tavsiyeleri
  HİPNOZ
  HİPNOZ TEKNİKLERİ
  BİLİŞSEL-GELİŞİMSEL TERAPİDE HİPNOZUN KULLANIMI
  Hipnoz ve Depresyon-1
  HİPNOZ VE KÖTÜ ALIŞKANLIKLAR
  HİPNOZ ve Yeme Bozuklukları
  Stres ve Anksiyete Bozukluklarının Tedavisinde-üstesinden gelinmesinde –yönetiminde (management) Hipnozun kullanımı
  Hipnoz ve Anıların Çağrımı
  Stres ve Anksiyete Bozukluklarında Hipnoz
  KONVERSİYON BOZUKLUKLARI
  ŞİŞMANLIKTA HİPNOTERAPİ-1
  Hipnoz, Çözülme ve Travma-1
  Kişilik ve Psikotik Bozukluklar
  HİPNOTİK TELKİNLER İÇİN CÜMLELER KURMA
  Affect Bridge (Hipnoanalitik Yöntem)
  STEIN’İN SIKILMIŞ YUMRUK TEKNİĞİ
  KENDİLİK DEĞERİNİ ARTTIRMA ÖNERİLERİ
  BECK UMUTSUZLUK ÖLÇEĞİ
  BEİER CÜMLE TAMAMLAMA TESTİ
  COOPERSMıTH ÖZSAYGI ENVANTERİ
  CORNEL İNDEX TESTİ
  SCL–90-R
  RATHUS ATILGANLIK ENVANTERİ
  PSİKOLOJİK DANIŞMA--Temel Öğeler
  TERAPÖTİK İLETİŞİM
  KISKANÇLIK
  Risale-i Nur'dan Sosyal Problemlere Reçeteler 1
  Risale-i Nur'dan Sosyal Problemlere Reçeteler 2
  OBSESİF-KOMPULSİF BOZUKLUĞU
  PANİK BOZUKLUĞU - PANİK ATAK
  TRAVMA SONRASI STRES BOZUKLUĞU
  Alzheimer
Pozitif Psikoterapi

Pozitif Psikoterapi nedir?

Pozitif Psikoterapi Prof. Dr. Nossrat Peseschkian tarafından 1960’li yılların sonunda geliştirilmiş, kültürlerarası bir yaklaşımdır. Terapist ve hasta tarafından kolaylıkla uygulanabilen, hayata adapte edilebilen bu sistem, son derece olumlu yaklaşımlar içerir.
Pozitif psikoterapi; her insanın tek ve bağımsız bir bedeni, düsüncesi, duyguları ve ruhu olduğuna inanan bir metotdur ve “insan, doğuştan getirdiği bir çok beceriye ve potansiyele sahiptir” görüşünü destekler.
Amacı insanlığın içinde bulunduğu duruma farklı açılardan bakabilmek, yeni bakış açıları geliştirmektir. Biyolojik, bireysel, ailevi, sosyolojik ve evrensel boyutuyla bakış açılarını ele alır.
Hastaların günlük yasamını geliştirmeleri için “denge”ye çok önem veren bu terapi yöntemi tüm dünyada yaygın olarak kullanılıyor. Sistemi geliştiren ünlü hekim Peseschkian’in 23 kitabı dünya genelinde 22 dile çevrildi ve pek çok ödül kazandı.
Pozitif psikoterapi halen 60’dan fazla ülkede yaygın olarak uygulanıyor. “Tüm insanlarin gerçekte iyi olduğu ve insanin iki temel kapasiteye: sevme ve bilme kapasitesine sahip olduğunu” vurgulayan Pozitif Psikoterapi bu görüşten hareketle farklı teknikler geliştirmiştir.

Kültürlerarası yaklaşım

Pozitif Psikoterapi kültürler arası buluşmayı sağlayan bir yöntem. Sistem, farklı kültürlerin birbirini anlamasına yardımcı oluyor. İnsan olarak; düşünen, hisseden, anlayan yönlerimizin birbiriyle uyumlu olması için gayret gösteriyor.

Herkes için Pozitif Psikoterapi

Pozitif psikoterapi sadece psikiyatrist ve psikologlar tarafından terapi ve tedavi amacıyla değil; farklı meslek gruplarından yaşamlarını geliştirmek ve kolaylaştırmak isteyen pek çok kişi tarafından da kullanılmaktadır.

Hikayeler, bilgelik ve kültürler arası örnekler

Pozitif Psikoterapi’de hikayeler, farklı kültürlere ait atasözü ve deyimler, bilgelerden alıntılar; terapist ve hasta arasında araç olarak kullanılır. Avrupa Psikoterapi Birliği tarafından da psikoterapi metodu olarak onaylanan bu yöntemin ana organizasyonu Uluslararası Pozitif Psikoterapi Merkezi’dir. Dünya genelindeki tüm Pozitif Psikoterapi merkezleri bu kuruma bağlı olarak çalışır. Hikayeler, hasta ve terapist arasındaki iletişimde aracı oluyor. Öykülerle farklı kültürlerin, insanların olaylara nasıl baktığı ve anladığı analiz ediliyor. Pozitif Psikoterapi direnci ortadan kaldırıyor, hikayeler ayna görevi yapıyor. Model oluşturan öykülerle problem daha kolay anlaşılıyor.

 

PP’nin Etkinliği:

PP’nin yüksek oranda etkin olduğu yapılan çalışmalarla gösterilmiştir. Avrupa Psikoterapi Birliği tarafından psikoterapi metodu olarak onaylanmıştır ve eğitim yönelimli enstitüsü (Wiesbaden Psikoterapi Akademisi) doktorların, psikologların ve sosyal çalışmacıların mezuniyet sonrası eğitimi için Almanya tarafından verilen eyalet lisansı almıştır.

Uluslararası Pozitif Psikoterapi Merkezi (UPPM):

Uluslararası Pozitif Psikoterapi Merkezi (UPPM), ana organizasyondur ve tüm dünyada bulunan PP ana merkezlerini koordine eder. Resmi olarak kayıtlı olan, çıkar amacı gütmeyen bir organizasyon olarak PP’nin ilgi alanlarının uluslararası düzeyde temsilcisidir .

Pozitif Psikoterapi Merkezleri Avrupa Federasyonu (PPMAF) :

Pozitif Psikoterapi Merkezleri Avrupa Federasyonu (PPMAF),Avrupa’da bulunan ulusal, bölgesel ve yerel PP merkezlerinin ana organizasyonudur. UPPM ve PPMAF’ye üyelik psikoterapi alanında çalışan profosyenellere ve Pp‘ ye ilgi duyanlara açıktır. Asli, Fahri ve onursal üyelere yönelik olarak yapılandırılmıştır.

Ulusal Merkezler :

Şu anda ulusal PP merkezleri ABD, Almanya, Avusturya, Bolivya, Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Çin, Güney Afrika, Hindistan, İspanya, İsviçre, Kazakistan, Litvanya, Polonya, Romanya, Rusya, Türkiye, Ukrayna, K.K.T.C.’de bulunmaktadır. K.K.T.C.’deki ulusal PP merkezi  Kıbrıs Ruh Sağlığı Enstitüsüne bağlıdır.

Pozitif Psikoterapi’de Eğitim:

Konferans, Seminer ve çalışma gruplarından ayrı olarak PP‘de sistematik eğitim programları verilmektedir.

1-Temel  Eğitim:   

Temel aşama 125 saaatlik PP eğitimini içermektdir. Temel eğitime her meslek grubundan ilgi duyan kişiler katılabilirler.

2-Yüksek Lisans / Master Eğitimi:

A) Aile Terapisi: 400 saatlik eğitimi içermektedir.
B) Pozitif Psikoterapi: 600 saatlik eğitimi içermektedir.

Eğitim saatlerine teori, kişisel deneyimler ve supervizyon da dahildir. Bu aşamalar Avrupa Psikoterapi Sertifikası kalite standartlarını karşılamaktadır.

Bu eğitim sonucunda International Center Of Positive Psychotherapy (ICPP)’den onaylı sertifikalar alınacaktır.(www.positum.org.)

Özel Alanlarda Eğitim:

Farklı ulusal merkezler UPPM, psikosomatik tıp aile terapisi, evliliğe hazırlık, kayıp ve yas, kültürlerarası konular ve iş idaresi gibi özelleşmiş alanlar için de eğitim programları sunmaktadır. Daha fazla bilgi, bu merkezlerden elde edilebilir.

 

 

 

 

POZİTİF PSİKOTERAPİ: Pozitif psikoterapi insan hayatında olumlu değişiklikleri saylayan bir yöntemdir. Pozitif psikoterapi (PP), temelinde psikodinamik yaklaşım ile hümanistik insan kavramsallaştırmaya dayanan ve kültürlerarası bir yaklaşımdır. 1960 sonlarından başlayarak Prof. Nossrat Peseschkıan ve çalışma arkadaşları tarafından geliştirilmiştir. Pozitif psikoterapi tüm insanların gerçekte iyi olduğu inancına dayanmaktadır. “Sevme Kapasitesi” ve “Bilme kapasitesi”. Çatışmalar bu kapasitelerinin gelişimine meydan okuma olarak yorumlanmaktadır. Bu temel görüş hareketle pek çok yeni terapötik kavramlar ve teknikler geliştirilmiştir.
Pozitif psikoterapi de kişinin bakış açısındaki değişikliklerin olmasını sağlayan bir yöntemdir. Pozitif psikoterapide ne söylediğin değil nasıl söylediğin önemlidir. Pozitif psikoterapinin amacı negatif ve pozitif yönlerini bulup negatif yönlerindaki problemleri pozitif yönlerine odaklamaktır. Pozitif   psikoterapide yetenekleriyle özgüveni vermek yakın geçmişinde ne gibi sorunlar vardı diye yola çıkıyoruz. Bilişsel davranışçı tedavide % 90 bunu arıyor % 50 ise geleceğe yönelik amaçlı oluyor. Hipnozda olduğu gibi sağ beyinle sol beyin küresini alıyoruz.
Pozitif  Psikoterapide  denge modeli vardır. İnsan yaşamı, insan varlığının 4 boyutu açısından kavramsallaştırılır.
1)vücut- sağlık
2)gelecek- fantezi
3)başarı
4)ilişki
Kullanım alanları çok geniş olabilir. Özellikle aile terapisinde etkili bir ( uyku bozuklukları, kaygı ve farklı problemler olabilir) yöntemdir.

 

 

 

 

 

 

Hikaye oku, kendini keşfet, sorununu çöz
Yeliz ÖZ / İSTANBUL

Pozitif psikoterapinin kurucusu Prof. Dr. Nossrat Peseschkian, hastalarını kendi kültürlerine uygun hikayeler anlatarak tedavi ediyor. Hastanın dinlediği hikayelerle kendini keşfederek, sorununu çözmesine dayanan yöntem, Türkiye'de de mistik Doğu hikayeleriyle uygulanıyor.

Prof. Dr. Peseschkian, psikolojik hastalıklarda kültürel değerlerin çok önemli olduğunu vurgulayarak, "Batı ve Doğu insanına ayrı tedaviler uygulanmalı" diyor. Pozitif psikoterapi yönteminin, kişilerin kendini keşfetmesini sağladığını anlatan Prof. Peseschkian'ın tedavi yöntemi hikayelere dayanıyor. Ancak önce hastanın sorunu dinlenip, kişilik yapısı belirleniyor.

Pozitif Psikoloji'ye göre insan doğasının dört temel taşı var: "Beden-Sağlık", "İş-Başarı", "İlişkiler", "Gelecek-Maneviyat". Bunlardan birinin eksikliği, psikolojik sorunlarımızın temelini oluşturuyor.

KENDİ HİKAYENİ YAZ

Prof. Dr. Peseschkian'a göre Batı'da "Beden-Sağlık" ve "İş-Başarı"ya, Doğu'da ise "İlişkiler" ve "Gelecek-Maneviyat"a önem veriliyor.

Kişinin eksik yanı belirlendikten sonra içinde bulunduğu kültüre ve sorununa göre tedavi başlıyor. Hasta önce özlü sözlerle iç dünyasını anlamaya çalışıyor. Hikayeler ise ikinci aşamada devreye giriyor. Kültürel öğelerin ağırlıklı olduğu, öğüt çıkarılabilecek hikayeler okuması için hastaya veriliyor. Hikayeleri çevresiyle de tartışan hastalardan, kendilerini anlatan yeni hikayeler yazmaları isteniyor. Hasta bu şekilde kendini keşfedip, sorununu çözüyor ve eksik yanını tamamlıyor.

Yöntemi bugüne kadar, 73 ülkede, 50 bin hastada başarıyla uyguladığını belirten Prof. Dr. Peseschkian'ın 23 dile çevrilmiş 22 kitabı var. Türkçe yayınlanan eserleri ise "Günlük Yaşamın Psikoterapisi", "Doğu Hikayeleriyle Psikoterapi" ve "Pozitif Aile Terapisi"...

 

 

 

 

 

PSİKOTERAPİ: “HAYATA DOĞRU PENCEREDEN BAKMAK”

 

Psk. Büşra Gökçen

 

Psikoloji kelime manasıyla, ruh bilimi demektir.

Basitçe insan davranışlarını ve zihinsel süreçlerini izleyen

bilim dalı olarak da tanımlanabilir. Pratik hayatta

ise, insanın kendisinde farkedip hissettiği her şey ile ilgilidir.

Psikoterapi ise genel olarak; psikolojik sorunların

tedavisi ve akıl sağlığının iyileştirilmesi için, davranış

değişikliğine yönelik bir yeniden öğrenme biçimidir.

İnsan doğumdan ölüme pek çok süreçten geçer.

Doğumdan, bebekliğe, çocukluğa, gençliğe, yaşlılığa

ve nihayet ölümle bu içine gönderildiğimiz dünyadan

ayrılışa kadar uzun bir serüven yaşarız. Bu serüven

içinde büyürüz, öğreniriz, çalışırız, evleniriz, boşanırız,

çocuk sahibi oluruz, yakınlarımızı kaybederiz, belli

bir meslek ediniriz. Bu şekilde insan hayatı pek çok

evredeki farklı yaşam tecrübelerini içerir. Psikoloji, bu

evrelerden geçerken neler oluyor, bu olaylar insanın

ruhsal dünyasını, davranışlarını nasıl etkiliyor, bu

süreçlerde insanı rahatsız eden problemler olursa

bunlar nereden kaynaklanıyor, nasıl çözülür, sorularına

yanıt vermeye çalışır. Psikologlar da insanın doğumdan

ölüme geçirdiği bu süreçlerin normalde nasıl gittiği,

hangi durumlarda nasıl sorunlar çıkabileceği ve bu

sorunların nasıl çözülebileceği ile ilgili eğitim alırlar.

Ruhsal problemler çok çeşitlilik arz eder, ayrıca

yoğunluk ve içeriği her bireyde değişir. Bazı problemlerde

ilaç tedavisi uygulanması gerekir, ama ilaç tedavileri

çoğu zaman tek başına çözüme ulaştırmazlar.

İlaç kullanıldığında kişi rahatlayabilir, fakat bu süreçte

sorunu oluşturan ruhsal dünyadaki sebepler bulunup

psikoterapiyle bu alanda değişiklik yapılmazsa, sorun

gerçek manada çözülmüş olmaz. Kısa bir süre için üstü

örtülmüş olsa da, farklı yer ve şekillerde tekrar ortaya

çıkabilir.

 

Ruhsal problemler daha önce de bahsettiğim

gibi çeşitlilik ve farklılık arz eder, bu yüzden farklı kategorilerde

incelenir. Psikologlara gelen pek çok vaka

hastalık olarak kategorize bile edilmeyebilir. Mesela

kişinin çocuğunu yetiştirirken kafası karışmıştır, ne

yapacağını bilemez, bu yüzden danışabilir; veya iş

yaşamında sorun yaşamaktadır; yada sınav türü uygulamalarda

yoğun yaşadığı stres vardır; veya aşık olduğu

kişiyle problem yaşar; bir diğeri işiyle ilgili çözemediği

problemlere sahiptir; yada bir diğerinin bazı durum ve

konularla ilgili yoğun kaygıları vardır; bu ve benzeri

problemlerle psikologdan yardım alınabilir, bu yüzden

psikologlar yardım alan kişiler için “danışan” ifadesini

kullanırlar.

 

Psikolojik yardım aldığımız konuda tanımlanmış

bir rahatsızlığımız olabilir; depresyon, kaygı bozukluğu,

panik atak, obsesif-kompulsif bozukluk, vb. tanımlanmış

rahatsızlıklarımızın olması bizim akli dengemizi

yitirdiğimiz, yani deli olduğumuz anlamına gelmez. Delilik

ve normallik zaten yüzyıllardır tartışılan kavramlardır,

bu uzun konu başka bir platforma ait. Fakat akli dengenin

yerinde olmaması durumu, ruhsal problemlerin

içinde belli ve az sayıda rahatsızlıkta olabilecek bir durumdur.

Bahsettiğimiz problemlerin hiçbirinde kişilerin

akli denge problemi yoktur. Hatta psikoterapiye gelen

insanlar diğer insanlardan daha cesurdurlar, çünkü

problemleriyle yüzleşme ve onları kabul edip çözmek

için çaba sarf etme cesareti gösterirler. Pek çok insan

yaşamını olumsuz etkileyecek sorunları görmezden

gelir ve sorun yokmuş gibi davranır, ama çözülmemiş

problemlerin üstünü örtmek mümkün değildir, muhakkak

bir şekilde kendini hissettirip yaşam kalitesini

düşürür.

 

Bu noktada “Benim bulamadığımı o nasıl bulacak?”

diye sorabilirsiniz. Bir bilgisayar düşünelim.

Herkes birazcık çabayla bilgisayar kullanmayı öğrenir,

ama bilgisayarı kullanırken öyle bir noktada tıkanma

olur ki, bunu ancak bilgisayarın çalışma sistemini derinlemesine

bilen bir uzman çözebilir. İnsan yaşamı

da buna benzetilebilir. Hayatın akışı içinde bazen

sıkıştığımızı, bir şeylerin düğümlendiğini hissederiz.

Bir çıkış noktası olduğunu ve düğümlenmelerin nelerden

kaynaklandığını bilgisayar örneğinde olduğu gibi

kendi kendimize fark etmemiz mümkün olmayabilir.

Bu noktada insandaki duygu, düşünce ve davranış

ilişkileri ile ilgili daha derinlemesine bilgi sahibi olan bir

psikoterapistten yardım almamız, ruhsal dünyamızdaki

tıkanıklığın giderilmesine, düğümlerin açılmasına

yardım edebilir.

 

Yine sık düşünülen bir yargı şudur: “Psikoterapist

yalnızca dinler, ben anlattığım için rahatlarım.” Bu

temelde doğru olmayan bir yargıdır. Psikoterapist sözel

teknikler kullanır, ama bu hiçbir zaman basit bir dinleme

değildir. Size sorular sorup sıkıntınızın kökenlerini

keşfedip bu noktada bulduğu problem kaynaklarını,

öncelikle kişinin anlamasına ve sonrasında

değiştirmesine yardım eder. Bunu yaparken pek çok

terapi tekniğinden yararlanır. Örneğin sıklıkla kullanılan,

çabuk ve olumlu sonuçlar veren bir terapi tekniği olan

“Bilişsel Davranışçı Terapi Tekniği”ni ele alalım. Bu

terapi tarzı duygusal problemlerimizin çarpıtılmış olumsuz

düşüncelerimizden kaynaklandığını öngörür. Bu

tip düşünceler bazen o kadar alışkanlık haline gelir ki,

aklımızdan geçip gittiklerinin farkına bile varmayız; işte

bu yüzden bunlara otomatik düşünceler de denir.

Terapinin zihinsel süreçlerle ilgili kısmında

danışanlara, negatif düşüncelerden kurtularak hayata

nasıl daha uyumlu bir bakışla yaklaşabilecekleri

öğretilir. Bu süreçte, kişiler kendilerine güvenlerini

artırıp, hayatındaki problemlere çözüm üretebilecekleri

ve hızlı iyileşme göstermelerini sağlayacak bir “kendine

yardım” tekniği geliştirir.

 

Bu terapinin davranışçı kısmında ise, seanslar

sırasında edinilen bu yeni bakış açısının gerçek hayata

nasıl aktarılacağı konusunda sistemik ev çalışmaları

verilir. Davranış deneyleri aracılığı ile kişinin kendi

inançlarının gerçekliğini test edebilmesi sağlanır.

Sadece dinleyen bir uzman terapi yapmıyor demektir.__

 

Herşeyin bir güzelliği var, herkes göremese de...  
  PSİKOLOJİK DANIŞMAN
AHMET VURAL
 
HAFTALIK PROGRAM  
  Hangimiz bir gün yataktan kalkıp da daha akıllı olduğumuzu görmek istemeyiz ki? Bu dilek her ne kadar ütopik olarak görülse de bir bilim adamının yöntemi, 1 hafta gibi kısa bir sürede, zekayı yüzde 40 oranında artırmanın mümkün olduğunu ortaya koydu. Beynin herhangi bir kas gibi olduğunu ve egzersizlerle güçlenebileceğini öne süren İskoçya’daki Edinburgh Üniversitesi’nin Biyomedikal Bölümü’nden Prof. Mark Lythgoes’in 1 hafta süren programı BBC’de yayınlandı. Programa katılan 100 kişinin IQ’larında, yüzde 40 oranına varan artış görüldü. Bu artış katılımcıların programa katılmadan önce girdikleri testle, programdan sonra uygulanan test sonuçları karşılaştırılarak elde edildi.

İşte bir haftalık program

Cumartesi: Dişinizi her zaman kullandığını elinizle değil, diğeriyle fırçalayın. Ve gözünüzü kaparatak duş alın.

Pazar: Sabah saatlerinde bulmaca çözün. Ve kısa yürüyüşe çıkın.

Pazartesi: Akşam yemeğinde yağlı balık yiyin. İşe ya yürüyerek ya bisikletle ya da daha önce kullanmadığınız bir araçla gidin.

Salı: Sözlükten bilmediğiniz sözcükleri öğrenin. Ve bunları günlük konuşmanızda kullanmaya çalışın.

Çarşamba: Yoga, Pilates ya da meditasyon derslerine katılın. Daha önce tanımadığınız bir insanla konuşun.

Perşembe: İşe daha önce kullanmadığınız bir yoldan gidin. Televizyondaki ciddi bilgi programlarını izleyin.

Cuma: Alkol ve kafein tüketmekten kaçının. Alışverişe çıkarken listeyi ezberlemeye çalışın.
 
Bugün 40 ziyaretçi (46 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol