Psikolojik Danışma Süreci
Bireye Psikolojik yardım sağlayan etkinliklerden biri olan Psikolojik Danışma, bozulan veya aksayan benlik-gerçek (durumlar) ilişkileri boyutunda bireyin gerekli davranış değişikliklerini sağlamasına, kişilik değişmesinin gerçekleştirilmesine yardım sağlayan bir süreç olmaktadır (Özoğlu, 1976). Bu süreçte odak noktası bireyin benliği ve benliğinin gelişmesi oluyor. Psikolojik Danışma süreci, danışanın davranışlarını kontrol ettiği, değiştirdiği ve sonuçta istediklerine ulaştığı bir süreç olmaktadır (Lewis, 1970). Bu süreçte değişme, danışan ile danışman arasındaki karmaşık etkileşim sonucu oluşmaktadır. Brammer (1960), Psikolojik Danışma sürecini, temelde sağaltımsal psikolojinin uygulandığı bir süreç olarak kabul ederek, bu süreçte anlamanın oluşturulduğunu, kişiliğin fark-h kısımlarının birleştirildiğini ve danışanın sosyal becerilerini, problem çözme gücünü ve planlama yeteneklerini kullanmasına, olumlu yargılarda bulunmasına olanaklar sağlandığını ileri sürmektedir.
Danışman, Danışan, Psikolojik Danışma Sistemi ve Psikolojik Danışma Sisteminin sonuçlan gibi dört temel kısımdan oluşan duruma Stewart (1978) sistematik yaklaşım çerçevesinde Psikolojik Danışma Süreci demektedir. Psikolojik Danışma Sürecinin bu biçimde ele alınmasında en önemli unsur Psikolojik Danışma sistemi olmaktadır, insan davranışının ve Psikolojik Danışma sürecinin karmaşık oluşu, Psikolojik Danışma Sisteminin kullanılmasını gerekli kılmaktadır. Psikolojik Damşmada gittikçe yaygınlaşan bu sistem yaklaşımında, Psikolojik Danışmanın işlevlerinin neler olması gerektiği ve kimler tarafından gerçekleştirileceği belli bir teknolojinin kullanılması gibi konular önem kazanmaktadır (Stewart, 1978). Psikolojik Danışma Sistemi, danışanın değişik aşamaları ve adımlan görebileceği, danışana sürecin hangi aşamasında neler götürüleceği gibi hususların yer aldığı bir zihinsel harita olmaktadır.
Psikolojik Danışma Sürecinin belli aşamalardan oluşması gerektiği kabul edilmektedir (Brammer, 1960, Lewis 1970, Stewart, 1978). Bu aşamaların nelerden oluştuğu yönünde farklı görüşler bulunmaktadır. Psikolojik Danışma Sürecinin doğasını inceleyen Brammer (1960) eğitsel ve mesleksel Psikolojik Danışma ile sağaltımsal (psikoterapötik) Psikolojik Danışma için iki ayrı süreç modeli vermektedir. Bu modellerin ana hatları şunlardır:
Eğitsel-Mesleksel Psikolojik Danışma Süreci Modeli
Genel Adımlar:
• İlişki kurma.
• Problem veya problemleri belirleme, olgunlaştırma.
• Psikolojik danışma sürecinin doğasını genel olarak yapılandırma.
• Problemi tartışma ve görüşme, vak'a öyküsü, testler, envanterler yoluyla bilgi, veri toplama. .
• Testler kullanıldıysa bunlara göre bireyi değerlendirme.
• Danışan tarafından eğitsel ve mesleksel inceleme, düşünme.
• Değerlendirmenin ve danışanın bireysel inceleme ve düşünmenin verilerini tartışma.
• Verileri anlamlı bir planda sentez etme.
• Plânın yürütülmesi için gerekli adımlan tartışma.
• Olası yeni değerlendirmeler ve plan değişiklikleri için izleme işlemleri.
Böyle bir bilişsel süreçte söz konusu değişiklikler, (mesleksel seçimlere benlik sistemi dahil olmakla beraber) büyük ölçüde ego sisteminde olacaktır (Brammer, 1960).
Sağaltımsal Psikolojik Danışma Süreci Modeli
Genel Adımlar: - •
• Bir şikayet, bir problem veya belirti (symptom) olduğunu ve yardıma bir gereksinme bulunduğunu anlama, ortaya koyma.
• İlişkiyi kurma.
• Problem veya Problemler üzerine duyguyu ortaya koyma, açıklığa kavuşturma olgunlaştırma. (Ego-sistemde problemin daha entellektüel kılınması işlemleri).
• Duygulan ortaya koyma, açıklama, (Değerleri ve bilinç dışı materyeli ele alma).
• Derinlikteki duygulan ortaya koyma ve sembolleri keşfetme, (Savunma mekanizmalan sistemi ve şiddetli yoğun duygular).
• Duygularla çalışma. (Benliğe ve başkalanna karşı tavırlan değiştirme).
• İçgörü geliştirme ve eylem planlama, (Benlik ve benlik olmayan kategorilerinde durumu objektif ve sübjektif olarak değerlendirme).
• Danışanın duygulanın çevreyle ilişkili kılma ve sağaltım ilişkisini sona erdirme.
Her iki modelde de belirlenen adımlar her zaman düz-doğru ve ardışık bir uzantıda gelişen, oluşan adımlar değildir. Herhangi bir zamanda, Psikolojik Danışma ilişkilerinde ve sürecinde, değişik adımlar yer alabilir, bazen bazı adımlar atlanılabilinir.
Psikolojik Danışma sürecinin aşamalardan oluşması gerektiğini savunan Lcwis (1970) beş ana aşamayı esas almaktadır. Psikolojik Danışmada sürecin önemli olduğu kabulünü yapanlann benimsendiği bu aşamalar, özetle, şunlardır:
a) Birinci aşama: Amacı Oluşturma.
Danışman, Psikolojik Danışma nedenini başlangıçta açıklamalıdır. Danışan, danışma isteğini belirtmeden Psikolojik Danışma başlatılamaz, danışan ve danışman çalışmalarını yönlendirecekleri bir amaca sahip olma durumundadırlar. Bu aşamada danışman aktif bir dinleyicidir. Konuşmada güçlük çekenler için danışman, danışanın serbest davranabileceği bir atmosfer oluşturma durumundadır. Psikolojik Danışmada, ilişkilere ağırlık verenler bu atmosfere kaynaşma (rapport) demektedirler. Bu aşamada ve atmosfer yaratmada danışmanın kabul edici tavırlan önem kazanmaktadır. Bu tür tavırlar, danışan ile iletişim kurarak onun bir kişi olarak değerlendirildiğini ve kendisini ifade edebilmek için serbest olduğunu aktarmakta, göstermektedir. Bunun içindir ki bu tutum ve davranışlannı yapay olmaması gerekir. Bu tutum ve başlatılan iletişim Psikolojik Danışma korkusunu azaltacak ve ikinci aşamaya geçilebilecektir.
b) İkinci aşama: Psikolojik Danışma Sürecinin Tanımı.
Lewis'e göre (1970) Psikolojik Danışma amacı danışan ve danışmanca belirlendikten sonra, bu amaca nasıl ulaşılacağı konusunda da anlaşma gereklidir. Danışmanın, danışana Psikolojik Danışmanın kısaca ne olduğu, nasıl geliştiği konusunda bilgi vermesi ve rolleri açıklaması yararlı olmaktadır. Bu aşamada kaynaşmayla beraber çalışma ilişkisinin geliştirilmesi gerekli olmaktadır. Beraber çalışma ilişkisinde düşünceler ve duygular yoluyla danışan ve danışman iletişim ve etkileşim içindedirler. Genellikle birinci ve ikinci aşama ilk görüşmede de gerçekleştirilmektedir.
c) Üçüncü aşama: Danışanın Gereksinmelerini Anlama ve Açıklığa Kavuşturma.
Bu aşamada danışanın güçlüğünün, sorununun doğası, içeriği açıklığa kavuşturulmaya çalışılır ve böylece bu güçlüğün veya sorunun dinamiği hakkında belli bir anlayış geliştirilir. Bu çerçevede yalnız güçlük, sorun değil, danışan da problemle ilişkisinde bir kişi olarak değerlendirilir. Böylece danışanın sorunlarına ilişkin algılarıyla beraber sorunlarına karşı duygulan açıklığa kavuşturulmaya çalışılır. Bu aşamadaki işlemlerde psikoanalitik yaklaşımı benimseyen danışma ile davranış modifikasyonu yaklaşımını benimseyen danışman arasında farklılıkların olması doğaldır. Bu aşamada eş-duyum (empathy) oluşturmak önem taşımaktadır. Genel olarak eş-duyum "...hastanın yerine kendimizi biran için koyarak, onun nasıl bir ruhsal durum içinde olduğunu çalışmaktır." (Öz-türk, 1981, s.96) biçiminde tanımlanmaktadır. Psikolojik Danışmada ise eş-duyum, danışmanın danışanın düşüncelerini ve duygularını algılama ve bu algılamayı danışana iletme yeteneği olmaktadır (Lewis, 1970). Ancak bu danışanın ağladığı zaman, danışmanın da ağlaması anlamını taşımamaktadır. Danışmanın bir duyguyu doğrudan kendisinin yaşaması gerekli değildir. Eş-duyum, sempati ve özdeşim (identification) davranışlarından farklıdır.
d) Dördüncü aşama: Amaca Doğru Gelişme.
Danışan, güçlüğü, sorunları hakkındaki düşünce ve duygulan açıklığa kavuştukça kendisinin Psikolojik Danışma amacına doğru harekete geçer (Lewis, 1970). Başlangıçta, bu açıklığa kavuşturmanın sonucu olarak, danışan güçlüğünün ne olduğunu anlamaya çalışmakta, düşüncelerini söylemekte ve duygulannı ele almayı öğrenmeye başlamaktadır. Bu tür gelişme, danışan ve danışman Psikolojik Danışmayı sona erdirmeye karar verinceye kadar sürdürülür.
e) Beşinci aşama: Pekiştirme ve Planlama.
Psikolojik Danışma sona erdirilmeden, kısa bir pekiştirme ve planlama süresi aynlması yararlı olur (Lewis, 1970). Gelecekteki olası gelişmelerin ışığında, danışanın Psikolojik Danışma deneyimini gözönünde tutması damşman tarafından önerilir ve böylece danışan sonuçlara dayalı ve kendisi hakkında bir içgörü (insight) geliştirerek bunu sorunlara uygulamaya çalışır. Danışanın kendisi ve dünyası ile denge ve uyum kurması yeteneğinin geliştirilmesi amacına ulaşmak sağlanmış olur.
Psikolojik Danışma Sürecini "görüşme" (mülakat) ile eşanlamda kabul eden ve süreci bir görüşme akışı ve programı olarak görenler de bulunmaktadır. Psikolojik Damşma, görüşme durumunda, ortamında yürütülmekle beraber, birçok yazar ve damşman "görüşme"nin gerçekten ve bütünüyle Psikolojik Danışmayı kapsamadığına inanmaktadır (Shertzer, 1971, Lewis 1970, Stewart 1978, Mathevvson 1962). "Görüşme"nin daha çok bilgi toplamak için yapılan bir sorgulamayı akla getirmesi söz konusudur. "Görüşme" danışan ile danışmanın ilk ilişkilerinin başladığı duyarlı bir durum olup, danışanın sorunlanna, problemine ilişkin kişisel anlayışının ilk kez ortaya konacağı bir özellik taşımaktadır. Bu ilk ilişkinin, görüşmenin, anlamlı bir Psikolojik Danışmayı başlatma, danışandaki duygu ve tutumların psikolojik alanını açma ve yardım sürecinin yapısını açıklığa kavuşturma gibi amaçlan bulunmaktadır. Anlamlı bir ilişkinin başlatılarak görüşme'nin ve belli bir biçimde Psikolojik Danışma Sürecinin uygulanması ve sürdürülmesinde önemli hususlar şunlar olmaktadır (Shertzer, 1971):
• Danışan ile kaynaşma (rapport) kurma.
Kaynaşma, karşılıklı anlayış, saygı ve bireylerarası sürekli ilgiyi içermektedir. Böylece zamanla yabancılar arası rahatlama duygusu, güven ve serbestçe, özgürce davranma gelişmektedir.
• Belli bir yapılandırma, görüşme sınırlarını belirleme.
Görüşmenin başında danışman ilişkinin, görüşmenin doğasını, oynanması söz konusu rolleri yapılabilecek yardımı ve yapılacak işleri ve zamanlamayı açıklamak durumundadır.
• Danışanın konuşmasına yardım etme.
Danışan, danışma ve görüşmenin doğasını anlayıp güvendikten sonra, kendisini rahatsız eden konular hakkında konuşmaya başlayacaktır. Ancak probleminden veya kişiliğinden gelen nedenlerle danışan kendisini anlatmaya konuşmaya başlayamayabilir. Duygulan yansıtma, sessizlik, kabul, anlama, destekleme, cesaretlendirme gibi yöntemlerle danışanın duruma ilişkin algıla-malannı ortaya koyması sağlanabilir.
• Danışanın duygulan konusunda uyanık olma ve bunu danışanın gereksinmelerine yöneltme.
Danışanın duygusal tepkilerine ve gereksinmelerine hazır olma, yakın ilişkiyi kurup sürdürmede önemli olmaktadır.
• Görüşmeyi sona erdirme.
Görüşmeyi başlatmada olduğu gibi görüşmeyi sona erdirme danışmanın sorumluluğunda olmaktadır.
Öztürk (1981), hasta-hekim ilişkileri çerçevesinde psikiyatrik görüşmenin özelliklerini açıklamaktadır. Bu özellik Psikoterapi ile Sağaltımsal Psikolojik Danışma görüşmelerinde de izlenmesi gereken özellikler olarak değerlendirilebilir. Bu özellikler görüşmede sözel ve sözsüz iletişim, danışanı rahat bırakarak konuşturmak, sorulu yanıtlı görüşmelerden kaçınmak, görüşmede sorunlann yansız, yargısız ve yüksüz olması, danışanın konuşmasını isteklendirmenin kabullenme ve dinleme ile sağlanması, genel anlatımlann özgül açıklığa kavuşturulması, görüşmede danışanın bunaltılmaması, olarak özetlenebilir.
Psikolojik Danışmayı kesin bir süreç olmaktan çok bir ilişki (relationship) olarak kabul eden Rogers (1951, 1970), geliştirdiği Danışanın Merkez Olduğu (Client-Centered) Psikolojik Danışma Kuramında, Psikolojik Danışmanın yapılandırılmasını bir çeşit ilişkiler sistemi anlayışı içinde açıklamaktadır. Böyle bir sistem içinde bir seri süregelen tutum değişiklikleri söz konusudur. Psikolojik Danışmada bu tutum değişikliklerinin dinamik yapılan içinde, özelliklerini anlamak Rogers'in önem verdiği husus olmaktadır. Tehlike ve tehdit altında olan veya böyle hisseden bireyler çoklukla kendi benlik kavramlarım değiştirmeyi, geliştirmeyi güç gerçekleştirirler. Psikolojik Danışmada danışmanın, bu tehdit ve tehlikeyi danışana karşı koşulsuz kabul edici davranış göstermekle gidermesi önerilir ve beklenir. Rogers'in Psikolojik Danışma kavramında bu nokta önemle ele alınmakta ve yapıcı bir benlik, kişilik değişmesinin Psikolojik Danışma sonucu oluşması için gerekli olan hususlar, ilişki modeli, bir çeşit ilişkiler sistemi işleyişi belirlenmektedir. Bu tür ilişkiyi yapılandırmanın, ana çizgileri ve altı adımı şunlar olmaktadır (Rogers, 1970):
• Psikolojik Danışmada iki birey psikolojik bir ilişki içindedir.
• Danışan birey, kaygılı ve çevresi ile kararsız, tutarsız ilişki ve bağdaşmayan bir durum, (state of incongruence) düzey içindedir.
• Danışman, danışanın içrel görüş çerçevesini eş-duyumsal bir biçimde anlamayı denemekte olup bu deneme yaklaşımım danışana iletmeye çaba göstermektedir.
• Bu eş-duyumsal biçimde anlama yaklaşımının danışan bireye iletilmesi ve koşulsuz olumlu görüşün yeterli bir düzeye erişmesi sağlanır.
Rogers'in ve diğer belli başlı Psikolojik Danışma kuramlarının Psikolojik Danışma sürecine ve diğer özelliklerine ilişkin görüşleri, kuramların ele alındığı bölümde ayrıca incelenecektir. Bu kısımda, Psikolojik Danışmanın sürecine ilişkin belli bazı modelleri ana çizgileriyle açıklamakla yetinilmiştir. Süreç konusunda kuram, model ve adımlar önemli olmakla beraber, danışman Psikolojik Danışmada başlı başına önemli olan bir kavramdır. Bu bakımdan Psikolojik Danışmaya ilişkin açıklamaları danışman ile belli başlı bazı teknik bilgileri ele alarak tamamlamak planlanmıştır.