ERGENLİK DÖNEMİ ARKADAŞ İLİŞKİLERİ
Ausebel (1954), ergenlik döneminde yaşıt grubunun hizmet ettiği yedi temel işlev belirtmektedir. Bu işlevler şunlardır;
Ailenin yerini alma. Yaşıt grubu belirli bir ölçüde ailenin yerini almaktadır; genç, ailesinin kim olduğundan oldukça bağımsız olarak, belirli bir konumun varlığını ya da yokluğunu hissedebilir. Tahmin edilebileceği gibi, bu , anababaların sağlayabileceğinden daha yansız bir geribildirim şansı tanıdığından, değerli bir hazırlanma olmaktadır.
Dengeleyici etki. Yaşıt grubu üyeliği, bu geçiş döneminde kullanışlı olan bir dengeliyicidir. Ergenlik dönemi sırasında oluşan şaşırtıcı endokrinal, gelişimsel ve toplumsal değişimlerin ışığında, diğerlerinin de aynı durumda olduğunu bilmek rahatlatıcıdır.
Benlik saygısı kaynağı. Yaşıt grubu birincil aile ünitesi dışındaki biri için önemli olunması açısından, önemli bir benlik saygısı kaynağı olabilir. Hiç şüphesiz, bu soyutlanmış ve kurban konumundaki bir ergen için tersi şekilde çalışabilmektedir.
Davranış standartları için bir kaynak. Yaşıt grubu temel olarak ergenlerin neyi değerli bulduklarını temsil ettiği için ergenlerin bu yolla öz-yönetim için kendi haklarını onaylamalarıdır. Ancak, ergen birincil olarak daha açık fikirli olan yaşıt grubuna yönelse de, yaşamındaki temel kararlar için, iki grup arasında çatışma olduğunda, ailenin standartları yaşıt grubundan daha önemli olmaktadır. Ergenler ve çevrelerindeki yetişkinler arasındaki duvar kalınlaştıkça yaşıt kültürü daha çekici gelmekte ve gençler destek ve kimlik için yaşıt grubuna daha çok yönelmektedir.
Sayılarda güvenlik bulunmaktadır. Yaşıt grubu, yetişkinlerin gençler üzerine koydukları zorlamalardan ergenleri ayrı tutmakta ve korumaktadır. ergenler, “herkes gidiyor (ya da yapıyor, giyiniyor..vs.) ben neden gidemiyorum” türünden birşey söylediklerinde, sınırlayıcı yetişkinlere fikirlerini değiştirmeleri için evrensel olan bir savunucu protesto yapmaktadırlar.
Yaparak deneme olanakları. Flört etme, ders dışı etkinliklere katılma, yaşam, geleceğe ilişkin amaçlar ve genelde dünya ile ilgili tartışmalar, bir yetişkin olabilmek için çok önemli olan prova yaşantılardır. Kişi yaparak denedikçe, yaşıt grubu anında geribildirim kaynağıdır. Yaşıtlardan gelen geri bildirimler, yansız olduğundan (bazen de acımasız), ergenlerin kim olduklarına ilişkin oluşan kavramları şekillendirmede ve iyileştirmede kullanabilecekleri ipuçlarını ve bilgileri sağlamaktadır.
Model olma olanakları. Özellikle aile konusunda dezavantajlı olan gençler için, yaşıt grubu, çoğu anababanın sağlayamadığı bir psikososyal moratoryum sağlamaktadır (Akt; Adams, 1995).
Ergenlik başlarında kızlar ve erkekler vucutlarındaki değişmeleri tartışabilecekleri, duygusal durumlarına paylaşabilecekleri az sayıdaki arkadaşa ihtiyaç duyarlar. Böylelikle kendilerini tanıyabilir ve başkalarının dünyalarını anlayabilirler. Daha sonraki yıllarda gencin arkadaş çevresi genişler. Böylelikle insan ilişkileri ile ilgili deneyimleri oluşur. Sosyal gelişme için ergenin arkadaşlarıyla birlikte olmaya ihtiyacı vardır. Bu sıralarda anababanın ve diğer yetişkinlerin dünya görüşleri reddedilir. Içinde bulunduğu arkadaş çevresinin değerleri ve dünya görüşü genç için önem kazanmaya başlar. Hatta bazı durumlarda ergen, akran grubuna kabul edilmek için veya arkadaşları tarafından onay görmek için onların haraketlerini, tutumlarını benimser görünür (Kulaksızoğlu, 2000).
Ileri ergenlikte ve genç yetişkinlikte, bireyler kendilerini kendi kimlikleri içinde daha rahat ve benlik kavramları içinde daha güvende hissetmeye başladıkları için akran gruplaşmalarının önemi azalmaktadır. Üniversitelerde, her ne kadar sporculardan, aynı konuyla uğraşan insanlardan daha geniş gruplar kuruluyorsa da arkadaşlar çoğunlukla karşı cinsten eşlerle olmaya başlamaktadır (Gander ve Gardiner, 1998).
Karşıcinsel İlişkiler
Genç ergenler, aynı cinsten yaşıtlarıyla, karşı cinsin üyeleriyle nasıl konuşulmalı ve nasıl dikkat çekmeli gibi konularda tartışırlar. Bir öğretmene ya da başka yetişkine şiddetle aşık olabilirler ya da çocuksu bir aşka yönelebilirler. Birbirlerine sataşmaya, şaka yapmaya başlarlar, bozulmuş gibi yaparlar ve karşıcinsel durumlarda rahat olmaya çalışırlar. Sonunda birlikte çıkmaya başlarlar (Yörükoğlu, 1996).
Skipper ve Nass (1966), dört işlevi gerçekleştirmeye yönelik amaçlı bir davranış olduğuna inanmaktadır. Çıkmanın bu işlevleri; yenilenme, toplumsallaşma, statü kazanımı ve biriyle birlikte olmadır. Çıkma olgusu, daha çok, toplumsal bir deneyim ve karşıcinsel ilişkilerin çıkışı olarak görülmektedir. Feinstein ve Ardon, ergenin karşı cinsel gelişimini açıklamak için dört evreli bir kuram önermiştir. Bu evreler;
1. Cinsel uyanış (13-15 yaşları)
2. Uygulama (14-17 yaşları)
3. Cinsel rollerin kabullenilmesi (16-19 yaşları)
4. Seçimlerin gelişimi (18-25 yaşları)
(Akt; Adams, 1995).